Ayvaz Gökdemir’den Özdeyişler *

Efendi BARUTÇU

“1-Milli kültür, milletin şahsiyetidir.

  1. İnsanlık tarihi boyunca mühim ve büyük rol oynayan toplumlar, yalnız, büyük ve orijinal kültürü olan milletlerdir.
  2. Vatan, milli kültürün mahfazası olan, milletin kanı ve irfanıyla yoğrulmuş topraktır; millet ailesinin mübarek ve mukaddes yuvasıdır.
  3. Milli kültür bunalımına düşmüş bir millette, ferdi şahsiyetler de bunalımda demektir.
  4. Millet sevgisi olmadan, milliyet şuuru olmadan, millî kültür şahsiyeti teşekkül etmeden, doğru bir insan idrakine erişebilmek mümkün değildir.
  5. Müşterek bir millî kültür dairesinde yaşayan insanlar arasında, ne robotlaştırıcı monoton bir benzerlik ve ayniyet, ne de normal boyutları aşan bir farlılık olmalıdır. Birincisi, yani monotonluk çöküşe; ikincisi de çözülmeye ve ayrışmaya yol açar.
  6. Kendi kendine yeterlilik iddiaları, zan ve kuruntudan ibarettir. Dışarıdan öğreneceğimiz, alacağımız çok şey vardır.
  7. Karahanlı, Gazneli, Selçuklu, Osmanlı çizgisinde, Türk siyaset, toplum ve kültür yapısının hâkim rengi İslam’dır.
  8. İslam’ı bilmeden, son bin yılın Türk’ünü bilmeye, anlamaya, anlatmaya imkân yoktur.
  9. Bu millet, bin yıl Allah’ın kılıcı olmuş millettir. Allah, Türk’ü terk etmez; Allah, kılıcını körletmez.
  10. Türk milleti ne dininden, ne de çağdaşlaşma iddiasından vazgeçer.
  11. Türk milli eğitiminin, her şeyden önceki ve öndeki gayesi, her türlü mahalli ve etnik farklılıklar üzerinde, Türk milli kültürünü esas alan bir birlik ve bütünlüğü gerçekleştirmektir.
  12. Milli eğitim tezgâhında, mutlaka milli birlik kumaşı dokunmalıdır.
  13. Demokrasi ve insan hakları, hıyanet, anarşi ve düşmanlık maskesi olarak kullanılamaz.
  14. Demokrasi adına, devletimizi yıktırmayız, bayrağımızı çiğnetmeyiz.
  15. İnsan hakları adına milletimizi böldürtmeyiz.
  16. Değerler, eğer samimiyet yoksa, yaşanmıyorsa, bir kıymet ifade etmezler.
  17. Millî gücü harekete geçiremeyen; millete mal olmayan; milletin müşterek gücüne, fedakârlığına, hür katılımına dayanmayan; millet iradesini rakipsiz üstün irade olarak hâkim kılmayan hiçbir proje başarıya ulaşamaz.
  18. İstinatgâh olarak, bir Allah’ımız, bir de milletimiz var; o da bize yeter.
  19. Biz, tarihimizin son bin yılında Kur’an’la uyuduk, Kur’an’la uyandık, Kur’an’la öldük, Kur’an’la dirildik.
  20. Türk milletinin kahramanlık seciyesi, “vatan, millet, Sakarya” diyerek laubali istihzalarla törpülenmemelidir.
  21. Vatan, uğrunda kahramanca can vermeye hazır evlatlardan mahrum kalırsa, o vatanı muhafaza etmek ve o vatanda şerefle yaşamak mümkün olmaz.
  22. Bizimle kıyaslanabilecek veya örnek alabileceğimiz hiçbir millet, kendi dilini, eğitim, öğretim ve ilim dünyasından kovarak, yerine herhangi bir yabancı dili oturtmaz, oturtmamıştır.
  23. Türkçe, 1200 yıllık belgeli devlet dilidir; bir imparatorluk dilidir; her şeyi, her seviyede ifadeye muktedir, dünyada emsali birkaç taneden ibaret muhteşem bir edebiyatın dilidir.
  24. Büyük Türkiye yerinde duruyor; dirayetli, milli, milliyetçi idarecilerin elinde bu Türkiye, dev gibi ayağa kalkacaktır.
