Siyasetin dili bazen kelimelerden değil, sembollerden okunur. Hele ki Türkiye’de...
Geçtiğimiz günlerde AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve eski Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, beraberindeki geniş heyetle Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nu ziyaret etti. Ziyaret sırasında Zeybekci, Çerçioğlu’na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tablosunu hediye etti. İlk bakışta “nazik bir hediyeleşme” gibi görünen bu jestin, aslında başka bir anlam taşıdığı aşikâr.
Çünkü CHP’den istifa eden Çerçioğlu’nun AK Parti’ye geçişinin üzerinden haftalar geçti. Ancak dikkatli gözlerden kaçmayan bir ayrıntı vardı: Çerçioğlu’nun makam odasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın portresi hâlâ yoktu.
Oysa Türkiye’de AK Partili ve MHP’li belediye başkanlarının, makam odasında Cumhurbaşkanı’nın portresinin bulunması bir teamül, bir gelenek. Dahası, bir aidiyetin, bir bağlılığın sembolü...
İşte bu noktada Zeybekci’nin hediyesi yalnızca bir tablo değil, aynı zamanda “nazikçe bir uyarı” olarak da okunmalı. Büyükşehir belediye başkanlığı yapmış, milletvekilliği, bakanlık görevinde bulunmuş ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a en yakın isimlerden biri olan Zeybekci’nin böylesi bir tercihi elbette tesadüf olamaz.
Mesaj gayet açık:
“O tablo makam odasında olmalı.”
Çerçioğlu’nun bugüne kadar Erdoğan’ın portresini asmaması, belki “zamanlama” ile açıklanabilir. Ancak kamuoyunun algısında bu tür gecikmeler, “mesafe” olarak okunur.
Zeybekci ve beraberindeki heyet, bu hediyeyle aslında Çerçioğlu’na hem nezaket göstermiş, hem de partinin beklentisini hatırlatmıştır.
Önümüzdeki günlerde Çerçioğlu’nun makam odasında Erdoğan’ın portresi yerini alacak mı, hep birlikte göreceğiz. Ama bildiğimiz bir şey var: Siyasette küçük gibi görünen jestlerin büyük anlamları vardır. Ve bu tablo, özellikle AK Partililere göre sadece bir çerçeveden ibaret değil…
Sevgiyle kalın...