Değerli okurlar,
Cumhuriyet Halk Partisi Aydın İl Kongresi yapıldı ve mevcut başkan Hikmet Saatçı yeniden ipi göğüsledi. Öncelikle, kongre sonucunun Aydın’ımıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Oluşan yeni il yönetim listesine baktığımda, geçmişte sevip saydığım, ideolojik duruşuna saygı duyduğum isimler de var; tasvip etmediğim kişiler de. Ancak, tüm bunlara rağmen demokrasinin gereği olarak, sonucu saygıyla karşılıyorum. Zira kazanan kim olursa olsun, kazananın Aydın halkı ve CHP’nin ortak mücadelesi olması gerektiğine inanıyorum.
Ne var ki, bu listede yer alan bazı isimlerin bir “ekip onayı” veya “dayatma” sonucu yer bulduğu iddiaları doğruysa, bu durum partiye ciddi zarar verir. Eğer bir kişi “benim adamım” anlayışıyla, biat kültürünü esas alarak listeye alınıyorsa, vay CHP’nin haline... Demokrasiye değil, kişisel çıkarlara hizmet eden bu tutum, partinin köklü değerlerini zedeler.
Unutmayalım, demokrasi kültüründe halk yöneticilerini kendi hür iradesiyle seçer. CHP, bu kültürün Türkiye’deki en güçlü taşıyıcısıdır. Adaylardan biri kazanır, diğeri kaybeder; bu dünyanın sonu değildir. Önemli olan, adil bir seçimin yapılması, sonrasında da partiyi ayrıştıracak, bölecek davranışlardan kaçınılmasıdır.
Parti içinde “iktidar olmak” bir şey ifade etmez; asıl önemli olan partiyi büyütmek, halkla bağını güçlendirmektir. Aksi halde CHP, birkaç kişinin kişisel egosunu tatmin ettiği bir yapıya dönüşür. Dileğimiz, kaybedenlerin egoist siyasetçiler, kazananların ise Türkiye ve Türk milleti olmasıdır.
Toplum önüne çıkan her insan –ister siyasetçi, ister gazeteci, ister yerel yönetici olsun– eleştiriye açık olmalıdır. Çünkü eleştiriye kapalı insan, asla gelişemez. Öz eleştiri, insanı yanılgılardan kurtarır. Bir Alman atasözü der ki: “Keskin bıçak olmak için çok çekiç yemek gerekir.”
Bizler gazetelere yazı yazarken yalnızca övgü alıyorsak, bir yerde eksik yapıyoruz demektir. Övgü kadar eleştiriler de değerlidir. Çünkü eleştiri, insanın aynasıdır. Fakat elbette, maksatlı ve önyargılı eleştiriler eleştiri değil, art niyetliliktir.
BİAT KÜLTÜRÜNE SON VERİLMELİ
CHP il kongresini olumlu bulanlar olduğu kadar, eleştirenler de elbette olacaktır. Ancak geçmişte “benim dediğim olur” anlayışıyla hareket eden, kongreleri bir koro yönetimi gibi yöneten anlayış artık sona ermeli.
Buradan açık çağrımı yineliyorum:
Milletvekilleri ve belediye başkanları, örgütün üzerinden elinizi çekin!
Bir kişi size biat ediyor diye il veya kurultay delegesi yaparsanız, parti yine aynı çıkmazlara girer.
Bu konuda geçmişte yaşadığım bir anıyı paylaşmak isterim. Yıllar önce Turistik Park’ta CHP üzerine hararetli bir tartışma yaşadığım bir arkadaş, partiye ağır sözler sarf etmişti. Ancak Kapalı Spor Salonu’ndaki kongrede yakasında “il delegesi” rozetiyle görünce şaşırdım. Kendisine, “Sen CHP’ye o sözleri söyleyen kişiydin, şimdi nasıl delege oldun?” diye sordum.
İşte bu durum, “benim adamım olsun” anlayışının acı bir sonucudur.
BİR VEFA NOTU
Sayın İsmet Bozkurt’u on beş yaşından beri tanırım. Ailesini de yakından bilirim. Rahmetli ağabeyi, benim çok yakın arkadaşımdı. Bu aile, sosyal demokrasiye ve CHP’ye gönül vermiş, yıllarca emek vermiş bir ailedir. İsmet Bozkurt, genç yaşta CHP Gençlik Kolu Başkanlığı yapmış, partinin zor zamanlarında elini değil, vücudunu taşın altına koymuş bir mücadele insanıdır.
Kongrede listede onun adını göremeyince şaşırdım. İsmet Bozkurt yoksa, kim var bu listede? Bu sorunun cevabını partililer iyi düşünmelidir.
Ben delege olsaydım, Sayın Hikmet Saatçı’ya oy verirdim. Çünkü onun babası da uzun yıllar CHP’de görev yapmış, ilçe başkanlığıyla partisine hizmet etmiş bir isimdir. Bu da partinin köklerine olan aidiyetin göstergesidir.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen, il kongresinde seçilen tüm yöneticilere görevlerinde başarılar diliyorum. Umuyorum ki, kişisel çıkarlar değil, parti ve memleket sevdası ön planda olur.
Bu karanlık günde, CHP’nin yeniden halkın umudu olması dileğiyle…
Aydın’ımıza ve ülkemize hayırlı olsun.