Küresel tarım, gıda üretimi ve sorunları

Fırtınalar, aşırı ve istenen ya da istenmeyen yağışlar ya da kuraklıklar insan eli ile oluşturulabilir mi? Her türden meteorolojik olaylar, istenen yer ve zamanda oluşturulabilir mi?

Bütün bu soruların yanıtlarını, Bili ve Teknolojide bulabiliriz.

Günümüzden 400 yıl ya da daha gerilere, 1000 yıl öncesinde gidecek olursak, o günlerde radyodan, televizyonlardan, telefonlardan, motorlu taşıt ve uçaklardan bahsedilseydi, kaç kişi buna inanırdı? Herkes bu sözlerin bir hayal olduğunu söyler ve hiç kimse bu sözlere inanmazdı.

Bugün de her türden meteorolojik olayların, insan eli ile yapay olarak oluşturulduğu da bir gerçektir.

Bugüne kadar bu konuda yazdıklarım ve bundan sonra yazacaklarım, düşman tarafın sahip olduğu ve olabileceği tüm imkan ve kabiliyetlerini ortadan kaldırarak; hasım tarafa verilebilecek en fazla zararı vererek kaynaklarını kurutmak; kullanamaz duruma getirerek kendi isteklerini kabule zorlamak ve bağımlı kılmak, her istediğini yaptırmak amacı ile silah olarak kullanılmak istediğini anlatmaya çalışmak içindir.

Bu yazılanları ilk okuduğunuzda, belki sizlere hayal gibi gelebilir. Ancak, doğal olarak meydana gelen bir olayın oluşum koşullarını sizler oluşturursanız, doğal koşulları beklemeden olay meydana gelir.

Buz elde etmek için havaların soğumasını ve kışı beklemenize gerek yok. Buzdolabının buzluğuna koyacağınız su, ortam uygun olduğu için donacak ve buza dönüşecektir.

Ya da; tereyağını eritmek için Güneş’ e bırakmanıza gerek yok, ateşin üstüne koyarsanız erir.

Yağmurun oluşması için üç koşul gereklidir.

Yeterli nem: Buharlaşma yolu ile atmosfere karışan su buharı.

Gerektiği kadar soğuk hava: Su buharının yoğunlaşması için istenen derecede soğuk hava.

Yoğunlaştırıcı: Atmosferdeki su buharının çarparak yoğunlaşmasını sağlayacak yüzey.

Hava akımı olan rüzgarın oluşum koşullarını da kendiniz oluşturursanınız, oluşturduğunuz ve istediğiniz şiddette rüzgar oluşur.

Yaklaşık 150 yıldır üzerinde çalışılan bu konular, Dünya kamuoyundan sürekli olarak saklandı ve çalışmaların ortaya çıkmaması için, çalışmalar büyük bir gizlilik içinde yürütüldü ve yürütülüyor.

Kimi kaynaklar Çek, kimi kaynaklar Sırp asıllı olduğunu yazar. Aslı ne olursa olsun, bir NİKOLA TESLA yaşadı ve emeği sürekli sömürüldüğü ve kimse tarafından ciddiye alınmadığı ,düşüncelerine saygı duyulmadığı için sırları ile toprağa karışıp giden bir süper bilim insanı.

Tesla’ nın düşüncelerine göre ; elektrik enerjisini kullanabilmek için bir üreteç ve kablo kullanmamıza gerek yoktu. Atmosferdeki serbest elektronlar, Dünya elektrik enerjisini karşılamaya yeterdi . Atmosferdeki serbest elektronlardan yararlanarak, kimsenin geçemeyeceği , geçmek isteyenlerin çarpıp yanacağı GÜÇ PERDESİ oluşturulabilirdi.

Elektrik enerjisinin de ,kablosuz olarak, radyo dalgaları şeklinde havadan iletilmesi mümkündü. Bu amaçla bir KULE kurdu Tesla. Hiçbir üreteç ve kablo kullanmadan, havadaki serbest elektronları toplayarak ,radyo dalgaları şeklinde havadan ileterek, 30 km. ötedeki bir ampulü yakmıştı.

TESLA , ampulün mucidi olarak bildiğimiz Edison’ un çağdaşıdır. Edison ile beraber , uzun yıllar elektrik üzerinde çalışmışlardır. Ne var ki ; Edison, TESLA’ nın çalışmalarının ve katkılarının karşılığı olan parayı TESLA’ ya ödemeyince, TESLA , Edison’ dan ayrılarak kendi başına çalışmaya başlamıştır.