  25. Biz, “ya istiklal ya ölüm” diyerek, cumhuriyeti kurmuş bir milletiz. Yani istiklal, bizim için çok önemli, en yüksek değerdir. İstiklalsizlikse, bağımlılıksa, ölümle eşdeğerdir.
  26. Milliyet ve milli hayat, özü ve orijinal kısmıyla, milli kültürden ibarettir.
  27. Ben kendim oldukça, bırak dünya değişsin, bırak istediği kadar globalleşsin.
  28. Fertte şahsiyet, millette milli kültür ölmez ve öldürülemez.
  29. Demokrasi, millî varlığı, millî bünyeyi, millî kudreti tahrip için ayrışma ve bölünme için kullanılamaz. Hepimizin, refah, saadet, mutluluk rejimidir.
  30. Demokrasinin vazgeçilmez bir parçası olan laiklik, hayatın ve insanın teminatıdır. Laiklik, samimi dindarlığın da, bütün dinlerin ve İslam’ın da teminatıdır.
  31. Laiklik söylemini, eğer millet mukaddesatına saplanan bir küfür mızrağı haline getirirseniz, o mızrağınız kırılır; o mızrağınız bir bumerang haline gelir, sizi yaralar ve yaralayacaktır.
  32. Türk aydınları, Tanzimat’a kadar her üç dilde nesir ve nazım telif edebilecek derecede üç dilliydiler; Türkçe, Farsça, Arapça. Tanzimat’tan sonra bu üç dile, dördüncü olarak Fransızca eklendi ve Batı’ya açılışta, Fransızca bize öncülük etti.
  33. İstediğin kadar yabancı dil öğren ama, Türkçeden kaçma, Türkçeyi horlama, Türkçeyi küçümseme ve Türkçeyi, şahsınla birlikte küçültme.
  34. Millî dil, millî kimlik, milliyet ve milliyetçiliğe giden yolun kapısıdır.
  35. Milliyet esas itibariyle dil üzerine kurulur.
  36. İstiklal endişesi olmayana adam denilmez.
  37. Bir davaya inanmış, hele istiklal davası gibi bir büyük davaya inanmış bir tek adam varsa, bir tek ocak tütüyorsa, o dava ayakta demektir, o dava ölmez demektir.
  38. Yerine göre bir adam, bütün bir milletin seciyesini temsil edebilir ve o seciyeyi ayağa kaldırabilir.
  39. Bayrak mukaddes bir değerdir; çünkü varlığı ve istiklali temsil ediyor ve uğrunda can verilecek kutsal bir semboldür.
  40. Eğer milletlerin uğrunda can verecekleri yüksek değerleri yoksa, o milletler henüz tekâmül etmemiş demektir.
  41. Erken kifayet duyguna kapılan gençler, henüz işin alfabesinde oldukları halde ve pek çok okumaları gerekirken okumazlar. Gururlandıkça gözlerini gaflet perdesi kapatır. Kendilerini vuracakları asıl mihengi görmezler. Tekâmül durur.
  42. Örnek milliyetçi, ülküsü yolunda zincirlerini kırmayı başarandır.
  43. Saygının olmadığı yerde sevgi olmaz. Varsa bile, kısa zamanda dejenere olur, tükenir.
  44. Saygı ve sevgiden uzak münasebetler nezaketsiz ve kırıcıdır. Maddi ve yavandır. İşin içine mutlaka ikiyüzlülük ve samimiyetsizlik karışmıştır.
  45. Kişi neden, hangi vasfından, gücünden veya imkânından dolayı gurur ve kibir duyarsa, o vasıf onun putu ve felaketi olmuş demektir.
  46. Çok okumak, ilim sahibi olmak önemli bir meziyettir. Bilgi kâinatın anahtarıdır.
  47. Zenginlik, bilginin ve imanın emrinde olursa, ne güzel bir nimettir!
  48. Gerçekte, bir dostun meziyet ve nitelikleri bütün dostluk halkası için kuvvettir.
  49. Bil ki, biraz da dostların fark ettiği, takdir ve hizmet ettiği için meziyetlisin, kıymetlisin.
  50. Bir âşık için en büyük mutluluk, sevgilisinin kendisinden razı ve hoşnut olmasıdır.
  51. Âşık olan kişi, aşkı yolunda her çileye, her belaya seve seve katlanır.
