Latmos’un izleri için Amerika çöllerinde iz sürecek
Aydın’ın Kuşadası ilçesindeki 8 bin yıllık Latmos kaya resimleri ile Amerika Birleşik Devletleri’nin çöl taşlarına kazınan semboller arasındaki benzerliği araştıran Türk yönetmen Yavuz Pullukcu, iki kıtanın ortak sembol dilini konu alan yeni bir belgesel için Amerika çöllerinde iz sürecek.
Türkiye’nin batısındaki Latmos (Beşparmak) Dağları ile ABD’nin Nevada eyaletinde yer alan Valley of Fire State Park, aralarındaki binlerce kilometreye rağmen insanlığın ortak sembollerini taşıyan kaya resimleriyle dikkat çekiyor. Latmos’taki Neolitik Çağ’a uzanan çizimler ile Moapa Paiute Kabilesi’ne ait petroglifler, insanın doğayla kurduğu bağı benzer sembollerle anlatıyor.
Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) üyesi, uluslararası ödüllü yönetmen Yavuz Pullukcu, bu benzerliği araştırmak ve belgeselle belgelemek amacıyla Amerika’daki çöllerde kapsamlı saha çalışmaları yürütecek.
“AYNI HİKÂYE FARKLI TAŞLARA YAZILMIŞ”
Latmos’taki kaya resimlerinin, Alman Arkeolog Dr. Anneliese Peschlow tarafından 1994 yılında keşfedildiğini hatırlatan Pullukcu, iki bölge arasındaki sanatsal ve kültürel bağların insanlığın ortak sembol dilini yansıttığını belirtti.
“Valley of Fire sadece jeolojik güzelliğiyle değil, Amerika’nın yerli halklarından Moapa Paiute Kabilesi’nin kültürel mirasıyla da çok değerli bir bölge. Kaya resimleri atalarından kalan mesajları bugüne taşıyor. Latmos’ta da aynı şekilde insanın doğayla kurduğu o derin bağın izleri var. Aslında aynı hikâye farklı taşlara yazılmış,”
dedi yönetmen Yavuz Pullukcu.
“GEÇMİŞ UYGARLIKLARIN ORTAK ANLATILARINA ODAKLANILACAK”
EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, “The Grand Canyon Rock Art (Büyük Kanyon Kaya Sanatı)” adını taşıyan belgeselin, iki kıtanın kadim kaya sanatı mirasını buluşturacağını belirtti.
Sürücü, “Yönetmen Pullukcu, 2025 yılı başında Nevada eyaletinde yer alan Death Valley ve Valley of Fire bölgelerinde yaptığı ön araştırmaların ardından aynı yılın Ekim ayında çekimlere başlayacak. Belgesel, iki farklı kıtadaki kaya resimlerinin sanatsal, kültürel ve tarihî bağlarını ele alarak geçmiş uygarlıkların ortak anlatılarına odaklanacak,” dedi.
Pullukcu’nun, Amerika’daki koruma önlemlerinin örnek oluşturduğunu belirttiğini aktaran Sürücü, “Amerika’da petrogliflere çıplak elle dokunmak bile yasak. Oysa Latmos’ta aynı ölçüde değerli bir miras, kontrolsüz doğa tahribatı ve insan etkisiyle yok olma tehlikesiyle karşı karşıya,” ifadelerini kullandı.
Belgeselin Latmos’un korunması için uluslararası farkındalık oluşturması ve kültürel miras bilincini artırması hedefleniyor. Özellikle “aile” ve “doğa” temaları üzerinden insanlığın ortak duygularını yansıtacak yapımın, 2026 yılında uluslararası film festivallerinde gösterime girmesi planlanıyor.







Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.