Kendi başına yaptığı çalışmalar sırasında, laboratuvarı birkaç kez kundaklanmış, kurduğu kule yakılmıştır.

Bilim Hırsızları, TESLA’ nın çalışmalarını ve buluşlarını öğrenmek isteseler de başaramamışlardır. Yeterli parasal gücü olmayan TESLA, buluşlarını uygulamaya imkan ve fırsatı bulamadan hayattan ayrılmıştır. Ayrılmadan önce de projeleri ile ilgili tüm notlarını imha ettiği için, kimse onun buluşları hakkında bir bilgiye erişememiştir. Ancak, geride bıraktığı bazı bilgilerden yola çıkarak , onun sırlarını çözmeye çalışmışlardır.

Ve… Elbette arayan ve araştıran bir şeyler bulabilir. Hemen hemen her ülke, TESLA’ nın sırları üzerinde araştırmalar yaparak, çözmeye çalışmışlardır. Önce Rusların, sonra da Amerikalıların bu sırların bir kısmını çözmeyi başardığı biliniyor.

İşte doğal olmayan, anormal atmosferik meteorolojik olayların sırları da TESLA’ nın bu sırlarında yatıyor.

Amerika, Vietnam’da Ho Şİ Minh‘ in Vietkong Ordusu ile,savaşırken, Amerikan İşgal Kuvvetleri Ordusuna karşı ,ormanlarda , pirinç tarlalarında, sazlıklarda, gerilla savaşı sürdüren Vietkong ordusu ile baş edemeyince, Vietnam başta olmak üzere, tüm Dünya’ da ardı arkası kesilmeyen yağmurlar yağdırmış, iklim koşullarını değiştirmişti. Hatırladığım kadarı ile, 1963- 64 yıllarında, hiç vaki değilken, ağaçlar çiçek açarak meyve vermişti.

O mevsimde, yağmurların asla yağmadığı Arabistan Yarımadası’ nda Mekke ve Medine şehirlerinde, görülmedik miktar ve şiddette yağmur ve dolu yağmış, her tarafında su baskınları yaşanmıştı.

Ülkemizde de Orta Anadolu’ da, ekinlerin büyüme zamanında beklenen yağışlar olmazken, hasat zamanı yağan aşırı şiddetli yağmur ve dolu, haşatı güçleştirdiği gibi, mahsule zarar da vermektedir.

Antalya ve civarında aşırı şiddetli yağmur, dolu ve fırtına, seralara ve mahsule zarar vermekte, büyük maddi kayıplara neden olmaktadır.

Bu durum, ülkemizde sadece Antalya ve Orta Anadolu ile sınırlı değildir.

Son 40-50 yıldan beri, ülkemizin yağış rejiminde çok belirgin bir değişim olduğu açıkça gözlenmek-tedir.1950-60’lı yıllarda, en az 2 metre kalınlığında kar yağarken, şimdilerde ancak 20-30 Cm.kalınlığında kar yağmaktadır.

Ayrıca, kar yağışı da yağmur yağışları gibi zamansız ve düzensizdir. Doğu Anadolu’da meydana gelen kar yağışlarına dikkat edildiğinde, Karasu-Fırat havzasi ile Aras Havzasındaki kar yağışlarının farklı olduğu görülüyor. Karasu–Yukarı Fırat-Dicle Havzalarına (Erzurum Palandöken Dağları ile Kargapazarı Dağları’nın Doğu ve Güneydoğu tarafı) bol kar yağarken; bu dağların kuzey ve kuzeybatı tarafına Aras Havzası ile Kars Platosuna daha az miktarda kar yağışı olmaktadır.

Bu bölgeler, 70’li ve 80’li yıllarda görev yaptığım sürede yaz-kış bizzat gezdiğim yerler olduğu ve şimdi de Kars’ta bulunduğum için mukayese ederek yazıyorum.

Bu bölgelerdeki kar yağışının farklı oluşunun nedeni, sınır aşan bu nehirlerin aşağı havzalarında daha fazla su ihtiyacı duyulması ve muhtemel bir su çatışmasına neden olabilmek amacına yönelik olabilir mi?

