İdam cezası geri getirilebilir mi?

Buket SARAN

Geçtiğimiz hafta Eylül ve Leyla’nın kaybı hepimizi çok üzdü, tedirgin etti, infiale kapılmamıza neden oldu.

Çocuk, kadın ve hayvanlara yapılan istismarlar nedeniyle idam cezasının geri getirilmesini tartışmaya başladık. Ancak başta söylemeliyim ki ceza bir sonuçtur. Eylül’ler, Leyla’lar öldükten, kediciklerin, köpekçiklerin ayakları kesildikten sonra failler idam edilse ne olur, bu tür olayların hiç olmaması daha iyi değil mi?

Suçla mücadele etmenin en önemli yolu eğitim ve yoksullukla mücadele etmektir. Eğitim düzeyi yükseldikçe bu suçların azaldığı istatistiklerde açıkça görülmekteyken eğitimden başka çözüm aramanın gereği yoktur.

Diğer yandan ailelere, annelere çok iş düşüyor çünkü istatistiklere göre fail %60 oranında çocuğun tanıdığı, yakın çevresinden biri oluyor.

Normalde karınca ezmeyen insanlarımız idam cezasının geri getirilmesini istemeye başladılar. Fakat bilmiyorlar ki idam cezası geri getirilse bile Eylül ve Leyla’nın katillerinin idamı mümkün değildir. Çünkü sanık aleyhine yasaların geri yürütülemeyeceği evrensel hukuk kuralıdır.

Anayasamızın 38. Maddesinde “Suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez” denilmektedir.

Yani diyelim ki idam cezasını geri getirdiniz, ancak yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra işlenecek suçlara uygulanabilir.

İdam cezası ülkemizde en son 1984 yılında uygulanmış, o tarihten itibaren uygulamaya fiilen son verilmiştir.

MHP-ANAP-DSP hükümetleri zamanında 03.08.2002 tarihinde “Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar hariç” idam cezası kaldırılmıştır.

Türkiye barış zamanında idam cezasının kaldırılmasını öngören Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Protokolünü 15 Ocak 2003 tarihinde imzalamış, TBMM bu protokolü 26 Haziran 2003 tarihinde uygun bulmuştur.

13. Protokolün 1. Maddesinde Ölüm cezası kaldırılmıştır. Bu da “Hiç kimse bu cezaya çarptırılamaz ve idam edilemez” anlamına gelmektedir.

Türkiye 2004’de 13. Protokolü imzalamış, 7 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleştirilen Anayasa değişikliği ile idam cezası Anayasa’dan çıkarılmış ve yasalarda gerekli değişiklikler yapılarak idam cezası ülkemizde tamamen son bulmuştur.

Ayrıca Türkiye 6 Nisan 2004’de Birleşmiş Milletler 2. Protokolünü de imzalamış ve Protokol, 18 Ekim 2005 tarih ve 5145 sayılı kanunla uygun bulunmuştur. Bakanlar Kurulu tarafından onaylanan BM 2. Protokolün onandığına ilişkin belgeler 2 Mart 2006’da Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine iletilmiştir.

BM 2. Protokolünün ilk maddesi şu şekildedir:

  1. Bu protokole taraf bir devletin egemenlik alanında bulunan hiç kimse idam edilemez
  2. Her bir taraf devlet, kendi egemenlik alanı içinde ölüm cezasını kaldırmak için gerekli bütün tedbirleri alır.

 

Birleşmiş Milletler 2. Protokolüne imza atmış bir ülkenin bundan geri dönmesi hukuken mümkün değildir.

Her şeye rağmen döndük diyelim, o zaman dünya liginde küme düşersiniz. Ekonomik ve hukuki pek çok yaptırımla karşılaşırsınız, üçüncü değil, beşinci dünya ülkesi olursunuz. Vatandaşlarınız Türkiye’den dışarı başını dahi uzatamaz.

Başka devletlerle yaptığınız suçluların iadesi anlaşmaları çöpe gider aradığınız, geri alıp yargılamak istediğiniz hiçbir şüpheliyi alamazsınız. Şimdi de alamıyoruz diyeceksiniz ama bu başka bir yazının konusu olsun.

Diğer yandan idam cezasının kaldırılması ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kanunlarımızda en ağır ceza halini almıştır.

5274 sayılı Türk Ceza Yasasının kasten adam öldürmenin nitelikli halini düzenleyen 82. Maddesinde, Cinsel suçlara verilecek cezaları düzenleyen 102 ve 103. Maddelerinde hangi suçların ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılacağı yazılmıştır.

102. Maddenin 6. Fıkrası, 103. Maddenin 7. Fıkrasında “Suç sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölmesi halinde” failin ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum edileceği belirtilmiştir.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasında hükümlü, hayatı boyunca tek kişilik bir hücrede herkesten izole şekilde yaşar. Diğer hükümlüler yakınlarını haftada bir görürken bunlar iki haftada bir ve tek tek görürler, bir daha tüm ailesi ile birlikte olamazlar, hiçbir sosyal aktiviteye katılamazlar, cezaevi idaresi izin verirse günde bir saat en fazla iki mahkumla birlikte olurlar, günde bir saat havalandırmaya çıkabilirler.

Hukukçular idam cezasına mesafeli durmaktadır. Çünkü idam geri dönüşü olmayan bir cezadır.

Hukuki hata ihtimali karşısında böylesine geri dönülmeyen bir cezanın ileride kamu vicdanını daha fazla kanatması mümkündür.

Ayrıca ceza hukuku doktrininde cezanın amacı ıslah edici olması, hükümlünün o suçu bir daha işlememesi ve topluma örnek teşkil etmesidir. Oysa idam cezasında bu amaçların hiçbiri karşılanmaz.

Ayrıca yapılan incelemelerde idam cezasının uygulandığı ülkelerde cinsel suçlarda azalma olduğu tespit edilememiştir.

Sonuç olarak; ceza bir sonuçtur. Suçun önlenmesi için başta eğitim düzeyinin yükseltilmesi olmak üzere gerekli tedbirler alınmadan çocuklarımızı, kadınlarımızı, insanımızı, tüm canlılarımızı korumamız mümkün değildir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.