Karadeniz’de sular ısınıyor!

Metin AKOĞLU

Saros’un gül yetiştiriciliği için 2007 yılında Gürcistan’a monte ettiği Newyork’lu Avukat Saakaşvili’nin, Osetya üzerinden Rusya’ya danışıklı saldırısını Ruslar affetmedi ve Osetya’yı topraklarına kattı.

Buradaki hesap, Gürcistan mağdur sayılacak ve yardım amacıyla ABD, Karadeniz’e donanma sokacaktı.

O tarihteki Türkiye dinamikleri, Montrö Boğazlar Sözleşmesini çalıştırmak suretiyle Karadeniz dengesini koruyabilmişti…

ABD, geçmeyen 1 Mart Tezkeresi ile Montrö’nün çalıştırılmasının intikamını, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla almıştı!

ABD ve NATO, Karadeniz sevdasından bir türlü vazgeçmiyordu.

ABD’nin, Sovyetlerin dağılmasıyla Polonya’dan sapladığı hançerin ucu, Edirne’ye ulaşmıştı. Türkiye zaten bir NOTO ülkesiydi. Romanya ve Bulgaristan da NATO’ya alındılar. Karadeniz’de kıyısı olan iki devlet daha vardı. Ukrayna manivelası işe yarayacak mı, göreceğiz. Nihai hedef, Gürcistan’ın da NATO’ya alınmasıyla birlikte Karadeniz’i NATO denizi haline getirip Rusya’yı buradan da kuşatmaktır.

Rusya’yı kuşatırken, Türkiye’yi de kuşatmış olmayacak mı?

ABD Başkanı Carter’ın ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski’nin hedefleri bununla da sınırlı değildi.

Orta Asya’yı şarap şişesine benzeten Brzezinski, Çin’i şişenin dibi, Azerbaycan’ı da tıpası olarak görüyor. Tıpayı ele geçiren Pekin’e ulaşır diye hedef koymuş.

Plan budur.

Planlı ve organize işler, 2004 de Turuncu devrimle başlatılarak bu günlere gelindi.

24 Şubat 2022’de başlayan Ukrayna ve Rusya arasındaki çatışma, Karadeniz’deki hamsi kotası yüzünden çıkmadı.

ABD ve NATO, Zelenski üzerinden Ukrayna ile oynamaya başladılar. Rusya, burnunun dibine NATO füzelerinin yerleşmesine izin vermeyeceğini, bu yüzden Ukrayna’nın NATO’ya alınmasının savaş nedeni sayılacağını dünya kamuoyuna duyurdu.

Savaş başladığı günden beri dengeli bir politika izleyerek buraya kadar gelebildik.

Ukrayna, Boğazların Rus gemilerine kapatılması dışındaki bütün yardım ve isteklerinin karşılanmış olmasından son derece mutlu görünüyor.

Rusya, savaşta istediği sonucu alamasa da Türkiye’nin uygulamalarını sindirebilmiş görünüyor.

Son haftalarda savaşın seyrinin değiştiğini/değişebileceğine tanık oluyoruz.

İnsansız hava araçları ile Moskova’ya saldırılar…

Başardıkça dahasını da yapmak isteyen bir Ukrayna görüyoruz.

Zelenski, devam eden konvansiyonel savaşı, Rus topraklarına taşımayı hedeflediklerini açıklayarak daha kanlı ve daha uzun sürecek gayri nizami harp tekniklerine yönelme sinyalleri verdi.

Ruslar da Belarus üzerinden Polonya derinliklerine Wagner grubunu sürerim diyerek, Avrupa’yı tedirgin etti.

Siyasi ortam gittikçe geriliyor.

Rusya, yeni bir kart daha açtı.

Türkiye, Birleşmiş Milletler (BM), Rusya ve Ukrayna tarafından ‘ihtiyaç sahiplerinin krizden etkilenmemesi’ için 22 Temmuz 2022’de hayata geçirilen tahıl koridoru, Rusya’ya verilen sözlerin tutulmadığı gerekçesiyle 17 Temmuz’dan itibaren askıya alındığını açıkladılar.

"Anlaşma kapsamında yer alan Rus tahıl ve gübresinin ihracatında ise Batılı ülkelerin uyguladığı yaptırımlar nedeniyle çeşitli sıkıntılar yaşanıyor. Şu anda lojistik, sigorta ve ödeme konusunda engeller bulunuyor. Kendi gıda ürünlerinin satışı önündeki engelleri kalkmaması nedeniyle Tahıl Koridoru Anlaşmasından çekildiğini duyurdu ve bir şey daha ilave etti."

"Karadeniz’de seyrüsefer açısından verilen güvenlik garantilerinin de geçersiz olduğunu dünyaya duyurmak suretiyle Karadeniz ile ilgili projesi olanlara mesaj verdiler."

Putin de Batı, Rus tahılını bloke eden uygulamaları iptal edince anlaşmaya döneceğiz diyerek topu Türkiye’nin önüne yuvarladı.

ABD’nin Karadeniz planlarına karşı tahıl koridorunun yeniden açılması en çok bizim menfaatimizedir.

Merakla beklenen Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin’in telefon görüşmesi nihayet yapılabildi.

"Türkiye ve Rusya’nın ABD’nin Karadeniz planlarına karşı tahıl koridorunu yeniden işlevsel hale getirmesinin önemine dikkat çekilen İletişim Başkanlığı'nın açıklamasına göre; Ukrayna krizi sürecinde gerilimi tırmandıracak adımların atılmaması gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, barış köprüsü olarak değerlendirdiği Karadeniz Girişimi'nin önemine vurgu yaptı. Karadeniz Girişimi'nin uzun süre devre dışı kalmasının kimsenin yararına olmadığın, Türkiye’nin Karadeniz Girişimi'nin devamı için yoğun çaba ve diplomasi yürütmeye devam edeceğini kaydetti."

Açıklamayla iki liderin, Putin’in Türkiye’ye ziyareti konusunda mutabık kaldığı aktarıldı.

Kremlin’den yapılan açıklamaya göre de "Putin görüşmeleri sırasında Erdoğan’a, Ukrayna tahılının Karadeniz limanları üstünden ülkeden çıkarılması ve Rusya’nın tahıl ve gübre ürünlerinin sevkiyatını bloke eden uygulamaların iptalini içeren duruşlarını anlattı."

Görüldüğü gibi Türkiye, Ukrayna ve Rusya’nın nefes borusudur. Üç ülkenin birbirine olan ihtiyacı inkâr edilemez boyutlardadır.

Rusya, Türkiye’yi bir NATO ülkesi olarak görüyor. İsveç’in NATO’ya alınmasına yönelik kararının sürpriz olmadığını belirten Kremlin sözcüsü Peskov, Türkiye’nin NATO ile ilişkilerini bildiklerini ve Türkiye’nin NATO’ya olan yükümlülüklerinin farkında olduklarını ifade etmiş, Türkiye ile çalışmaya devam edeceklerini vurgulamıştı.

Peskov’un açıklamaları, Türkiye’yi kaybetmek veya karşısına almak üzere kurulu değildir.

ABD’nin NATO’yu kullanarak Karadeniz’e girme girişimi var ve bunu en iyi Ruslar biliyorlar.

“Türkiye, Rusya, Ukrayna ve BM arasında imzalanan mutabakatta tarafların yükümlülükleri var. Eğer bunlar tek taraflı Ukrayna lehine yerine getiriliyorsa Rusya’nın fesih etmesi de en doğal hakkıydı. Eğer Rusya’ya karşı yükümlülükler yerine getirilmezse ortaya çıkacak bir güzergaha Rusya’nın tepki vereceği aşikardır. Bu durumda ise Karadeniz, çatışma alanı içine girecek. Bunu isteyen de bir ABD ve NATO var. ABD, Karadeniz’de bir maraza çıkararak NATO üzerinden Karadeniz’e girmek istiyor. Alternatif yollar üretilmeye başlandı. Zelenskiy, hattın Romanya-Bulgaristan üzerinden gelmesini, ardından eski NATO Başkomutanının savaş gemilerinin bu hattan tahıl taşıyan gemilere eşlik edebileceğini önerdiler."

Bütün bunları alt alta topladığımızda ABD’nin, NATO’yu kullanarak Karadeniz’e girme girişimi var ve gerekçe aranıyor. Tahıl koridoruna yapılacak bir girişim bu kozu verecektir. Bu da en çok bizi etkileyecektir.

Montrö’nün delinmesi, bizim istemediğimiz bir durum olmalıdır.

"NATO’nun Karadeniz’e güçlü bir donanma ile girmesi demek", Rusya ile Türkiye’nin karşı karşıya kalması değilse nedir?

Putin’in Türkiye ziyareti sadece tahıl güvencesi ile sınırlı olmayacaktır. Montrö’nün delinmemesi, İdlip konusu, Suriye devlet Başkanı Esad ile görüşme, Suriye anayasası gibi başlıklar masada olacaktır.

ABD, NATO yükümlülüklerini yerine getirmemizi, Rusya da Karadeniz’deki statüyü bozacak adımlardan kaçınmamızı istiyor ve bekliyor.

Zor bir denklem değil ama ABD, bunu başarmamızı hiç istemiyor.

Onlar için Türkiye, BATUM – ŞEMDİNLİ hattının batısına hapsedilecek, istedikleri gibi kesilip biçilecek, oynanacak ve olası Türk Dünyası ve Avrasya Birliğinden koparılacak bir ülkedir.

Sun Tzu: “İki yakası dik, akıntılı suların bulunduğu, çevresi yüksek, derin doğal çukurlukların içine kolay girilir ama çıkılması zordur” diyor.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.