Nisan yağmurunda ıslandım

Çoook, hem de çok özlemişim o nisan yağmurlarını...

Güzel ilçemiz Nazilli’de bir Perşembe pazarında nasiplendim... Altın değerinde bereket tazeleyen Allah 'in rahmeti nisan yağmurlarında...

Geldik bahçe evine...

Aynı bereket, aynı güzellik Kuyucak, Pamukören, Horsunlu, Yamalak, Başaran başta olmak üzere her bölgeye, dağlara taşlara yağmış. Sindire, sindire...

Yağmur çiftçilerimizin yüzünü güldürdü. Hepsi bayram sevinci yaşıyor. Çünkü geçen sene epey kuraklık sıkıntısı yaşamışlardı. Yedi sefer biçtikleri yoncaları üç, dört biçimde kalmıştı. Besici, süt inekçiliği için büyük bir yem kaybıydı. Geçen sene Ağustos ayı ortasında Menderes Nehri kurumuştu. Üreticiler ürünlerini ve ağaçlarını kurutmamak için Devlet Su İşleri (DSİ) bölgenin yeraltı sondaj sularından yararlanmak için gece gündüz nöbet tutuyorlardı... Gene, bu yılda yeterli yağış olmayan bölgemizde çiftçimiz kara kara bu kuraklık felaketini düşünüyor ve konuşuyordu... “Çok zor işimiz Ali bey, DSİ kanal suyunu ancak iki su verebilecek” diye dert yanıyorlardı...

Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş...

Ve bereket dolu, yaşam ve mutluluk dolu nisan yağmurları yetişti!

Çiçeklere, sebzelere, zeytinlere, insanlara, bütün canlı yaratıklara hayat verdi. Doğada her şey yeniden dirildi, canlandı. Toprak ana hareketlendi. Tohumlar saçıldı, fideler ekildi. İlaçlar, gübreler atıldı. Nisan yağmurları Allah'ın biz insanlara büyük bir armağanı, bir yaşam iksiri oldu.

Bu ifadelerim, bu satırlar duygusal romantik bir fantezi değil, bizzat doğada yaşayıp, tanık olduğum şükür duygularıdır.

Bizler hem Türkiye 'de, hem dünyada Cenab- ı Allah'ın en çok sevdiği ve en torpilli kullarıyız. Tarihçi Herodot, "En güzel gökyüzünün altındaki, en güzel yeryüzü..." diyerek bu değerli memleket hazinemizi ifade etmiş.

Böylesine kadimden gelen doğası, havası, suyu, denizi, ovası, yaylaları yer altı ve yer üstü zenginliklerle dolu...

Güzel İlim Aydın’dan... Şirin İlçemiz Kuyucak- Pamukören’deki bahçe evinden yazıyorum bu satırları…Hele sabahın erken saatlerindeki o dingin, buram buram portakal, turunç, limon kokan portakal çiçekli, akasya çiçekli o mis gibi havayı israf etmeyeyim dedim. Taa akciğerlerimin derinliklerine kadar içime çektim! Etrafımda bir yanımda kuş sesleri… Karşı komşu bahçede yeni doğmuş kuzuların melemeleri, bahçesinde ot biçen traktör üstündeki çiftçinin neşeli türküleri eşliğinde yazıyorum bu satırları.

Görebilen gözlere binlerce güzellik var. Renk renk, desen desen! Yazmakla ifade etmekte aciz kaldığım renk cümbüşü... Muhteşem bir manzara... Muhteşem bir sanat eseri!

Kainatın halifesi, şerefi mahlukat olarak yaratılan biz insanların; her saniye okuyacağı, her saniye ilham alacağı ve dersler çıkaracağı muazzam bir proje... Muhteşem bir kâinat kitabı. Zeytini bilen, inciri tadan ve anlayan, güzel kâinat kitabını okuyan güzel yüreklere yüzlerce, binlerce kere selam olsun!

Bahçe evindeyim deyince; "Ali bey sende mi villa yaptın? Nasıl yaparsın bu güzel, verimli topraklara? Doğayı nasıl katledersin?” diye düşünenler olduğunu hisseder gibiyim. Evet dostlarım Allah şahit, sevgili hemşerilerim de şahittir ki, asla betona dayalı, imara dayalı rantiyeci bir zihniyete tevessül etmedik. Belediye meclisinde de, böyle bir kişisel çıkarları gözeten bir istek ve talep asla olmadı. Pamukören’i DSİ’nin sağ sahili sulama kanalı altına indirmedik. Yani sulanan birinci sınıf tarım arazisini imara ve yapılaşmaya kapalı tutuk. Ancak Aydın - İzmir- Denizli devlet karayolunda ve Pamukören giriş ve çıkışlarında insanı, toplumsal ve kamusal hizmet ve ihtiyaçlar için üç beş işletme var.O da hemen hemen bizim başkanlık yaptığımız 1984 yılından bu yana üç veya beş halâ aynı sayıda işletmedir. Ben, buradan o dönemde ( 1984- 1994 ) yılları arasında hizmet veren değerli belediye meclis üyelerine yürekten teşekkür ediyorum. Aramızdan ayrılan rahmeti rahmana kavuşan Yunus Şenol, Mustafa Gürsoy, Ahmet Güzel, Mustafa Görür, Mustafa Sarıyıldız büyüklerimi rahmetle anıyorum. Mekanları cennet olsun. Ruhları şad olsun! Şahsım da bir kale, bir atom yumruk gibi kenetlenen, hizmet sevdalı, memleket aşığı eserler ve destanlar yazan bir avuç inanmış ve adanmış hizmet fedaileriydi. “At sahibine göre kişner” felsefesine inanmış, başkanlarına tam teslim olmuş, gece gündüz, mesai nedir bilmeyen bir avuç hizmet ordusuydu Pamukören belediye çalışanları amiri, memuru, işçisi, hepsi efsane, fedakâr bir ekip....