  52. Ruhun ve kalbin saadeti yanında bedenin ıstırabı hiç kalır.
  53. Tek varlık Allah’tır. Diğer şeylere varlık denilmesi bir anlatım mecburiyeti, bir mecazdır.
  54. İdeoloji, en umumi manada, bir dünya görüşü; insana, kâinata, hadiselere bakışta nihai bir üstün gayeye bağlı rabıtalı, insicamlı görüşler, ölçüler bütünüdür.
  55. Sanatın gayesi, prensibi, muhtevası ne olursa olsun, sanatın ölçüsü sanattır.
  56. Güzel olmayan, güzellik kaygısı taşımayan, estetik değer ifade etmeyen şey, başka kıstaslarla ne değer biçilirse biçilsin, sanat eseri değildir.
  57. Sanatkâr yetiştirmeye bakmalı. Onları öz kaynaklarla buluşturmalı, beslemeli. Layık ve muhtaç oldukları, bekledikleri ilgiyi, himayeyi, teşviki esirgememeli.
  58. Sanatkârları kendi haline bırakmalı. İpek böceğine koza örmeyi, arıya bal yapmayı öğretmeyi düşünüyor muyuz? Sadece yardımcı oluyoruz değil mi?
  59. Ananenin de, tarihin de, dinin de anahtarı dildir.
  60. Son inananı son nefesini vermeden, son mücahidi sonuncu okunu atmadan bir dava kaybedilmiş sayılmaz.
  61. İnsan kelimelerle düşünür, bu bakımdan düşünce ile dil iç içedir; düşüncenin zenginliği, dilin zenginliği ile paraleldir.
  62. Dili anarşi içinde bulunan bir milletin düşüncesinde disiplin olamaz.
  63. Dili bozulan milletler, tefekkür kabiliyetlerini de kaybetmeye mahkûmdurlar.
  64. Herhangi bir insan topluluğu dili ile millet olur.
  65. Hiçbir büyük dil, saf dil, öz dil değildir. En ilkel diller, yazıya bile geçememiş ilkel kavimlerin dilleri, en saf dillerdir.
  66. Edebiyat, üstün bir terbiye ve telkin vasıtasıdır.
  67. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i, dinî ve millî bir terbiye müessesesidir. Sessiz sedasız kendi halinde işleyip duran bir millî birlik mektebidir.
  68. Yunus Emre, Türk milletinin en büyük aşk ve samimiyet adamıdır.
  69. Yunus Emre, fatih bir milletin ruh mimarıdır. Fatih bir medeniyetin manevi cephesini temsil eder.
  70. Çelik kılıçlarla söz kılıcı, savaş erliği ile mana erliği birleşmiş, derviş-gazi, alp-eren olmuştur. Bu terkip Gazneli, Karahanlı, Selçuklu ve Osmanlı zuhurunun temelidir.
  71. Hem tarihi bir miras ve sorumluluk, hem de coğrafi zaruret bakımından Türkiye’nin, daha geniş bir ifade ile Türklerin, İslami dirilişe kilitlenmiş bir kaderi vardır.
  72. Türk Dünyası, kendini, yani dinini ve Türklüğünü yeniden keşfetmektedir. Asıl potansiyel, yeni insan tipinin inşası ile ortaya çıkacaktır.
  73. Gönderdiği alp-erenlerle Anadolu’yu bir asır içerisinde Türkleştiren, İslamlaştıran Pir-i Türkistan Hoca Ahmet Yesevî’ye borcumuz var.
  74. Binlerce yılda oluşan milli kültür, sübjektif ferdi takdirlerle yeniden icat ve inşa edilemez.
  75. “Türkiye vatanımızdır” diyebilmek için, 1071 ila 2004 arasındaki 933 senelik tarih bizce kâfidir. Hayır, kâfi değildir, diyen varsa, buyursun, bedelini ödesin ve alsın!
  76. Sırf tarihî kıdemle ülkeleri tasarruf ve ülkelere malikiyet kaide olsa, Amerika kıtasında yaşayan Latin ve Anglosakson kökenlilerin, halen vatan saydıkları topraklardan çekilmeleri gerekirdi!
