Kadınlarımız…

ABD’de 1857’de 40bin dokuma işçisinin grevinde polisin saldırısı sonucu çoğu kadın olmak üzere 129 işçi ölür. O nedenle 8 Mart “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaktadır. Ne yazık ki, bizde de eğitimli, eğitimsiz erkek elinde, boşandı, evlendi, terk etti, tak etti diyerek birkaç ayda can veren kadınlarımızın sayısı 129’u çoktan bulmakta…

**

Kurtuluş Savaşı verdiğimiz günlerde kucağına aldığı yarı çıplak bebeğiyle kağnı süren, sırtında top mermisi taşıyan, üşüyen bebeğine aldırmadan, bir yandan kağnıdaki cephaneyi “millet malıdır, nem kapmasın” diyerek örtmeye çalışan bir Türk Kadını, Türk Anası, vatan ve namus için askerine, erkeğine yardım etme yolundadır. Çete Ayşe, Kara Fatma elde silahı, bu vatan böyle kazanıldı.

**

Atatürk önderliğinde Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı birçok Avrupa devletinden daha önce verilmiştir. 93 yıl önce kurulan Türkiye Cumhuriyetinde Cumhurbaşkanı eşi hanımefendi; “Doksan yıllık enkazı kaldırdık.” demekte…

**   

Hükümet doğuran, bebesi olan çalışan kadınlara bazı haklar verdi. Sevindirici gelebilir Bu haliyle işveren açısından bakıldığında özel sektörün kadın çalıştırmaktan kaçınılacak bir durum yaratılmakta. Sonuçta kadının çalışması zorlaşacak ve kadınlar adeta iş yaşamından çekilecek…  Sosyal yaşam penceresinden bakmayı düşünün hele bir.

**

Nazım Hikmet ustaya kulak verelim.

Kadınlarımız…

Anamız, avratımız, yârimiz
ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen
ve soframızdaki yeri
öküzümüzden sonra gelen…

**

Ataerkil yaşamımızdaki düzen erkeğin olduğu kadar, kadının bağlılığı üzerine kurulmuştur. Bir atasözümüz vardır;

“Deh demeden yürümezse at,

Bir yudum su vermezse evlat,

Bir de dirliksiz çıktı mı avrat,

Ne edecen ölümü mölümü,

Gir ağla, çık ağla

***

Deh demeden yürürse at,

Buyurmadan tutarsa evlat,

Bir de eyi çıktı avrat,

Ne edecen düğünü bayramı,

Gir oyna, çık oyna…”

**

Erkeklerin sadakatlerinin tartışıldığı bir toplumumuz vardır. Acaba sadakat ölçüsü cinsiyet ile alakası veya ölçüsü var mı ki? Kaç kez evlendiği sorulan yaşlı bir kadıncağızın bu tartışmaya nazire yaparcasına cevabı şöyledir.

“Nineniz koca mı gördü ki,

 İlk olarak Ali, sonra Veli,

Beş koca da ondan evveli,

Yaşlandık yaş geçti gayri,

Şans bana hiç gülmedi ki.”

**

Biraz da heyheyleşelim, efelenelim.

Biz erkekler değil miyiz ki;

Ferhat olduk, Şirin uğruna dağları deldik, sular akıttık.

Kerem olduk, Aslı uğruna çölleri aştık, yandık, kül olduk.

Yusuf olduk, kuyulara düştük, satıldık, kul köle olduk.

Mecnun olduk, Leyla uğruna süründük.

Ama hepsini sevdiğimiz kadınlar uğruna yaptık.

**

Şarkılar yazdık kadınlarımıza;

“Ah Azize!, Vah Azize!.

Cemile’min gezdiği dağlar meşeli.

Çekemedik Akça kızın göçünü.

Denizin dibinde Hatçam.

Çakır Eminem.

Gelin Ayşe’m,

Emir’im,

Ümmü’m ”

Dedik.

Dedik de dedik.

İçtik, aşklarından sarhoş olduk.

Hatta vurduk, kırdık.

Bazen de,

“Ya benimsin ya kara toprağın.”

Dedik.

Ama hepsini sevdiğimiz kadınlar uğruna yaptık.

8 MART KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.