17 Kasım 2025 Pazartesi günkü Yeni Asır Gazetesinin ilk sayfası Aydın’a ayrılmıştı.
“8 Ayda 5 Üniversiteli Genç Acı Şekilde Öldü” başlığının altında uzaktan ilk bakışta insanı gözlerinden yakalayan bir başlık: “Kampüs yasta” yazıyordu…
Başlığın altındaki açıklayıcı bilgi kısmında da şunlar yazıyordu:
“Aydın Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ), son sekiz ayda yaşanan trajik olaylarla sarsıldı. Üniversitenin 5 öğrencisi acı olaylar sonunda hayatını kaybetti. Kimi cinayete kurban gitti, kimi kazada yaşamını yitirdi. Art arda gençlerin can kaybıyla sonuçlanan feci olaylar hem kampüste hem kentte “ADÜ”de neler oluyor?” sorusunu gündeme taşıdı…”
Konuya ilişkin daha fazla bilgi edinmek isteyenler Google gazetenin ilgili bilgilerini yazarlarsa gazetenin kapak sayfasında gerekli bilgilere ulaşabilirler…
Ayrıca her bir ölümün konumuna göre gerekli araştırma ve soruşturmalar idare ve adli makamlarca yapılıyordur elbette…
Benim bu konuda dikkat çekmek istediğim konu, insani olana, geleneğe ve inan. Ritüellerine dikkat çekmektir…
Ben 1954 Denizli’nin Güney ilçesi doğumluyum. Bir araba alındığında arabanın ön tekeri önünde kurban kesilir ve kanı arabanın tekerine sürülürdü…
Bir ev yapılırken temel kazıldığında temelde kurban kesilirdi inşaatın kazasız belasız sürmesi ya da evde oturacaklara uğur getirmesi niyetiyle…
Maçlarda sezon açılışlarında saha kenarında kurban kesilir futbolcular kurbanın yanından koşarak sahaya girerlerdi…
Bu türden inanışları tarihin derinliklerine doğru araştırdığımızda antik kentler bizi sunaklara götürür halen…
Adak kurbanlarının gerisinde de sunakları görürüz bir yerde. Kişinin dinen yükümlü olmadığı hâlde Allah için vaatte bulunarak adadığı “adak kurbanı”, yeni doğan çocuğun ilk günlerinde Allah'a şükür nişanesi olarak kesilen “akîka kurbanı”, hac ve umre yapanların kestiği “hedy” kurbanı adak kurbanı başlığı altında incelenir.
Herhangi bir varlığı, nesneyi ya da bir değeri Tanrı’ya veya kutsiyete sunmak ve takdim etmek şeklinde yapılan inanca dayalı bu ritüel evrensel bir karakter taşır.
Antik Yunan, Eski Mısır, Mezopotamya, Japonlarda Şintoizm’de, Eski Çin’de, Hinduizm’de, Yahudilikte, İslâm öncesinde Arap toplumunda çeşitli amaçlarla putlara kurban kesilirken İslam’la birlikte kurban dinî bir anlam kazanmıştır.
İlâhî dinlerin hepsinde kurban meşru kılınmıştır. Kur’an’da Hz. İbrahim’in oğlu Hz. İsmail’i kurban etmesi hadisesi ayrıntılı olarak anlatılır.
Şimdi, bunca bilgiden sonra ADÜ idaresi kurban kessin demiyorum. Yönetim olarak bunu yapamazlar. Ancak ne var ki bazı yöneticiler Genel Sekreter vb tamamen insani bir tavırla kimsenin görmesine de gerek olmadan kurban kestirebilirler…
Fakülte ve yüksek okullarda durumdan vazife çıkaracak hocalardan ya da personelden bazıları katkı sağlamak isteyen arkadaşlarının yapacağı katkılarla öğrencilere pilav ayran ikam ettirebilirler…
Bütün mesele ADÜ Kampüsünde yas havasını dağıtabilmektir. Bunun gerçeklemesinin yolu ve yöntemi öğrencilerin ADÜ‘nün yöneticileri, hocaları, personeli vb sevildiğini ve değer verildiğini hissetmesi gerekiyor…
“Kampüs Yasta” havasının dağıtılmasının tek yolu ve yöntemi sevginin değişmeyen gündem olarak farklı ritüellerle yaşatılmasıdır. Unutulmasın ki baharları getiren güneş olduğu gibi kalpleri ısındıracak olan da sevgidir…
1969-1970’te Cihanoğlu Camii bahçesinde Vakıf Talebe Yurdunda yatılı öğrenci kimliğiyle Aydın Lisesi’nde bir yıl okuyan ve devamında da Nazilli Lisesi’nden mezun olan bir öğrenci: 16 Yılı MEB çatısı altında Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni, devamında da PAÜ çatısı altında 24 yıl toplamda 40 yıl öğrencilerle can cana görev yapmış bir hoca kimliğiyle yüreğimde hissettiğim, 8 ayda 5 öğrencisini kaybeden ADÜ için bunları yazmak geldi içimden…
Gönül ister ki hiç bir yerde, hele hele hiç bir üniversitemizde hiç bir gencimiz ölmesin… Gençlerimiz yaşasın…
ADÜ’de vefat eden 5 gencimize de Allah’tan rahmetler diliyoruz. Mekanları cennet olsun…
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…