  77. İnsanlar, soylarını müzayededen antika eşya satın alır gibi alamazlar.
  78. Selçuk oğluyuz biz, Osman oğluyuz. Oğuz-Karahan nesliyiz! Selçuklu’nun ve Osmanlı’nın devamı ve meşru varisi olarak bu vatanın sahibiyiz.
  79. Irk ve kan sürmediğimize, milletleşmeyi, tarih, kültür, iman, ülke birliğinde aradığımıza göre, bin yılın kaynaştırdığı, birleştirdiği insanları bugün kimse ayıramaz, kültür ve millet bütünlüğümüzü kimse kirletemez.
  80. Anadolu’daki kültür mücadelesinde galip gelen Türk kültürüdür. Sembolik ifadesiyle, Türk çadırı Bizans sarayını yendi.
  81. Türk temsil etti, terkip etti. Ortaya konulan nihai terkip aslî karakter daima Türk oldu, Türk kaldı.
  82. Türk, kendi kültür ve medeniyet yaratıcı dehasını ortaya koyabildiği içindir ki üzerinde yaşadığı coğrafyayı vatan yapabildi ve bugüne kadar ulaşabildi. Bunu yaparken de aslı yıkıcı değildi.
  83. Bir kültür, temsil ettiği, istifade ettiği yabancı kültür unsurları ile temellendirilemez, karakterize edilemez.
  84. Balı değerlendirirken arının konduğu çiçekler sayılmaz. Çünkü arı yoksa bal olmaz.
  85. Biz, Meriç nehri ile Ağrı dağı, Karadeniz’le Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ile Kuzeybatı Anadolu arasında yaşayan herkesi, Türklük duygusu ve şuuru taşıyan herkesi, kelime-i şahadet getiren herkesi; dini ve dili farklı da olsa, devletimize sadık bütün vatandaşlarımızı, insan, dindaş, vatandaş ve milletdaş sıfatı ile kardeş bilir ve kardeş diye bağrımıza basarız.
  86. Türkiye toprağının her karışı, uğruna can baş adanacak mübarek ve mukaddes vatanımızdır. Bu vatanda yaşayan herkes birbirinin kardeşidir.
  87. Nasıl bir gerekçe ile olursa olsun, bayrağımıza yan bakılmasına, vatan ve milletimizin bölünmez bütünlüğüne el uzatılmasına tahammülümüz ve müsamahamız yoktur.
  88. Devletimizin temeli olan kanı, imanı ve irfanı kimseye çiğnetmeyiz.
  89. Türkiye’de “halklar” yok, Türk halkı, Türk milleti vardır. Türk milleti, Türkiye’de “etnik gruplardan biri” veya “bir etnik grup” değildir.
  90. Türk milleti, vatanın ve devletin gerçek ve rakip tanımaz, ortak kabul etmez biricik sahibidir. Yekpare, bölünmez bir millettir.
  91. Herkes iyi bilsin ve herkesin kulağına küpe olsun ki, şanlı bir cihan imparatorluğunun bakiyesi olarak elde kalan bu Türkiye, bundan daha küçük olamaz!
  92.  “Çanakkale geçilmez”i tarihe yazdırabilmenin Türk milletine insan maliyeti 189 bini şehit geri kalanı yaralı, hasta, esir ve kayıp olmak üzere 253 bindir.
  93. Allahüekber Dağları’nın zirvesini asumana kadar yükselterek aşılmaz, geçilmez yapan, Sarıkamış taarruzunda vatanın o karlı buzlu tepelerine düşen 90 bin şehit Mehmetçiğin mübarek naaşlarıdır.
  94. Türkiye’nin son aydın nesli, Çanakkale, Sarıkamış ve Sakarya’da telef olmuştur. Sakarya’da, subayların yüzde sekseni, erlerin yüzde altmışı ya şehit olmuş, ya yaralanmıştır, dokuz şehitten biri subaydır.
  95. Sakarya zaferi için sarf edilen, milletin mal varlığının yüzde kırkıdır. Türk kaybı, şehit ve yaralı olarak 16.900, Yunan’ınki ölü ve yaralı 40.000’dir. İşte bu baha ile, bu bedelle, bu vatanın sahibiyiz.
