Barış Gelecek Diyee Civanım…

Mürşit Canbeldek

 

Hükümet, medya, BDP bir türkü tutturdular;”Barış gelecek diye…”

Bu türküyü söylemekte ısrar edenleri anlamaya çalışıyoruz. Fakat bir takım görüntüler mani oluyor. Daha 8 ay evvel Kasım 2012 de başbakan Abdullah Öcalan için idam geri gelsin mi diye bir soruyla gündemi değiştirmişti. Kamu vicdanı evet gelsin demeye hazırlanırken İmralı canisinin ziyaretine gidecek heyet mevzuu gündeme geldi. Bu arada ABD dış işleri bakanı Jim Carry pat diye Türkiye’ye geldi. Ve Bebek katilinin gençliğinde namaz kıldığı lakırdıları üst düzey devlet adamları tarafından dillendirildi.

Nereye gidiyoruz? Nereye sürükleniyoruz? Bilen yok.Bu arada Başbakan son içtihadını beyan buyurdular..Türk milliyetçiliği ayaklar altına alındı tabii diğer milliyetçiliklerde …fakat Türk’ün dışındaki herkes milliyetini izhar yarışına girerken “ben Türk’üm” demek kaka ilan edildi.Çünkü Müslüman’ım demek yeterliymiş. İnsanın aslını inkar etmesi bir erdem değerine yükseltildi.

Barış gelecek ya.. zararı yok ben Türk aslından geldiğimi unutuvereyim olgunluğuna davet edildik…

Bizden istenen bununla kalmayacaktır tabii; daha bir yıl evvel istanbul’da şehir içi otobüs yakan ve içinde bir kızımızı alevlere gömenler Ankara’da bina bombalayanlar polis şehit edenler Aktütün karakoluna ayda iki defa saldırı düzenleyip her seferinde onlarca Mehmetçiği şehit edenleri barış havarisi diyerek göklere çıkarmamız istendi. Bunu kabul eden hükümet kendi seçmenine de bu fikri ilka etti. yetmedi..Kendi seçmeni olmayanları dahi bu fikri kabul etmezsen barış sürecini baltalamakla itham edileceksin diyerek cüretin en büyüğünü gösterdiler.

Ortada bir terslik var millet! Hem de acayip derecede terslik var. Evvela algılarımızla oynanıyor. Din ve milliyet kavramları sanki birbirine düşman unsurlarmış gibi gösteriliyor. ”MİLLİYETİN OMURGA, DİNİN DE ONUN ÜSTÜNÜ ÖRTEN VE ONA GÜZELLİK KAZANDIRAN BİR GİYSİ “olabileceği ihtimalini düşünemiyoruz. Çünkü Birlik’imizi ortaya çıkaran ne kadar yapıtaşımız varsa hepsini şu anda recm ettirmek üzere meydanlara yığdık. Bir milletin tarihi o milleti bir arada tutan soğan zarı gibi ancak ayrıldığı zaman fark edilen birleştirici unsurdur. Şimdi bize tarihimizi taşlattırıyorlar. Bu tarihin içinden TÜRK adını çıkartarak taşlattırıyorlar.

