Defne KURT, 7 günde 5 Dünya Şampiyonluğu kazanan sporcumuz.
Defne KURT, bu başarısıyla adını Türk Spor Tarihine altın harflerle yazdıran özel bir sporcumuz.
Defne KURT, o bir para sporcumuz.
Defne KURT, yaşadığı bir kaza sonucu omurgası ezildiği için para kategorisinde yarışmak zorunda kalan bir sporcumuz.
Defne KURT, elde ettiği her şampiyonluğun sonunda ay yıldızlı al bayrağımızı gönderde en yükseğe çektirirken söylettiği İstiklâl Marşımızı dünyaya ezberleten özel bir sporcumuz.
Defne KURT, Türk bayrağını gönderde en yükseğe çektirirken söylediği ve söylettiği İstiklâl Marşımızı gözyaşlarıyla yıkayan özel bir sporcumuz.
Defne KURT, hayat yolculuğunda yaşadığı talihsiz kazanın getirdiği olumsuzluğa yenilmeden, yılmadan, pes etmeden bu olumsuzluğu olumluya çevirerek para sporcu kimliğiyle hayat tutunarak, bu destansı başarıyı yaşama becerisini sergileyebilen özel bir sporcumuz…
Defne KURT, yaşadığı olumsuzluklara rağmen hayata küsmeyen, azmi ve gayretiyle verdiği mücadele ile bugünlere ulaşan ve adını Türk Spor Tarihine yazdıran güzel gönüllü bir para sporcumuz…
Demek ki neymiş?
Yaşadıklarımız her ne olursa olsun hayata küsmemek gerekiyormuş. Hayata bir ucundan tutunup mücadele etmek gerekiyormuş.
Bu konuda özellikle yeni kuşağın çok nazlı ve yapay yetiştirildiğine hepimiz tanık oluyoruz.
Özellikle hayat mücadelesi vererek, yokluğun her türlüsünü yaşayarak bugünlere gelebilen, Devlet Parasız Yatılı okullarda okuyarak köyünden kasabasından çıkabilen 1980 öncesini yaşamış olan kuşaklar olarak yanlışı bilmemize rağmen çocuklarımızı yetiştirirken yanlış yaptık, yanlış yapamaya da devam ediyoruz.
Şöyle ki: “Biz çektik, çocuklarımız çekmesin!..” , “Biz kullanamadık çocuklarımız kullansın!..” , “Ben olamadım çocuklarım olsun!..” düyerek çocuklarımız için yapay ortamlar ve yapay davranışlar sergiledik!.. Sonuç ortada… Bizim çocuklarımızın çocukları ise daha da bir yapaylıklar ve hayattan kopuk olarak yetiştiriliyorlar…
Kahvaltıyı ya da yemeği tablet ya da cep telefonunda oyun açarak ---rüşvet verircesine- yedirilen, okullarına servis araçlarıyla gelip gittikleri için ayakları yere değmeyen, toplu taşıma araçlarını kullanmayan ve binmeyen, evdeki çeşmeden su içmeyen, sürekli modayı takip ederek bir önceki mevsim giydiğini giymeyen, genellikle ailenin tek çocuğu oldukları için kızların prenses, erkeklerin de prens olarak vb pek çok konuda yapay davranışlarla yetiştirilen yeni bir kuşaktır sözünü ettiğimiz kuşak..
Bu kuşağın adına ister “Z Kuşağı” deyin isterse “Alfa Kuşağı” deyin sonuçta, sadece bilgi ve ben merkezli yetiştirilen bu kuşak ileride ülkemizin hemen her konuda yetki sahibi olacak olan kuşağıdır…
Çözüm mü? Keşke bunun cevabını bilebilsem ve tek bir cümleyle siz değerli okurlarıma söyleyebilsem!..
Ben bunu birim alana yağması gereken yağmurların yol açtığı sellere benzetirim. Sel de sudan meydana gelir fakat beklenmeyen ve önlenemeyen sellerin nelere yol açtığını hepimiz biliriz ya!.. Sosyolojik oluşum ve olguları da beklenmeyen sellere benzetirim şahsen,,,
Hayatın bir ırmak akışı olduğu gerçeğinden hareketle, çocuklarımızı mutlaka hayatın gerçekleriyle mücadele edecekleri bir ruh haliyle de yetiştirmek mecburiyetindeyiz…
İşte Defne KURT bize hayatın ırmak akışı olduğunu kendi hayat yolculuğunda yaşadıklarıyla en gerçekçi bir örnek olarak veriyor.
Defne KURT elde ettiği 5 Para Dünya Şampiyonluğu ile bize ibretlik dersler veriyor…
Biz de Defne KURT kızımızı hem kazandığı şampiyonluklar hem İstiklâl Marşımızı söylettiği ve bayrağımızı en üste çektirdiği için hem de hepimize hayat dersi verdiği için yürekten kutluyor: Nice nice başarı güzellikler yaşaması dilekleriyle saygı, sevgi ve selâmlarımızı sunuyoruz…
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMİZLE…