Mehmet KIZILASLAN

Mehmet KIZILASLAN

Kelle koltukta sefere çıkmak

Ülke çıkarlarını korumak için sefere çıkmak, alışılmışın dışında mücadele vermek, birçok insanın harcı değildir.

 

Tepki alırsınız, eleştirilirsiniz. Düşman kazanırsınız. Bu nedenle cesur insanların yapabileceği bir iştir sefere çıkmak.

       

Korkaklar da, cesurlar da ömürlerinin süresini değiştiremezler.

       

Ne bir nefes eksik, nede bir nefes fazla alabilir insanlar. Sadece kendilerine yazılan süre kadar yaşarlar.

        

Bizde bir atasözü vardır. “Korkaklar her gün, cesurlar bir gün ölürler” diye. Ülkem için cesur kararlar almak, cesur insanların, yöneticilerin harcıdır.

       

Başlığıma baktığınızda, “Kimin kellesi koltukta acaba” diye, kinaye soru soranlarınız olabilir.

 

İlk etapta. “sefere çıkma kararı alanların hiç birisinin kellesi koltukta değil ki” diyenleriniz de olabilir. Hatta “zengin çocukları askere gitmiyor ki, fakir çocukları ölüyor hep” diyenleriniz de olabilir. Şunu çok iyi biliyoruz ki; sefere çıkmanın sonucunda başarısızlık söz konusu olduğunda, o kararı alan insanları, bu kamuoyu acır mı?

       

Bu millet demediğini bırakır mı?

      

Onlara, dışarıdaki karşı olanlar gibi, her türlü acımasızca eleştiri yapmak  şöyle dursun, alaşağı yapmak için her yolu denemez mi? Denemediler mi?

       

Burada yazamayacağım kadar kötü sözlerle eleştirmezler mi?

       

Asmak için her yolu denemezler mi?

       

O halde, kelle koltukta sefere çıkmak başlığı, yerinde olmamış mı?

       

Efendiler, geçmişte yapılan her şeyi bir kenara koyalım.

       

Bu gün birlik ve beraberlik günüdür.

       

Ülkem,  ABD’nin ve Avrupa’nın desteklediği,  binlerce tırlık, silahlarla,  mühendislik bilgileri ile ve savaş teknolojileri ile savaşmaktadır. Tarihinde ilk defa Yüzde 75-80 kendisinin ürettiği araç ve gereçlerle mücadele vermektedir. Allah orada savaşan çocuklarımızı ve onların başındaki karar mekanizmalarının başındaki yetkililerimizi korusun.

       

Savaşı hiçbir kimse istemez. Tarihte,  faşist ruhlu liderler bile, savaş kararını çok zor alırlar. Çünkü sonunda kazanamadıklarında, kendi ülkeleri ve hayatları da tehlikeye girmektedir.

        

Benim ülkemin yetkilileri de bu kararı çok zor almışlardır. Dünyanın tek sahibi olduğunu zanneden ABD ve onun yöneticileri, benim ülkemin güney doğusunu yaşanmaz hale getirdikleri yetmiyormuş gibi, ülkemin içindeki işbirlikçileri ile birlikte parçalanma noktasına taşımışlarıdır.

        

Buna dur demek gerekiyordu ve Devletimin basiretli yöneticileri dur dediler.

         

Savaşta ölenlerin fakir çocukları olduklarına gelince, ölüm, vakti geldiğinde,  yatakta da gelecek, cephede de. Onu geciktirmenin yolu yoktur. Ne mutlu ki onlara, şehitlik mertebesine ulaşıyorlar.

        

Şehit olmak, her vatandaşa nasip olmaz. Onlar ölü değildirler. İnşallah bizlere de nasip eder Allah’ım.

        

Savaşın kötü oluşuna gelince, Bu savaşı biz açmadık. Açan güçler ve onların piyonları utansın.

        

Savaşın, ülkem topraklarının dışında olduğuna gelince, Akıllı yöneticiler kendi topraklarında savaşmazlar. Düşmanı dışarıda bertaraf ederler. Aksi halde yerleşim birimlerimiz zarar görür. Düşman, Vatan topraklarının dışında imha edilmelidir, ediliyor.

        

Rabbim,  çocuklarımızı, vatanımızı, yöneticilerimizi korusun. Bekamızı daim kılsın. Bayrağımızı gönderden indirmesin, ezanımızı camilerimizden dindirmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.