“Her ızdırabın öğrettiği bir şey vardır”

Ali AKSÜT

Kimi "Z kuşağı” dedi, kimi de "Teknofest kuşağı.”

Kim kime ne derse desin, kim gençliği hangi etiket ve sıfatla kategorize ederse etsin, "Z kuşağı” da "Teknofest kuşağı” da bizimdir. Hepsi 85 milyonluk büyük Türkiye’nin evlatlarıdır. Aydınlısı bizim, Iğdırlısı bizimdir. Edirnelisi bizim,Vanlısı bizimdir. Sinoplusu bizim, Mersinlisi bizimdir. Velhasıl her karışı şehit kanıyla sulanmış vatan toprağının en ücra köşesinde yaşayan gencimiz bizimdir. İstanbul da bizim, Diyarbakır da bizimdir. İstisnasız hepsi ama hepsi Türkiye’dir. ‘Ama’sız, ‘fakat’sız bütün gençler öz be öz bu vatanın evlatlarıdır.

Gençler paha biçilmez insan kaynakları olarak hepsi ayrı bir değer, kıymetli varlık olarak geleceğimizdir ancak istikbalimiz, refah içinde kalkınmamız bu gençlerin çok iyi yetişmesine bağlıdır.

Eylül ayı içerisinde, üniversiteler dahil olmak üzere, tam 27 milyon evladımız okullarında eğitim hayatına başladı. Bunun yaklaşık 19 milyonu ilk ve orta öğretim. Özel, vakıf ve devlet üniversiteleri olmak üzere 250 üniversitemizde yaklaşık 8 milyon öğrenci de yükseköğretim kurumlarında eğitim alıyor.

Düşünün… Türkiye nüfusunun yaklaşık üçte biri genç ve bunlar 6-25 yaş aralığındadır.

Devasa bir insan gücü...

Hepsi seferber olmuşlar eğitim yolunda alın teri, akıl teri dökerek iş, aş, meslek edinerek, geleceğimizin büyük Türkiye'sinin kalkınma, refahının temellerini atacaklar, duvarlarını örecekler. Yarınların güçlü ve mutlu Türkiye’sini hazırlayacaklar.

Geleceğe dair, gençlerimizle ilgili pek çok umutlarımız var. Ailelerinin hayalleri, beklentileri var. O ailelerden biri Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Diş Hekimliği Fakültesi 2'nci sınıf öğrencisi olan Talha Gülcan’ın ailesiydi. Oysa ailesi büyük zorluklarla bugünlere getirmişti Talha’yı.

ADÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Selçuk Aldemir ve basından öğrendik acı haberi. Umutla beklediğimiz gençlerden birini yitirdik üniversitemizden. Talha’dan haber alamayan ailesi durumu arkadaşlarına bildirmişti… Gence telefonla ulaşamayan arkadaşları sağlık durumundan şüphe ederek oturduğu eve geldi. Anahtarla kapıyı açarak eve giren gencin arkadaşları Talha’yı yerde hareketsiz yatarken buldu. Hayatını kaybeden gencin cansız bedeninin yanında ilaç kutuları bulunduğu bilgisi basına yansıdı. Gencin ölüm haberini alan arkadaşları yasa boğularak apartman önünde gözyaşı döktü. Acı haber her Aydınlı ve üniversite camiası gibi beni de üzdü.

O an bir baba olarak empati yaparak, Talha’ın ailesinin yerine koydum kendimi; olayı sorguladım. Cevap arayan çesit çesit soru belirdi zihnimde. 20 yaşında bir genç gözlerimizin önünde bir can kaydı gitti.

O can, diş hekimi olacak, nice hastaları tedavi edecekti.

Başaramadık...

Talha’ya sahip çıkamadık.

“Derdin, sıkıntın var mı” diye soramadık.

“Z kuşağı” ya da “Teknofest kuşağı” denilen ve “özgür ruhlu” olan bu neslin özelliklerine baktığımızda teknolojiyi yakından takip ettiklerini, online platformlara ilgi duyduklarını görüyoruz. Sosyal medyayı aktif kullanıyorlar. Sorgulayıcı bakış açısına sahipler. Bilgiye çabuk ulaşabilme becerilerine şahit oluyoruz. Olaylara farklı bakış açısıyla yaklaşıyorlar. Dinamik, enerjik ve değişime açık, sıkılgan bir özellikleri var.

Eski bir eğitimci olarak yazıyorum. Bu karakteristik yapıda olan gençlere yeni bir bakış açısıyla yaklaşmalıyız. Yeni Talha vak’aları yaşamamak için bu gençlere, “bireysel bir eğitim anlayışı uygulanmalı, bireylerin potansiyel ve ilgi alanlarına özel doğru yönlendirmeler yapılmalıdır.” Gençler psikolojik testlerden geçirilmeli; içki, uyuşturucu tuzaklarına ve hayatını son verme eğilimlerine karşı gereken önlemler alınmalıdır.

Değerli dostlar!

O gün ADÜ, bir babanın feryadına şahit oldu. 20 yaşına getirdiği evladını kaybeden elleri nasırlı bir babanın dramıydı bu! O nasırlı eller Talha’nın güçlükle bu yaşa geldiğinin ispatı gibiydi.

Bir genç kolay yetişmiyor. Ateş düştüğü yeri yaktığı için belki farkında değiliz ama göçüp giden gençle beraber aile bireylerinin hayatı kararıyor. Talha’nın ailesi yaşadıkları acıyı hayatları boyunca yüreğinde hissedecek.

Yazar Honore de Balzac, 1800’lü yıllarda şunu demiş:

“Her ızdırabın öğrettiği bir şey vardır.

“Bu ızdırap, yeni ızdırablar yaşatmamayı öğretsin” temennisiyle Talha’ya Allah’tan rahmet, başta kederli ailesi olmak üzere ADÜ camiasına sabır ve başsağlığı diliyorum.

Kalın sağlıcakla.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.