Gerçekçi İyimserlik ve Toksik Pozitiflik Arasındaki Farkı Medicana Sağlık Grubu Açıklıyor

“Pozitif düşün!” söylemi, son yıllarda sıkça karşılaştığımız bir ifade haline geldi. Olumlu düşünmenin insanın duygusal dengesini olumlu yönde etkileyebileceği doğru olsa da, sürekli olarak yalnızca olumlu düşünme çabası bazen sağlıksız sonuçlara yol açabilir.

Bu yaklaşım, psikolojik ve duygusal açıdan zararlı bir hale gelebilir ve toksik pozitiflik adı verilen bir duruma dönüşebilir. Medicana Sağlık Grubu Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Kl. Psk Tuğçe Çolakoğlu, bu konunun detaylarını açıklıyor.

Sağlıklı İyimserlik ve Toksik Pozitiflik Arasındaki Farklar

Medicana International İstanbul Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzm. Kl. Psk Tuğçe Çolakoğlu, sağlıklı iyimserliğin, olumsuz duyguları göz ardı etmeden, tüm zorluklara rağmen çözüm yollarına odaklanarak geleceğe umutla bakabilmek olduğunu belirtiyor.

Sağlıklı iyimserlik, gerçeği kabul eder ve karşılaşılan zorlukları aşmak için somut adımlar atmaya odaklanır. Buna karşın, toksik pozitiflik, insanın zorlayıcı duygularını bastırarak her durumda mutlu olmaya çalışmasını içeriyor. Bu, gerçeği örtbas etmeye çalışırken kişiyi duygusal anlamda sıkıştırır.

Toksik Pozitifliğin Psikolojik Etkileri

Uzm. Kl. Psk. Tuğçe Çolakoğlu, insanların duygularının birer pusula gibi işlev gördüğünü vurguluyor. Olumsuz hisler, bazen zorlayıcı olabilir, ancak her biri hayati işlevlere sahiptir. Sürekli olarak olumlu düşünme çabası, olumsuz duyguların bastırılmasına neden olabilir. Ancak bu, duyguların kaybolduğu anlamına gelmez.

Bu bastırma, zamanla bedende birikerek kaygı, depresyon, baş ağrısı veya mide problemleri gibi psikosomatik rahatsızlıklara yol açabilir. Kişi, içsel olarak mutsuz hissedebilir, fakat dışarıya yansıttığı görüntü her şeyin yolunda olduğunu gösterir.

“Pozitif Düşün” Söylemleri Karşısında Nasıl Tepki Vermeli?

Çevremizden gelen “pozitif düşün” gibi ifadelerin genellikle iyi niyetle söylendiğini unutmamak gerekir. Sevdiklerimiz acı çekmesin isterler, bu yüzden zor zamanlarındaki duygularını bastırmak yerine onları sakinleştirmeye çalışırlar. Uzm. Kl. Psk. Tuğçe Çolakoğlu, bu yaklaşımın bazen olumsuz duyguları görmezden gelmeye neden olduğunu belirtiyor.

Örneğin, ağlayan bir çocuğa “Ağlama, ağlanacak bir şey yok.” söylemi, acıların kabul edilmesi yerine bastırılmasına yol açar. Bu durumda sağlıklı bir yaklaşım, duyguları açıkça ifade etmek olacaktır. “Şu an üzgünüm, sadece dinlemen iyi gelir” veya “İyi hissetmeni anlıyorum ama bu duyguyu yaşamama ihtiyacım var” gibi ifadeler, kişinin ihtiyacını dile getirmesini ve ilişkiyi korumasını sağlar.

Her Zaman Pozitif Olmak Sağlıksız Olabilir

Uzm. Kl. Psk. Tuğçe Çolakoğlu, toksik pozitiflik yerine sağlıklı iyimserliğin geliştirilmesinin psikolojik dayanıklılık ile yakından ilişkili olduğunu belirtiyor. Duyguları kabul etmek, onları yaşamak ve geçici olduklarını bilmek, psikolojik dayanıklılığın temel taşlarındandır. Her gün sonunda, “Bugün hangi duyguları hissettim?” sorusunu kendimize sorarak duygularımızı gözlemleyebiliriz.

Bu, içsel farkındalığı arttırır ve ihtiyaçlarımızı daha iyi anlayabilmemizi sağlar. Ayrıca, güvenli bir alan yaratmak ve duyguları bastırmadan ifade edebilmek, iyileşme sürecini hızlandırır. Kendimize şefkat göstermek, zor zamanlarda bile sağlıklı bir yaklaşım geliştirmemizi sağlar. “Bu şekilde hissetmem normal, insanım ve duygularım var” demek bile duygusal iyileşme sürecini başlatabilir. Gerçek iyimserlik, olumsuzlukları da kabullenerek sürdürülebilir hale gelir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Sağlık Haberleri