Ferhan Şensoy

Ahmet KELEŞOĞLU

Ferhan Şensoy; 

Bir garip adam, konuşması gülüşü farklı, bakışları değişik, yürüyüşü kimseninkine benzemiyor. 

Niçin böyle? 

Farklı görünmeyi çok mu seviyor? Yoksa toplumun dışında olmak, marjinal gözükmek mi istiyor? 

Hayır..

Öyle olsaydı daha beş yaşındayken aynı filmi defalarca izlemezdi. Çocuk yaşta mahalleliye komşularına yirmi beş kuruşa gösteriler yapmazdı. Merak ve içgüdüsel bir sorgu. Demek ki doğuştan gelen bir yaratılış hikâyesi var orta yerde.

Dünyaya farklı bakan kimsenin görmediğini gören, herkesin görüp te işine gelmediği için görmemezlikten geldiği şeyleri özellikle ortaya çıkartan ve burnuna burnuna sokan bir adam, bir deli. 

Kimine göre bir deli, kimine göre de dahi.

Peki niçin böyle?

Ferhan Şensoy da, daha birçok kimsede olmayan özellik mi var? 

Evet var.

Nedir o? 

İnandığı, yapmak istediği ve sonu nereye varırsa varsın (cezaevi dahil) düşündüklerini hayata geçirme isteği. 

"Hayır, dur, yapma" demenin fayda sağlamadığı başkaldırısı sınırsız bir beyin. Zaten kendisini tarif ederken anarşist olduğunu söylüyor Ferhan Şensoy. 

Hani bildiğimiz "Anarşik olaylar" değil tabi. Onunkisi haksızlığa, adaletsizliğe ve düzenin bozuk çarklarına isyan sadece. Milyonlarca insanın sustuğu yerde onun sesi çıkacak. Ve doğru bildiğini söyleyecek.

"Kes sesini kardeşim sen anarşik misin?" 

Meddahlık, oyun yazarlığı ve Senaristlik, Oyunculuk ve Yönetmenlik. 

Yazdığı kitapları anlatmaya gerek yok. Ferhan Şensoy muhaliftir. Ama şu sanatçı muhalifi hikayesinden değil tabi. O gerçekten muhaliftir. Muhalefet olsun diye değil gerektiği için. Vazgeçilmez bir başkaldırı ve haksızlıklar karşısında susmayan adam, Ferhan Şensoy.

Düşündüklerini ve hayata geçirmek istediği her şeyi denedi ve yaptı. Üstelik başarı ile ve taçlandırarak. Özgür beyniyle üretti, yazdı ve oynadı. Azimli, hırslı, çalışkan ve zeki. Bir büyük dünyayı beyninde taşıyan adam Ferhan Şensoy.

Galatasaray Lisesi ve Mimarlık. 

İkisi de yarım.

Haksızlık haksızlık. 

Bir düzene, bir statü ve kalıba girmek ona göre değildi.

Dilin ustası, meddah ve oyuncu, en önemlisi de tuluatçı.

Tuluat, yani doğaçlama, yaratıcı zekânın sıra dışı ürünü. 

Tuluat; kendi dilinden, "patlatacaksın, şak diye" 

Devekuşu Kabare ve Gurup oyuncuları kuruculuğu. Kabına sığmayan adam Ferhan Şensoy.

Fransa ve Kanada da üst düzey Tiyatro eğitimi aldı. Tek kişilik oyunlar oynadı, hem de Fransızca. 

Müzikalleri yazdı yönetti ve oynadı. 

O yaşta Fransızları ve Kanadalıları şaşırttı. Dakikalarca ayakta alkışlandı.

Nasıl olur? Bir Türk bunları nasıl yapabilir? 

Hakikatten şaşırtıcı. 

"Daha 24 yaşındasın yabancı dilde oyunlar yazıyor ve oynuyorsun ve en önemlisi de en iyi yabancı yazar ödülü alıyorsun." 

Herhalde kolay olmasa gerek. 

Seksenli Yıllarda ülkemizin başına gelenler malum. 

Bir büyük sıkıntı yaşayan milletimiz. Zorluklar içinde ayakta kalmaya çalışan bir gençlik. 

İşte bu dönemde Ferhan Şensoy: 

Bir Gladyatörden başkası değildi.

"Şahları da Vururlar" oyununu oynadığı için ölüm tehdidi alan, "Muzır Müzikal" i oynadığı için tiyatrosu yanan Ferhan Şensoy.

Diken üstünde bıçak sırtı bir hayat. Ama kimin umurunda. 

Kulislerde uyuyan Localarda koltuklarda yatan Ferhan Şensoy. 

O yaşta korku nedir bilmeyen, ölümü öldüren, istediğini yazan çizen oynayan ve yöneten adam, Ferhan Şensoy..

İstanbul’u Satıyorum, İçinden Tramvay geçen şarkı, Soyut Padişah ve Bakkal Süpermarkete karşı. Siyasi mizah. Ve daha onlarcası yüzlercesi. 

Hele ki; Şivesiyle bire bir Ünye'de geçen "Aşkımızın gemisi fındık kabuğu." Ve onlarcası.

Televizyon dizileri ve sinema:

"Varsayalım İsmail, Mersilerden bir demet ve Sizin dershane.." Ve daha birçoğu.

Kimsenin görmediğini gören ve kimsenin gitmediği yere giden adam. Nasıl anlatılır bu koca yürekli Diyojen. 

Çocukluğu Ünye'de geçen, denizden Kara kara esen İyotu içine çeken Ferhan Şensoy. 

1987 yılından öldüğü güne kadar 2400. kez oynanan tek kişilik oyun "Ferhangi şeyler" bir dünya rekoru. Bir güncel yaratıcı tiyatro.

Ferhan Şensoy'a Münir Özkul'dan geçen Kel Hasan Efendi'nin kavuğu: Bir taçlanma hikayesi.

Ortaoyuncuların kurucusu Ferhan Şensoy, yüzlerce ve binden fazla oyuncuya hocalık yapma şerefi. 

İşte Ses Tiyatrosu yüz yıldır ayakta ve olan biten her şeye şahitlik ediyor. 

Fazlasını hak etmiştir bu Karadeniz çocuğu. Etmiştir etmesine de;

Bir Tehodorakis kadar, bir Belmondo kadar değeri yoktur devlet büyüklerinin gözünde. 

Olsun Ferhan Şensoy üzülme!

Sen de Türk ve Dünya Halklarının Evrensel törenlerine layık görüldün.

Varsayalım Ölmedin.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.