Makedonyalı Semih

Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde “Akdeniz Festivali” yapılır.

Yugoslavya’dan ayrılmış küçük bir Akdeniz ülkesi olan

Slovenya’nın Akdeniz kıyısındaki Trieste şehrinde yapılan Akdeniz Festivaline

İzmir’den bizim oğulun da bulunduğu folklor derneği, ülkemizi temsilen davet

Edilmişlerdi. O yıllarda İzmir Atatürk Lisesinde okuyan oğlumun festivalden

Dönüşünde anlattığı bir olay beni çok etkiledi.

Birkaç kez yazdım, anlatmıştım.

...

Festival sabahı, ekipler kortej yürüyüşüne hazırlanmaktalar.

Bu esnada 5-6 yaşlarında, sarı saçlı, mavi gözlü bir erkek çocuk,

Türkiye’yi temsil eden grubun önünde bakınmaya ve beklemeye başlar.

Ekipteki kızlar, Sloven çocuğun yakışıklı bir genç olacağından söz ederler.

Bu arada bizim zıpır gençlerden birisi çocuğa seslenir;

“Hey ufaklık! Ablan var mı senin ablan?”

Çocuk gülümseyerek bakar, ellerini kavuşturmuş bir halde cevap verir;

“Abam yok benim, iki abim var o ka!”

-…

Herkes şaşırmıştır.

“Sen Türk’ müsün?”

-Ben Seeemiih. Makedonyalı Semih.

Türküm diyememiştir Semih.

Türk Bayrağını göstererek,

“Bundan dedemin evinde var. Birazcık küçükçe o ka…”

Çocuk şiir gibi şaşılacak derecede güzel Türkçesi ile anlatmaya başlar.

Dedesini, evlerini, köyünü anlatır. Makedonya’da Üsküp civarında bir dağ köyünde

yaşadıklarını, iki abisinin bu festivalde dondurma satmak için şuradaki eski arabalarına

binerek buraya geldiklerini, köylerinde tütün diktiklerini, böyle konuştuklarını anlatır.

Türkçe bile diyemez konuştuğu dile.

Daha sonra onlara dondurma ısmarlayacağını söyler.

Hiç susmaz, hep konuşmaktadır…

...

Ekiptekiler, çocuğu kafileye dâhil ederler.

Üç gün süren festival boyunca

“Makedonyalı Semih”

Türk ekibinin bir elemanı olur.

Kortej yürüyüşlerine katılır, tören alanında yer alır.

Beraber yemek yerler, Gezilere, şehir turlarına birlikte katılmaktalar…

Sabah uyandıklarında Semih’in kendilerini beklemekte olduğunu görürler.

Türk ekibine dondurma ısmarlamıştır.

Festival sonrasında da vedalaşırlar…

...

Benim içimi hüzün kapladı, yüreğim burkuldu, gözümden yaşlar süzüldü.

O küçük çocuğun haline üzüldüm, içimde bir sızı duydum.

Oğlum da bana üzüldü;

“Baba, Semih’in hiçbir şeyi umursadığı yok, keyfi de yerindeydi.”

Dese de ne zaman Makedonya veya Balkanlar kelimesini duysam gözlerimin önünde

sarı saçlı mavi gözlü bir çocuk belirir ve Türk Bayrağını işaret ederek seslenir;

“Bundan dedemin evinde de var. Biraz küçükçe o ka…”

Ah! Makedonyalı Semih ah!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum