Aydın CHP’nin 17 Aralık Protestosu

Nevzat ARSLAN

Geçtiğimiz Pazartesi, CHP Aydın İl Örgütü önderliğinde 17 ve 25 Aralık davaları konusunda mahkemenin verdiği takipsizlik kararını protesto etmek için Aydın Bey Camii önünde toplanan CHP’liler Aydın Adliyesi önüne geldi.

“Adaletin Kara Günü”

yazılı siyah çelengi adliye binası kapısına bırakılır.

İl Başkanı Sayın Hikmet Saatçi, günün anlam ve önemine binaen bir konuşma yapar. “Bizler bugünü Adaletin Kara Günü olarak nitelendiriyor ve 17-25 Aralık tarihlerinin Hırsızlar Haftası olarak ilan edilmesini, Ak Parti Genel Merkezi’nin de bu kutlamalara ev sahipliği yapmasını talep ediyoruz” dedi.

4 Bakanın istifası,

Bakan çocukları,

Bir odada atmaya kıyılamayan 7 para kasası,

Para sayma makinesi,

Bir Banka Genel Müdürünün evinde

Çorum ili Osmancık ilçesi İmam Hatip Okulu için denilen

Ayakkabı kutularında paralar,

Rıza Sarraf,

Memurun rüşvetini, orospunun parasını peşin verme lafı,

Bakara makara,

Paraları sıfırla,

Hırsız var,

Saat kaç?

Sözleri ülke gündeminde yer almıştı.

Bazı tapelerden kimilerinin çocukları bu villayı çok beğendim amca, diyerek bidesi şöyle olsun denmesinin yanında, kızımızın bide talebi tee Ankara’da büyüklerimizin bile gündemine düştüğünü de izledik.

Bir anekdot.

Adliye önündeki siyah çelengin akıbetini merak ederek beklemeye başladık. Kaç dakikada alırlar derken, Sayın Av. Ufuk Güneş, “Size manşet işte, şu dakika dayanamadılar” diyerek gülümsedi. Ama biz beklerken, izleyen görevliler vardı ki 10-15 dakikadan sonra biz ayrıldık. Bu arada Kuşadası CHP İlçe örgütü adına bir gurup Adliye merdivenlerinde “Adaletin Karanlık Günü”  yazılı bir pankartı kısa bir süreliğine açtılar.

Televizyonda rahmetli Özal dönemi bakanlarının da yüce divanda beraatları açıklanıyordu. Bizim rahmetli Mehmet Ali Amca, tarladan gelmiş, bir yandan kum, diken, dolmuş ayakkabılarını, çoraplarını silkelerken konuşuyordu.

“Benim gönlümde beraat etmedikten sonra neyime…”

Onun gibi yolsuzluk dosyaları bugün için kapatılmış olabilir ama asıl olan kamuoyu vicdanında taşıdığı önemdir. Gönüllerde de silinmesinin karşılık bulmasıdır.

Biz babasız büyüdük. Öz be öz halamız bizim bahçemizden çıkarken “Yetim malı yemek haramdır” diyerek, çıkışta yetimin toprağını dahi götürmemeli demeyi de ihmal etmez, oturur, ayakkabılarını silkelerdi.

Çoluk çocuğunu da böyle öğütlerdi.

Nereden nereye…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.