DÜZENSİZ VE AŞIRI YAĞIŞLARIN SİLAH OLARAK KULLANILMASI

Aşırı ve şiddetli yağışların, askeri birliklerin hareket yeteneklerini kısıtlayarak muharebe gücünü yavaşlattığı bilinmektedir.

Cephe gerisinde, ülkenin hinterlandında psikolojik, siyasi, ekonomik ve kültürel savaşlar sürse de , cephelerde sıcak savaşlara mutlaka dönülecektir. Sıcak savaşa dönüldüğünde, askeri birliklerin hareket yeteneklerini yavaşlatarak savaşma güç ve azmini kırmak, ağır kayıplar verdirmek için, yağmur, dolu ve kar yağışları, şiddetli fırtınalar da silah olarak kullanılmaktadır.

Tüm bunlardaki amaç, hasım devlete/ülkeye, siyasal, ekonomik, kültürel, tarımsal zararlar vererek, o ülkeyi her bakımdan zayıflatmak, geri bıraktırmak, çökerterek dize getirmek, kendisine bağımlı hale getirmektir.

Böyle bir duruma düşürülmüş bir ülkenin, tarımı ve sanayii, ekonomisi çökmüş, savaşma gücü başta olmak üzere, tüm azim ve şevki kırılmış, birlik ve beraberliği bozulmuştur.

İSTENMEYEN ZAMAN VE YERDE AŞIRI YAĞIŞLAR NASIL OLUŞTURULUR?

İSTENEN ZAMAN VE YERDE YAĞIŞLAR NASIL ENGELLENİR

Rüzgar ve yağışın nasıl oluştuğu biliniyor.. Bunu biraz daha açmak gerekirse;

Basit bir metalin, bir tarafını ısıtır ve öteki tarafını soğutursanız, ısıtılan taraftan, soğutulan tarafa doğru bir elektron akışı oluşur. Atmosferin de bir bölgesini ısıtır ve ona yakın başka bir bölgesini soğutursanız, aynı şekilde, ısıtma ve soğutmanın şiddetine bağlı olarak, bir hava akışı/akımı, yani siklon ve antisiklon alanları oluşur. Bu hava akımına, su buharını yoğunlaştırıcı atılırsa, su baharı yoğunlaşarak, yağmur, dolu ya da kar şeklinde çeşitli yağış türleri oluşacaktır.

Havada ne kadar çok su buharı bulunursa bulunsun, hava ne kadar soğuk olursa olsun, havadaki su buharını yoğunlaştırıcı olmadan yağmur dahil hiçbir yağış türü oluşmaz.

Havadaki su buharını yoğunlaştırıcı olarak ilk zamanlar, pul zerrecikleri halinde gümüş iyodür tozu atılırdı. Artık bakır sülfür (bakır kükürt),kurşun iyodür, amonyum nitrat toz zerrecikleri atılıyor.

Havadaki su buharı, soğuk ortamda, bu yoğunlaştırıcılarla temas ederek yoğunlaşır.

Yapay olarak bu yoğunlaştırıcılar atılmadan yağışlar nasıl oluşuyor?

Rüzgar ile savrularak atmosfere karışan kum, toprak zerrecikleri ile bacalardan yükselen küller, yoğunlaşmayı sağlar.

Sosyal medyadaki paylaşımları biliyorsunuz. Amerikan uçaklarının havaya duman benzeri beyaz bir şey püskürttüğünü, bunun zehir olduğunu falan okursunuz. Püskürtülenler zehir değil, yoğunlaştırıcı pul zerrecikleridir.

Kamuoyunu oyalamak, amacı gizlemek, hedef saptırmak, yanıltmak amacı ile, bu bilgilerin birer KOMPLO TEORİSİ olduğu söylenmektedir. Değildir ve gerçeklerdir.

Yağmur duası ile yağmur ve kar yağdırılamaz, bilim ve teknoloji ile yağdırılır.

Geçtiğimiz yıllarda; ekinlerin ve bitkilerin yetişme ve büyüme zamanında olmayan yağmur yağışının hasat zamanı şiddetli yağmur ya da ceviz büyüklüğünde dolu şeklinde olduğunu gördük ve biliyoruz.

Bunlar da birer tarımsal üretim sorunu ve engelidir.

Saygılarımla. Esen kalınız.

Olumlu ya da kırıcı ve yıkıcı olmamak kaydıyla, olumsuz eleştirilerinizi belirtmeniz bize şevk ve azim verecektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum