Aman ormancı, ırmağının akışına ölürüm Türkiyem!

Ramazan TÜLÜ

-Oğlum şimdi sen ne oldun?

- Vali oldum anacığım.

-Vali kimdir, ne yapar?

-Anacığım ben bir vilayeti yönetirim. Vilayette herkes ve her şey ona bağlıdır. Senin anlayacağın, oranın hem Reisicumhur dur. Hem de diğer tüm bakanların işlerini ben görürüm.

-Ay oğlum, azıcık daha okusaydın da bir ormancı olsaydın olmaz mıydı?

Anası ile oğlu arasında böyle bir söyleşinin yaşandığı yıllardır anlatılır.

Sebebi ise Ormancının Anadolu köylüsünün üzerinde kurduğu büyüleyici özelliği yani karizması. Çünkü üzerinde yeşil bir resmi üniforma ile Devletin otorite ve gücünü köylülere yansıtıyordu.

Daha da önemlisi, müeyyide uygulama yetkisi yani yaptırım gücü…

Hadi cesaretin varsa ormandan bir dal kes ve ormancının haberi olsun da sana bir zabıt tutmasın. Canını yakardı. İşte o sebeple Ormancı yani “Orman Muhafaza Memurlarının” işlevi ve etkisi oldukça yoğundu.

Hatta bilindiği üzere, “Aman Ormancı Canım Ormancı” diye adına Türküler bile yakılmıştı. Hala zevkle dinlenir.

Yani işin özeti; Devletin doğal ve milli kaynaklara verdiği önem ve üzerinde tatbik ettiği idari eylem ve işlemler vardı. Ancak yıllar sürdü gitti ve bu anlayış sona erdi. Devletin doğal kaynaklara verdiği önemin yerini rantsal getiriye tahvil edildi.

Ormanlar ve madenler öylesine her işine gelen tarafından talan edilemezdi. Onlar kamunun en elzem hazineleriydi. Gözünü para hırsı bürüyen anlayış için bunun bir anlamı yoktu. O sebeple son yıllarda madenlerimiz pazarlandı. Yabancı Sermaye ve onların ortağı konumunda olan yerli iş birlikçi müteahhitler (yükleniciler) Orman, maden demeden talana devam ediyorlar.

Bu talana toplumun büyük bir kesimi tepkisizken mevcut siyasal anlayışın “marjinal guruplar” diye nitelendirdiği bir avuç duyarlı çevreci guruplar ile orman ve tarımsal alanları zarar gören (canı yanan) köylüler karşı çıkmakta.

Lafın özü; Eskiden Ormanları Devlet korurdu orman köylülerinden şimdi öylemi Orman Köylüleri koruyor ormanlarımızı rantçı (getirimci) zihniyeten, hem de kolluk güçlerinin üzerlerinde kurduğu baskıya karşın.

“Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” diye bir bakanlığımız mevcut;

Çevrenin halini kısaca da olsa ormanlarımızın talanı ile anlattık. Şehirlerin hali de ortada. Benim en çok takıldığım tarafı sonradan ilave edilen “İklim Değişikliği” kısmı. “Yiğidi öldür ama hakkını yeme!” deyimiyle açıklayacak olursak, bakanlığın adındaki tam da yerine oturan kısmı burası.

Çünkü bu yapılan talanlar ile İklimimiz o kadar değişti ki temiz havaya ve içecek suya muhtaç kaldık. Paramız var ise alıp sebilden içiyoruz suyu ama tarımsal alanları ve konutlarımızda kullanılacak sularımız barajların haline bakınca tehlike boyutunu sergiliyor.

İlerde Anadolu coğrafyasında “kuraklıkla baş başa kalmamız” hiç de uzak bir ihtimal değil.

Çevre katliamları ile doğal denge ve doğadaki hayvanların yaşam alanları yok edildi.

Neymiş efendim. “Irmağının Akışına Ölürüm Türkiyem!” türküsünü severek dinlemek yetmiyor. Çevre kirliliği ile o ırmaklar kirlendi. Kurbağalar bile isyanda, çünkü onlar da ölüyor, vıraklayamıyor kuruyan derelerde. Milliyetçiliği kimseye bırakmayan kardeşlerimizin de bu hususta hassasiyetlerine gereksinim var.

Bu ülkede her yıl yaz aylarında hektarlarca orman yanmakta. İçimizi acıtan 2021 yılındaki Gaziantep’ten başlayan tüm Akdeniz, Ege ve Marmara kıyılarından uzanarak İstanbul’a kadar olan ve aynı anda çıkan (çıkarılan) onlarca yangın. Türk hava kurumunun uçaklarının kifayetsiz olması ve o günlerdeki yapılan tartışmalar. En önemlisi de Orman Bakanlığının Üst düzey yöneticilerinin hiç birinin Orman Mühendisi olmaması. Atamalardaki egemen olan Liyakatsizliğin tipik örneği olsa gerek.

Ben her zaman şu hususa dikkat ederim. Bu yangınlar sonucu yanan arazilerden ne kadarı imara açıldı ve kimlere bahşedildi. Ayrıca yanan ormanların emvalleri kimlere ihale edildi. İşin o boyutuna bakmak gerekmez mi?

Çünkü illiyet bağıyla yani neden sonuç ilişkisi ile bakmak gerek olgulara…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.