Normallerimizi kaybettik. Vazgeçilmezlerimizi tartışır hale geldik.40 yıllık bir geçmiş var gözümüzün önünde, hatıralarımızın arasında bakıyoruz bugünkü dağılmışlığımız kadar bizi korkutan uykularımızı kaçıran gelişmelere rastlamıyoruz. Bugün halkın büyük bir kısmına kabul ettirilmiş perişan düşünceler yok muydu? Vardı. Fakat bu perişanlığa dün topyekûn millet olarak vatan hainliği diyorduk. Hainlerin Türk düşmanlarının projeleri diyorduk. Ve millet olarak bu hainliğin karşısında demirden bir duvar gibi durmasını biliyorduk.
Devlet adamlarımız gayri safi milli hasıla ve dış borçlanma dengesini bozacak atılımlara cesaret edemezlerdi. Halkın bankalara muhabbeti yani banka kredilerine yaklaşımı da bir ayarın bir denge hesabının mahsulüydü.”Gel para verelim” diyenin peşine takılmazdı.
Sağlam basan halk tavrı Turgut Özal’ın iktidarı devrinde bozuldu. İlk defa o’nun zamanında kışlık evi olmayanlar YAZLIK KOOPERATİF CAZİBESİNE kapılıp ve daha çok yatırım amaçlı olmak kaydıyla deyim yerindeyse “sınıf atlama” hevesine kapıldılar. Sahiller bitmemiş yazlık karkaslarıyla doldu taştı. Başlanmış inşaatı bitirelim gayretiyle banka kredileriyle tanıştırıldık. Artık Türk milleti ilk hareketi almış banka kredilerine karşı soğuk tavrını bitirmişti. İslami tavır Turgut Özal modeliyle tırmanışa geçti. Fakat şurası tartışmasız bir gerçektir ki Banka kredilerine bulaşan yani FAİZE BULAŞAN insan sayısı ÖZAL yardımıyla her sene katlandı. 8 yıllık iktidarı devrinde Bankaların Müslüman’ın gündemine iyice yerleştiğini gördük.

Türk milleti kendinle yüzleşmek zorundasın;1)1982 Kenan Evren Anayasasına ve Cumhurbaşkanlığına %92 rey veren sensin. Ben %8 in içindeyim. Aynı %92 bugün 12 Eylülcüler yargılansın diye bağıranlara ayak uydurup ne yaptığını bilmez şekilde hareket etmektedir. Kenan Evren demez mi?” Madem beni beğenmiyordun neden %92 rey verdin. O zaman sen kendini de yargıla dese ne yapacaksın. İnsan tutarlı olmak zorundadır.

2) Bu milletin yarısından fazlasını faize bulaştırıp sonra da “zinhar faiz haramdır” demeyi de ihmal etmemek bir devlet adamı için cehalettir ve hatta ihanet bile olabilir. Sen oturacak ev sahibi bile değilken yazlık merakına kapılmak ve faize bulaşmak ve bu furya karşısında direnememek diye bir suç işledin.”Selden kütük kapma “yarışına girdin. Devlet otoritesinin kontrolü kaybetme kaybettiği yıllar başladı hem de “İSLAMİ TAVIR” iddialarımızın arasında kendi devletimizi acizleştirdik.

3)Devlet; kendi otoritesinin bir kısmını ele geçirmesi için ÖZEL TV çıkışına göz yumdu. Hatta oğlu AHMET ÖZAL ‘ın ortağı olduğu Star Tv nin kanunsuz ve otoriteyi delici yayın yapmasına destek oldu. Neden? KAMUOYUNU DAH A RAHAT YÖNLENDİRİRİM hesabını yaptı. Ahlak bozucu yayın yapılıyor diyenlere de “O KANALI SEYRETMEZSİN OLUR BİTER “cevabını yapıştırdı. Çok ucuz bir cevaptı ve kesinlikle bir DEVLET ADAMI AĞZI değildi. Yine İslami hassasiyet yükseliyor demeye devam ettik.

4)PKK NIN İLK KANLI EYLEMİ 1984 DE bir köye yapılan baskınla gerçekleşti. Bebekler ve kadınlar öldürüldü. İslami hassasiyeti yüksek başbakan ;”üç beş çapulcunun işi” deyip tehlikenin üstüne gitmedi. Yangının büyümesini sadece seyretti. Yangını mahallinde ve en kestirmeden söndürecek fırsat varken söndürmedi. Ama İslami hassasiyet büyümeye devam etti. Şimdi lütfen dikkat edelim. İslami hassasiyetimizin büyüdüğünü zannettiğimiz yıllarda esas büyüyen neymiş bunun cevabını bulalım ve KENDİMİZLE YÜZLEŞELİM.
Devlet otoritesi ve onun kötüleri korkutucu vasfı küçüldü. Faize bulaşmayan insan kalmadı. Suç işleme oranı katlanarak büyüdü. Dışarıya olan borcumuz 16 milyar dolar iken( 1983 senesinde Özal İKTİDARA GELİNCEYE KADAR BİRİKEN DIŞ BORCUMUZ BU KADARDI.)1991 SONUNDA İKTİDARDAN AYRILDIĞI GÜN 83 MİLYAR DOLARLIK DIŞ BORÇ BIRAKTI.
Demirel ve Tansu Çiller hükümetleri zamanında bu kara tablo kararma seyri düşürülerek devam etti. Yani yangın kontrol altına alındı. Evet, alındı fakat söndürülemedi. PKK’nın kanlı eylemleri 2003 senesine gelindiğinde sıfırlanmak üzereydi. Fakat sıfırlanan esas konu ABD’nin Ortadoğu ile ilgili hazırladığı Büyük Ortadoğu yani Büyük İSRAİL projesinin gerçekleşme şansı idi. ABD Orta doğuda şer ortağı bir büyük İSRAİL devleti kurdurtmayı uzun yıllardır düşünüyor fakat kendisine yardımcı olacak yerli hainler bulamıyordu. Bulduğu yardımcılar işi yüzüne gözüne bulaştırıyordu.

Bu yüzden kendisine Türk halkını peşine takacak kadar inandırıcı ve yükselen hassasiyetin beklentilerine cevap verecek bir renk de iktidar adayı lazımdı. Beklentilere cevap vermeyecek ama cevap verecekmiş izlenimini uzun süre götürebilecek evsafta olmalıydı. ABD’nin 2001 senesinde ilan ettiği yeni “haçlı seferleri” elbette Müslümanların yaşadığı coğrafyalar da kan deryası meydana getirecektir. Sırasıyla bütün Müslüman ülkeler bundan nasibini alacaktır. BOP Müslüman kanı dökmenin ve Ortadoğu’da İsrail’in patronluğunu temin etmenini diğer bir adıdır. Bu kan dökücü plana hiçbir vicdan sahibi Müslüman yardımcı olmaz. Tabii planın esas hedefinin ne olduğunu göremeyecek kadar basiretsiz değilse. Eğer önünü göremeyecek kadar kör ise siz ona istediğiniz kadar sağ gösterip sol vurabilirsiniz. Kürt halkının kültürel kimliği; Kürt sorunu, Ergenekon çetesi, ihtilalçi subayların soluğunu kesiyoruz heyecanları ORTADOĞUDA BÜYÜK İSRAİL DEVLETİ Kurma projesinin hedef saptırma ve gözlerden uzak tutma aşamalarından başka bir mana taşımaz. Bu Arada beklemedikleri bir şey oldu. Kendi kimliğinden bile vazgeçmeye hazır beklemedikleri kadar bir yığın insan bulunduğunu gördüler.

FAKAAAAAT Ey ABD sen bütün varını yoğunu BOP için masaya yatırmış ve dost ülke dediğin bütün ülkelerin huzurunu asayişini Komünistlikten daha beter bir canavarlıkla bozmaya karar vermişsen bu senin için çok tehlikeli bir kumardır. Eğer Türkiye’de senin bel bağladığın adamlardan biri veya diğeri amma muhakkak etkili birisi konuşmaya başladığında bil ki bu planın bir hafta içinde çöker. Durum tam tersine döner. Hiç beklemediğin yerden kopacak bir sel senin bütün yığınaklarını ezer geçer. Ve senin ülkende göğsünü hoplata hoplata Miami’den denize giren kaymak tabakan var ya işte onlar evlerinden bile dışarı çıkmaya korkarlar.

Bana öyle geliyor ki doğacak yeni yepyeni süper bir teknolojik gelişme bütün hesapları alt-üst edecek Bekle Amerika ….BEKLE GAYRİ MÜSLİM ALEMİN YEŞİL RENKLİ SAHTEKAR VELİLERİ ..Belki de çaresizlikten teslim olduğun küfrün kucağından sen de kurtulmayı bekliyorsun.

 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.