  96. Adı Romania idi, Anatolia idi. Bizans toprağıydı bu toprak; Sangaryos’tu bu ırmak. Biz geldik ve aldık; Anadolu yaptık, Sakarya yaptık! O günden beri “Oğuz eli”dir toprağımız, “Türk eli”dir.
  97. Asırlarca Avrupalının yüreğini titreten ak tolgalı, demir kuşaklı, koca sarıklı, pala bıyıklı Türkler bizdik! Bu sebeple “Müslüman” deyince Türk’ü bildiler, “Türk” derken Müslüman’ı kastettiler.
  98. Biz tarihi unutursak, başkaları da unutur, tarih de bizden uzaklaşır zannediyoruz. Bu sebeple de sık sık hayal kırıklığına ve şaşkınlığa uğruyoruz.
  99. Dininden, kültüründen, tarihinden, kökünden, milliyetinden koparak, sıyrılarak bir şey olabilmiş, müspet bir yere varabilmiş herhangi bir millet yoktur.
  100. Türk tarihi, bugün Türk milletinin sırtında bir kambur değildir. Tarihimiz şerefimizdir.
  101. Tarihimiz, kültürümüz, mukaddesat ve şerefimiz pahasına kabul edebileceğimiz hiçbir şey olamaz.
  102. Karahanlı’sı, Selçuklu’su, Osmanlı’sı, Timurlu’su ile Türk kültürü, en az beş asır dünyanın rakipsiz olarak en üstün kültürü idi.
  103. Unutmamak lazımdır ki bütün dünyada en büyük ve devamlı savaş, kültür savaşıdır.
  104. Ruhların ve kafaların müstemlekeleştirilmesi, ülkelerin askeri güç kullanılarak istilasına nazaran birçok bakımdan avantajlı görünen bir taktiktir.
  105. Sadece sevmek yetmez, sevdiklerimizi yaşatmanın tedbirlerini de ortaya koyabilmeliyiz.
  106. Büyük şair, büyük edip, büyük yazar vardır; büyük kahramanlar vardır. Namık Kemal’de ise kalem adamlığı ile kahramanlık birleşmiştir.
  107. Türkiye’de bütün modern kavram ve fikirlerin kaynağı ve birinci adamı Namık Kemal’dir. Fikri gelişmeyi takip etmek isteyenler, O’ndan başlamalıdırlar.
  108. Mehmet Akif, büyük bir karakter ve iman adamıdır, bir kahramandır. Özü sözü birdir. Hayat onun için inanmak ve inandığını yaşamaktan ibarettir.
  109. Mehmet Akif, fikir ve siyaset olarak İslamcıdır; fakat hissen ve fiilen milliyetçidir.
  110. Yeni Türk nesillerinin, Akif’in şiirini, fikirlerini olduğu kadar, iman ve seciyesi ile idealist şahsiyetini tanımaya ve taklide de ihtiyacı olduğu kanaatindeyim.
  111. Gökalp’in fikriyatı, Cumhuriyet Türkiyesi’ne kuvvetle tesir etmiş, Türk kanı ve Türk kültürü devletin temeli sayılmış, Türk milliyetçiliği temel ilke olarak benimsenmiştir.
  112. Erbabı bilir ki, Yahya Kemal, deha sahibi bir şairdir, gerçek bir vatan şairidir, her zaman tebcil edilecek bir millî şairdir.
  113. Mümtaz Turhan, ilmi yol bilen, ender yetişir bir âlim, bir yol göstericiydi. Onun milliyetçiliği, bir kalkınma ideolojisi veya modernleşme doktrinidir.
  114. Bütün modern fikirlerin başlangıcı Namık Kemal’de, yerli yerine oturmuş olarak son ucu da Erol Güngör’dedir.”

*Vefatının 14.Yılında Şükran duyguları ve Rahmetle andığımız Büyük Türk Milliyetçisi Siyaset ve Devlet Adamı Ayvaz Gökdemirin Aziz hatırasına üç yıl önce Bir kitapçık olarak yayınladığımız bu eseri değerli okuyucularımıza saygıyla sunuyoruz Özdeyişler-Özdeyişler

Yazan: Hayati Tek

Yayıncı Akay İnşaat Aş

Proje koordinatörü: Efendi Barutçu

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.