Ramazan, Ömürdeki En Güzel Zaman!

İletişim ve etkileşim üzerine bir kitap tavsiye etmemi isteseler, gözlerinizi yormayın, Ramazanı yaşayın yeter, derim. Hiç bir sosyolog daha iyi bir iletişim örneğini sunamaz bana. Hiç bir edip, hiç bir ressam, hiç bir sanatkar daha iyi bir iletişim ve etkileşimi anlatamaz.

Sosyal iletişimden ve etkileşimden bahsederiz yıllarca. Bu konuda nice akımlar olmuştur. Görsel iletişim, işitsel iletişim, duygusal iletişim gibi bir çok parçaya ayırmışız nedense iletişimi ve etkileşimi. Sonuna bir ...sel eki getirmişiz, iletişimi parça parça etmişiz. Nedense bütünleştirmemişiz.

Koca koca kitapları yutanlar, nice sosyologlar iletişimi ve etkileşimi irdelerken bile tepeden bakmışlar yıllarca. Ferdi hayatla ictimai hayatı iç içe yapamamışız. Kalp ile beyni beraberce çalıştırmamışız.

Gel gör ki; insanın kafa yormasına, hiç çaba sarf etmesine ihtiyaç duymadan bir ay sunulmuş. Gerek cemiyeti, gerek ferdi her yönden etkileyen, kalbi dinlendiren bir ay. Adındaki mana bile çok derin. Oruç tutmayan kişi bile bu ayda güzel bir hisse kapılıyor. Namaz kılmayan bile bu ayda hatırlanması gerekeni hatırlıyor. Hayrın, yardımlaşmanın en yoğun olduğu bir ay. Bu nasıl bir nizamdır ki, az bir tefekkürle hayran olmamak elde değil.

En nefret ettiğiniz kişiye karşı bile öfke balonunuzun havası iniyor. Hesabınızı en ince ayrıntısına kadar muhasebe ediyorsunuz. Kaç akşamları bir araya gelmeyen aileleri iftar sofrasında buluşturuyor. Unutulmaya mahkum akrabaları hatırlatıyor. Aylardır üzerine güneş doğarak uyananları, uyutmuyor da güneşi uyanık karşılatıyor. Sabrı öğretiyor. Öfkeyi köreltiyor. Aç, susuz kalanları hatırlatıyor. Devamlı yüksekleri düşünen nefse, kendisinden aşağıdakilere bakmasını öğütlüyor. İftara son dakikalar kala, sonsuz izzet ve ikram sahibinin nimetleri olmasa, ne kadar aciz olduğunu hatırlatıyor. Yoksulu aratıyor.

Gerek teravihlerde, gerek mukabelelerde beraberliği pekiştiriyor. Midemizin yanında kalbimizi de dinlendiriyor. Maddenin yanında manayı da yerleştiriyor. Beş duyu organımızdan daha hassas olan, esas duyu organımızın kalp olduğunu hatırlatıyor. Bu ay da beyin kalbe bakarak boynunu büküyor.

Aşkın ne demek olduğunu, maşukun kim olduğunu hatırlatıyor. Ölümsüz kalmasını istediğimiz ölmüşlerimizi hatırlatıyor. Rahmet kapılarına karşı avcumuzu açtırıp, boynumuzu büktürüyor. ikram etmenin hazzını yaşatıyor. malından ne kadar verirsen ver, eksilmeyeceğini hatırlatıyor.

Zulüm gören kardeşlerine karşı yapacağın en büyük yardımın dua olduğunu, bu vesile ile kalbi birlik, ruhi ahengin oluştuğunu hissettiriyor. His veriyor.

Bu ayda, bilmem doğrumudur tespitim, kötü fiillerde bulunanlar bile yaptıklarından haz almıyorlar. Nefse hoş gözükenler bile nahoş geliyor. Oruç tutmayanın gösterdiği hürmet, onun karşısında yiyip içmemesi, oyun başındaki kişinin ezan okunurken oyuna ara vermesi, namaz kılmayanın bile namaz vakti mahcubiyet duyması, güzel bir edeb örneği değil mi? Bu durumdakilere dua edilmesi güzel bir paylaşım ve yaklaşım değil mi?

Ey koca koca kitapları bitirip, iletişim ve etkileşimi parçalara ayıranlar. Ramazanı gözlemleyin. Ramazanı anlayın ve anlatın. Gerçek iletişim ve etkileşimi yakalayın. Yoksa okuduğunuz o kitaplar sizin olsun. Bize sunulan bu en büyük ikram yeter.

Hoş geldin Ya Şehr-i Ramazan. Sefa getirdin. Bize Muhammedi bir muhabbeti getirdin.

Efendim, muhabbetimiz müebbet olsun.   

Not: Bilenlerin, bu mübarek Ramazan'da, ismi de Ramazan olan, merhum babama bir Fatiha hediye etmeleri benim için en güzel paylaşım olacaktır. Saygılarımla...   

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum