Dikta Ve Baskı İsyana Davetiyedir

Mehmet EROĞLU

Ülkemde son olaylar öyle hızlı bir şekilde gelişiyor ki, neredeyse keskin bir viraja girilmiş gibi.

Hak-Hukuk ihlalleri alabildiğince vatandaşlar aleyhine bozularak zor dönemeçlerden geçilmektedir.

Yalaka basın, çıkarcılar ve çeteler ekonomik ve siyasal yapının içine çöreklenmiş durumdadır.

Türk basının bir kaçı hariç neredeyse tek merkezden gelen emirlerle manşetlerini süslemektedir.

Siyasi ortam cumhuriyetin temel ilkelerine karşı savaş açmış vaziyette.

Uzun zamandır sürdürülen terör, zülüm, baskı, Reyhanlı ve Suriye olayları halkın sabrını taşırmış olup yıllarca içinde tuttuğu tepkiyi açığa vurmuştur. Taksim Gezi parkında başlayan olaylar dalga dalga tüm yurda yayılmıştır.

Taksimde toplanan farklı görüşlerden ve farklı sınıflardan insanlar tepkilerini ilk kez dışa vurmaktadır.

Umarım ülke geneline yayılan bu yoğun tepkiler mala ve cana zarar vermeden siyasi iktidar bu eylemcilerin haklı isteklerini yerine getirir ve bir sonuca ulaşılır.

Taksim ve diğer kentlerde gelişen bu olaylar genelde siyasi partilerden değil her kesimden meydana gelen bağımsız bir oluşumdur.

Bunların hedefi tam bağımsız Türkiye’yi kurmaktır.

Emperyalizm devlerine karşı yokluk ve yoksullukla kazanılmış olan bu güzel ülkenin çıkarlarını korumaktır.

Demokrasilerde ön koşul tam bağımsızlıktır. Türkiye cumhuriyeti ise milli bir devlettir. Bu topraklarda yaşayan her yurttaş da Türk milletidir. Bunları Kürt, Laz ve Çerkez gibi azınlıklara Anayasa da yer verirsen ülkenin üniter yapısı bozulur.

Sayın Başbakan Mardin’de yaptığı bir konuşmada “Ben Türk Milliyetçiliğini de Kürt milliyetçiliğini de ayaklarımın altına aldım diyor. Yani azınlıklara önemli anayasal değişiklik getirmeye çalışıyor.

Ama Anayasanın ilk dört maddesine elini sürerse işte o zaman ülke genelinde çok büyük tepki alır.

Rus lidari Vladimir Putin 4 Şubat 2013 tarihinde Duma’da (Rusya Parlamentosu) Rusya’da ki azınlıklarla ilgili çıkan gerginlik hakkında yaptığı konuşma da

Diyor ki;

RUSYA'DA RUSLAR YAŞAR!

Herhangi bir azınlık, Rusya'da çalışmak ve yiyip içip yaşamak istiyorsa “RUSÇA” konuşmalı ve RUS YASALARINA saygılı olmalıdır.

Yok, eğer Şeriat hukukunu tercih ediyorlarsa, o yasaların geçerli olduğu ülkelere gitmelerini tavsiye ederiz.

Rusya’nın azınlıklara ihtiyacı yoktur.

Azınlıklar Rusya’ya muhtaçtır ve ”ayrımcılık” için ne kadar çırpınırlarsa çırpınsınlar, yasalarımızı değiştirmeyeceğiz ve onlara “ÖZEL AYRIMCILIK” tanımayacağız.

Bir ULUS olarak hayatta kalmak istiyorsak, Amerika, İngiltere, Hollanda ve Fransa tarihlerinden daha iyi dersler çıkarmalıyız.

Rus gelenek ve görenekleri, azınlıkların ilkel ve eksik kültürleriyle uyumlu değildir. Bu onurlu “Yasama Organı”  (DUMA) yeni yasalar çıkarmayı düşünüyorsa bu azınlıkların “RUS OLMADIKLARINI” dikkate alarak, öncelikle “ULUSAL ÇIKARLARI” göz önünde tutmalıdır! "

Duma'daki politikacılar Putin’i tam beş dakika süreyle ayakta alkışladı.

Ama bizdeki Sayın Başbakanımız ne diyor. Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldım diyor.

Ülke çapında yaşanan bu olaylar kesinlikle Taksim Gezi parkı çevresindeki birkaç ağacın kaldırılması veya kesilme olayı değildir.

Ülkede her gün tırmanan cumhuriyet karşıtı dindar faşizme AKP iktidarının insanlarımızın yaşam tarzına, bireysel yaşamlarına, kadınların dudak rujlarının rengine kadar, ayrıca iki ayyaş diye Atatürk’e hakarete varan sivri dilli iğneleyici ve alaycı sözleri toplumu bu noktaya getirdi.

Sokaklardan ana caddeye doğru yürüyenlere evlerinden ışıkları yakıp söndürerek ve alkış tutarak destek olan vardır.

Siyasal parti farkı gözetmeksizin ayrıca spor kulüplerinin taraftarları, başörtülü hanımlar ve hatta AKP taraftarları dahil her kesimden insanlar birlik ve dayanışma içine girmişler.

“Çapulcu”, “Marjinal ve CHP diye etiketlendirilerek küçümsenmeye çalışılan bu güzel insanlar onurlarını hakaret ve tecavüzlere karşı koruyorlar. Hem de Cumhuriyete laikliğe “iki ayyaş” diye hakaret edilen ulusal önderlerine sahip çıkıyorlar.

Hep bir ağızdan söylenen “Dağ başını duman almış”…marşını, Mustafa Kemal’in askerleriyiz haykırışı izliyor.

Türk tarihi; Hakkın hukukun, adaletin, dürüstlüğün ve mertliğin tarihidir.

Sayın Hocam Nurullah Aydın’ın dediği gibi,

Türk Milleti; Asya’da Afrika’da, Avrupa’da ve Ortadoğu’da barış ve huzurun merkezi olmuştur.

Yani yaşam bir bütündür.

Başbakanın dediği, gibi yönetimin halk iradesi ile değişimi esasdır.

Ama çoğunluk diktatörlüğünün önlenmesi hukuk devletinin işlerliği ile mümkündür.

Hiçbir zaman çoğunluk azınlığın haklarını göz ardı edemez.

Hak ve özgürlük herkes içindir.

Hak arama ve ifade özgürlüğü kısıtlanamaz.

Siyasal iktidarlar güçlüyü değil zayıfın korunmasını gaye edinmeli.

Baskı ve şiddet zorbalıktır. Mutlaka bir yerden baskıya başkaldırma olacaktır.

Özel yaşam alanına asla müdahale edilemez ve edilmemei.

Hiçbir insan diğerinden üstün tutulamaz.

Halka sevgi ve saygı veren kişi saygın tutulur.

Halkı küçümseyenler ise saygı göremezler.

Yöneticiler edep öğrenmeden önce güzel davranışları ile edepli olmayı anlamalı.

Bu iktidar bilhassa Sayın Başbakan yukarda ki saydığım konuların hiç birini yerine getirmeyip kendisine derdini anlatmak isteyenleri de azarlamaktadır.

Sayın Başbakanın Şeyh Edibali’nin Osman beye söylediği nasihati okumasını ve uygulamasını dilerim.

Halkı yönetmek konusunda olanlar şevkat ve hoşgörü duyguları ile hareket etmelidir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.