O Gece Oğlumun Mezarında Kıvrılıp Yattım!

İç burkan bir öykü aslında,

Muzaffer Sarısülük’ün yaşamı…

Tugay Afat / Çorum - Odatv.com’dan

Forward edilmiş aşağıdaki yazı,

İnanın yüreğimizi acıttı.

Babalar Gününde paylaşalım istedik.

**

“Muzaffer Sarısülük…

Gezi olaylarında polis kurşunuyla öldürülen Ethem Sarısülük’ün babası.                            

55 yaşında, 23 yıldır megapol dediği kentlerden uzak yaşıyor.                           

Muzaffer Hoca aslında KTÜ mezunu, edebiyat öğretmeni.                                                                     1985 yılında ilk olarak Şanlıurfa’da öğretmenliğe başlamış.                                                  

1989 yılına kadar görev yapmış. Dönemin Başbakanı Turgut Özal’a yazdığı mektubu nedeniyle soruşturma geçirmiş ve bir gün ceza almış. Şanlıurfa’dan sonra Kayseri’ye atanmış, istifa ettiğini belirten dilekçeyi yazıp çıkmış. Ailesi akıl sağlığının yerinde olmadığını iddia ederek hastaneye yatırılmasını sağlamış. Üç ayrı hastaneden de kaçıp mesleğe dönmeyi reddettiği için sonunda istifa ettiği kabul edilmiş.
 

Meslekten ayrıldığında oğulları Cem, Mustafa, ölen Ethem ve adını kendisinin koyduğunu söylediği son oğlu İkrar’ı anneleriyle geride bırakarak Sungurlu’ya, köyüne dönmüş. Birkaç yıl da köyde yaşadıktan sonra tamamen kendini soyutlamış ve arazide yatıp kalkmaya başlamış. Soğuktan korunmak için kendine küçük bir baraka yapmış. Küçük bir mangal dışında hiç ateş yakmamış. Nasıl ısınıyorsun sorusuna “Yatağıma yatıyor ısınıyorum” diyor. Mangalı da bazen çorba yapmak için kullandığını söylüyor.
 

Muzaffer Sarısülük’ü pek çok kişi ilk kez oğlu Ethem Sarısülük’ün Çorum Haber’deki cenaze haberiyle öğrendi. Üzerinde sadece bir pantolon ve kazak vardı; yalınayaktı. Yanında taşıdığı montun ise sadece ceplerini kullanıyor. Her yere yürüyerek gidiyor ve kesinlikle arabaya binmiyor. Kullandığı tek teknolojik alet ise haberleri takip edebilmek ve gerektiğinde ailesine ulaşabilmek için oğlunun verdiği parayla aldığı cep telefonu. Ethem’in öldüğünü de flaş haber şeklinde cepten duymuş.

Hiç tıraş olmuyor, saçı ve sakalı iyice birbirine yapışmış bir halde.                                

Sadece akarsudan içiyor ve zaman zaman da aynı suda yıkanıyor. 17 yıldır hiç et yemediğini, vejetaryen olduğunu söylüyor. 20 yıldır kimseyle el sıkışmadığını, hatta hiç temasta bulunmadığını da ekliyor. Bir şey uzatılırsa yere konulmadığı zaman almıyor. Kendisi de bir şey vereceği zaman yere bırakıyor. Gönlü bol. Barındığı yeri çevirmiş. Bir Türk bayrağı asmış. Barınağında çok sayıda ansiklopedi ve kitap var.
 

Sungurlu’da tanımayan kimse yok. Adını kimse söylemiyor. Bilen biliyor ama onlar da çoğunlukla “Hoca” diye sesleniyor. Birkaç kez yıkamayı, berbere götürmeyi önermişler. Sadece “Bana karışmayın yeter” demiş.
 

Evinden ayrıldığında, Ethem 6 yaşındaymış. En son 18 Mayıs 2013’de görüşmüşler. Kötü bir şeyler olacağını o zaman gördüm. Ama elimden gelen bir şey yoktu” demekten kendini alamıyor.

Oğlunun cenazesine son anda yetiştiğini de anlatır baba Muzaffer Sarısülük.             

“Hoca Kuranı bitirmeden yetiştim. Dağlardan aşıp geldim. Mezarında ben kalırım dedim.

O gece oğlumun mezarında kıvrılıp yattım. Son kez yanında oldum”

**

Babalar Günü Kutlu olsun!     

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum