Doğrularla yanlışların bir arada olduğu bir süreci yaşıyoruz her zamankinden daha fazla…
Kapalı toplumlarda iletişim olmadığı için hemen herkes birbirine benzerdi. Onun için de herkes birbirine benzeyeceği için yanlışları bile doğru kabul edilirdi.
Ör: Siyah beyaz TV döneminde TRT’de bir programda dilenciler konu edilmişti. Bir ilimizin bir köyünün tamamının geçim kaynağının dilencilik olduğunu öğrenmiştik. Her yıl Ramazan ayında bu köyün sakinleri otobüslerle ülkenin farklı şehirlerine gider, otele yerleşir Ramazan boyunca o şehirde dilenirmiş…
Demek ki bu köyün genel kabulü dilenciliği doğru olduğu tezi üzerine kurgulanmış.
Kapalı toplumlarda herkes birbirine benzerdi dedik ya! Giyim kuşam, yeme içme, düğün dernek, ev bark, saç traş şekli, evin bahçesinin düzenlenmesi. Hattâ yemek yeme şeklinden tutunuz da hayatın bütün evrelerinde insanlar birbirine benzesin diye dünyaya gelen bir bireyi toplum el birliğiyle kendine benzetmek için seferber olurdu ve benzetir de…
Ülkemizde üniversitelerin yaygınlaşmaya başladığı dönemlerde, köyünden kasabasından çıkıp da özellikle büyük kentlere okumaya giden gençler kent ortamının kültüründen etkilenip de kılık kıyafetinde yeni bir şekille köyüne kasabasına döndüğünde hemşerileri onu yadırgar ve bozulmuş olmakla adlandırırlardı.
İsterseniz değerli okurlarım konuya bir de iyiler ve kötüler, iyilikler ve kötülükler penceresinden bakalım:
Hz. Adem’le Hz. Havva’dan bu yana insanlığın yaşadığı bütün sorunların arkasında kötü niyet aranırken, yaşanan bütün güzellikler de kötülere ve kötülüğe bağlanırdı.
Bir anlamda hayat apartman, site, köy kasaba, şehirler ve ülkeler derken insanın olduğu her yerde iyi ve kötü ile iyilik ve kötülük hep bir arada yaşayagelmiştir.
İyilerin belirleyici olduğu ve iyiliklerin çoğaldığı ortamlarda ve dönemlerde toplumlar huzurlu yaşarlarken, kötülerin belirleyici olduğu ve kötülüklerin çoğaldığı ortamlarda da maalesef huzursuzluk, karışıklık ve düzensizlik içerisinde mutsuz yaşamıştır insanlar…
Günümüzde bunun en tipik örneği Gazze’de yaşananlardır. Netenyahu şahıs olarak, İsrail ülke olarak, ABD gücü elinde bulunduran olarak maalesef insanlık tarihinin en trajik ortamlarından birisini yaşatmaktadırlar insanlığa Gazze konusunda sergiledikleri kötülüklerle…
Diğer yandan da SEMUD ile simgeleşen iyilik hareketi de dünya ölçeğinde bu kadar yaygın organize olmamıştı kötülüğe karşı olduğunu ortaya koyabilmek için…
Şahsen iyilerle kötüleri, iyilikle kötülüğü tahterevallinin iki kefe gerçeğine benzetirim. Nasıl ki tahteravillinin iki kefesi de gerçekse iyilerle kötüler, iyilikle kötülük ve doğrularla yanlışlar da hayatın gerçeğidir.
Bir toplum bir ülke ve insanlık için önemli olan, iyi insanların ve iyiliklerin çoğalmasını ve topluma yön veren konumda bulunmalarını sağlayabilmektir…
Doğruların ve iyilerin çoğaldığı ve iyiliğin kazandığı bir dünya olması dileğiyle…
GÜL/AYDIN… SEVGİLERİMLE…