Psikoloji ve sosyoloji alanlarında gerçekleştirdiği uluslararası çalışmalarla tanınan Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER, modern ilişkilerin içsel dinamiklerini, insanın kendisiyle kurduğu bağı ve sevginin felsefi derinliğini ele alıyor. Akademik kimliği kadar insan ruhunun kırılgan yanlarını anlamadaki duyarlılığıyla da dikkat çeken Yıldırımer, “gerçek sevgi”yi yüzeysel bir duygu değil, varoluşsal bir farkındalık olarak tanımlıyor. Bazen bu bir depresyon belirtileri bazen de sevginin tanımı gibi değişiyor.
“Gerçek sevgi, insanın kendi özünde yankı bulan bir sessizliktir. Peki ilişki terapisi ne işe yarar?”
Soru:
Hocam, “Gerçek sevgi insanın kendi özünde yankı bulan bir sessizliktir” diyorsunuz. Bu ifadeyle neyi kastediyorsunuz?
Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER:
Modern çağın en büyük yanılgısı, sevgiyi dışsal bir tamamlanma biçimi olarak görmektir. Oysa sevgi bir eksikliği kapatma çabası değildir; insanın kendi bütünlüğünü fark etmesini sağlayan bir bilinç hâlidir. Mutluluğu başkalarında değil, kendi özünde arayabilmek öğretilen değil, fark edilen bir olgunluktur. Çoğu ilişki bir “tamamlanma” arayışıyla başlar; ancak bu arayış zamanla bireysel ve toplumsal anlamda duygusal tükenmişliğe yol açar. Gerçek sevgi, tamamlanma değil paylaşmadır; birini bulmak değil, kendini kaybetmeden yanında kalabilmektir.
“Sevgi, bir cesaret biçimidir.”
Soru:
Sevgiyi bir “cesaret biçimi” olarak tanımlıyorsunuz. Bu cesaret nasıl bir cesarettir?
Prof. Dr. YILDIRIMER:
Psikiyatrist Rollo May, sevginin yalnızca duygusal değil, aynı zamanda cesaret gerektiren bir varoluş biçimi olduğunu söyler. Ben de bu tanıma katılıyorum. Gerçek sevgi, yalnız kalabilen insanların armağanıdır. Kendi sessizliğine tahammül edemeyen biri, başkasının sessizliğini anlayamaz. Sevgiye cesaret edebilmek, önce kendi yalnızlığından kaçmamayı öğrenmektir. Sevgi, birine sığınmak değil, bir diğerinin içinde kendini bulabilme cesaretidir.
“Modern ilişkiler, tüketim kültürünün hızına kapılmış duygulara dönüştü.”
Soru:
Günümüz ilişkilerini sıklıkla “tüketim kültürünün hızına kapılmış” olarak tanımlıyorsunuz. Bu dönüşümün temel nedeni nedir?
Prof. Dr. YILDIRIMER:
Bugün duygular bile tüketime kurban edilmiştir. Byung-Chul Han’ın da belirttiği gibi, dijital çağda her şey hızla tüketilir; sevgi bile bir “içerik” haline gelir. Sosyal medyanın beğeni odaklı dünyasında insanlar artık görülmek istiyor, ama anlaşılmak için çaba göstermiyor. Oysa sevgi, görünürlüğün değil derinliğin ilişkisidir. Sabır, sessizlik ve güvenin yoğurduğu bir bağdır. Gerçek sevgi, bir “tıklama” hızında değil, bir “bekleyebilme sabrında” olgunlaşır.
“Kendini sevmek narsisizm değil, psikolojik bir gerekliliktir.”
Soru:
“Kendini sevmek narsisizm değildir” diyorsunuz. Bu ayrımı biraz açar mısınız?
Prof. Dr. YILDIRIMER:
Psikanalist Julia Kristeva, kendini sevmeyen bireyin sevgiyi bir onaylanma aracına dönüştürdüğünü söyler. Gerçekten de, kendini değersiz hisseden biri sevgiyi bir ispat çabasına indirger. Oysa sevgi, bir eksikliğin değil; bir varlığın kabulüdür. Kendini sevmek, sağlıklı bir benlik bilincinin parçasıdır. Bu yüzden diyorum ki: Gerçek sevgi önce beni iyileştirir, sonra bizi kurar.
“Sevgi, hislerin değil; eylemlerin tutarlılığıdır.”
Soru:
Felsefeci Alain de Botton’a atıfta bulunuyorsunuz ve “sevgi bir beceridir” diyorsunuz. Neyi kast ediyorsunuz?
Prof. Dr. YILDIRIMER:
Sevgi, duygusal bir taşkınlık değil; ruhsal bir denge hâlidir. Fedakârlığın içinde huzuru bulabilmek, kırılmadan affedebilmek, sessizliğin içinde bile anlaşabilmek… İşte bunlar sevginin beceri yönüdür. Kendini mutlu etmeyi öğrenmeden başkasını mutlu etmeye çalışmak, suyu olmayan bir kuyuya dalmak gibidir. Gerçek sevgi, insanın kendi öz kaynağından beslenir.
“Gerçek sevgi, iki bütünün yan yana yürüyebilmesidir.”
Soru:
Son olarak, sizce gerçek sevgiyi tanımlayan en öz cümle nedir?
Prof. Dr. YILDIRIMER:
Şunu hep söylerim: Kendine dönmeden kimseye yönelemezsin; kendini sevmeden kimseyi gerçekten sevemezsin. Çünkü sevgi, iki ruhun birbirinde kaybolması değil, iki bütünün yan yana yürüyebilmesidir. Gerçek sevgi, bağımlılık değil; özgürlük içinde aidiyettir.
Psikoloji, sosyoloji ve insan davranışları alanında uluslararası saygın bir otorite olan Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER, modern dünyanın hızla yüzeyselleşen duygusal yapısına karşı derinlikli bir bakış açısı sunuyor. Gerçek sevginin insanın kendi iç dünyasında başladığını hatırlatan bu söyleşi, hem akademik hem insani yönüyle okuyucuya rehberlik ediyor. Daha fazla bilgi, makale ve etkinlik duyurusu için: www.ayaktangelensaglik.com