Bir anekdotu anlatmadan geçemeyeceğim:

Yıl 1986. Bir haziran ayı. Yaza girmiş, gündönümü sıcaklarını yaşıyoruz. Bir de on gündür devam eden kırkikindi yağmurları yağıyor. Gerçekten ilkindi vaktine doğru, gökyüzünde bir karabulut. Hemen arkasından şimşek çakmalar. Arkasından toz, fırtına, bir yağmur boşanıyor sağnak sağnak. Sel, su felaket dereler ne varsa götürüyor. Çalı, çırpı, taş, moloz, kütük ve çamur... Gene böyle bir Haziran akşamı İzmir'den gelen Denizli'ye giden, Denizli- İzmir motorlu treni, akşam sularında saat ,19. 30 suları Pamukören Ballık Deresinden sel gelmiş, demiryolunun menfezlerini odun, çalı, kütük ve rusubat tıkamış. Haliyle sel suları demiryolunun üzerinden geçiyordu. Demiryolu, en az elli altmış metre çamur ve molozlarla kaplı hale gelmişti. O saat, o esnada geçmekte olan motorlu tren raydan çıkıyor. Yolcuların bir kısmı korku ve endişe içinde trenin içinde oturuyor, bir kısmı da trene ne oldu merakından dışarıya çıkmış. Yolda kalan, raydan çıkan motorlu treni kurtaracak Aydın'dan gelecek Teknik Bakım ekibinden haber bekliyorlar...

Bu üzücü olayı haber alır almaz, akşam vakti hemen bütün personelimi toplayarak, kriz masasını anında kurarak bütün iş makinelerini seferber edip, rayların üzeri ve etrafını kaplayan bütün sel malzemelerini temizledik. Taşları, kütükleri, molozları kaldırdık ama tren halâ rayın dışında. Trenin ön kısmı ve ona bitişik olan koskoca vagon yana doğru raydan çıkmış durumda. Ne yaparız diye zihin fırtınası yapıyoruz. Bir belediye çalışanı; “Başkanım tır krikosu olsa da bir denesek” dedi. Hemen iki tane tır krikosu bulundu. Sanki tırın patlak tekerini yapıp takacağız.

Sonuçta Aydın'dan teknik bakım yol tamir servisinden ekip gelesiye kadar bizim Pamukören Belediyesi'nin demiryolu işçileri, özel operasyon timi ekibi raydan çıkan motorlu treni raylarının üzerine tekrar yerleştirerek bir yarım saat içinde devlet demiryollarında yol güvenliğini sağlayarak tren yolcularının salimen yolculuklarını devam etmelerini vesile olan o hizmet fedaisi kahraman belediyeciler, hep saygıyla ve hayırla andığım anılarımdan biri olmuştur.

Böyle, samimiyet dolu, fedakâr bir ekibin başı olmak ve onlarla bu güzel ata yadigârı topraklara hizmet etmek benim en büyük mutluluğum. Şerefim ve her şeyim.

İnsana hizmet, halka hizmet yolunda bayrağı devir alan, değerli belediye meclis üyemiz Metin Ertürk Pamukören ve Kuyucak Belediye Başkanı olarak, sadece Pamukören değil, büyük şehir yasası sonrası, öksüz ve yetim kalan beş tane belediyemize, dağ taş 28 tane köyümüze yerel hizmetleri götürdü. Kuyucak ve çevresinde az veya çok, her köşesinde, her mahallesinde birer eserleri oldu. Ellerine kollarına sağlık. Ekibinin fedakârca çalışan personelinin gayretinden Allah razı olsun.

Ne demiş Adem Dede;

“Âdem odur ki adını âlemde andıra,

Âlemde ad kalır, âdem gelir gider.”

Geride gök kubbede hoş seda, bırakılan eserler ile hayırlara anılmak, gönüllerde yaşamak... Aman Allah'ım! Neymiş bu nisan yağmurları... Hele o yağmur suyundan içmek... Ve yıkanabilmek... Şifa, sağlık ve gençlik.

Böylesine duygularla dopdoluyum. Coştukça coşuyorum. Yazdıkça yazasım geliyor. Okuyucularımı daha fazla sıkmaya hakkım yok! Çok bereketli bir nisan gününün sonunu bağlıyorum.

O da, hocaların hocası, benim de hocam, Yeni ve eski Türk Edebiyatı hocası Prof. Dr. Ali Süreyya Beyzadeoğlu hocamın öğrencisi olan, benim de Bursa Eğitim Enstitüsü 'nden okul arkadaşım, şair, yazar, edebiyatçı Cengiz Gökmen bey hocamın şu anlam yüklü şiirinden bir kıta ile tamamlıyorum.

“Ey Hayat!

Ey hayat!

Sımsıkı sarılıyoruz bak!

Sanki mal- mülk - makam, arkamızdan koşacak!

Varlık denizinden, yokluğa yolcu nice çıplak!

Koşturmaya kefene sarılmak için

Neye yorsak!”

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum