Mevlîd niçin çok sevildi

Şerif KUTLUDAĞ

www.aydin24haber.com da 6 Aralık 2022 günü yer alan haberde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinde, Mevlîd şâiri Süleyman Çelebi’nin 600. Ölüm yıldönümü dolayısıyla bir Mevlîd paneli yapıldığını okuduk.

Prof. Dr. Namık AÇIKGÖZ’ün verdiği bilgiye göre: "2022 yılı için ülkemizin önerisi, Azerbaycan, Bosna Hersek, Gürcistan, Kuzey Makedonya, Romanya ve Ukrayna'nın desteği ile Süleyman Çelebi'nin 600'üncü yıldönümü sebebi ile UNESCO tarafından anma ve kutlama programına alındığını, Cumhurbaşkanlığı genelgesi ile 2022 yılının Süleyman Çelebi yılı olarak ulusal ve uluslararası etkinlikler ile anılması kararlaştırıldığını panelin de bu vesileyle düzenlendiğini öğreniyoruz.

Bu anma programı için Sıtkı Koçman Ünv. İle görev alan Prof. Dr. Namık AÇIKGÖZ’e, Doç. Dr. Ümran DEVECİ’ye, Dr.Fahri KAPLAN’a, Dr. Ceyhun SARI’ya, Doktora öğrencisi Canan Uyak DEMİRTAŞ’a, teşekkür ediyoruz.

1409’da Bursa’da yazılan ve asıl adı “Vesiletu’n Necat –Kurtuluş Vesilesi-“ olan şiir, Türkçemizde “Mevlîd adıyla meşhur olmuş ve hep bu adla anıla gelmiştir.

Hepimiz biliriz ki, ülkemizde ister doğum olsun, ister ölüm, ister sünnet, ister düğün, ister hacı uğurlama ya da karşılama, asker uğurlama ya da karşılama vb pek çok sebeple düzenlenen özellikle yemekli toplantılarda Mevlîd okutulması bir gelenek olarak yerleşmiş bulunmaktadır.

Türk kültürünün sosyolojik dokusunda bütün zamanlarda toplumsal buluşmalar vardır. Hepsinde de yemek yedirmek esastır, dua esastır. Biz bunu Oğuz Kağan Destanında da görürüz, Dede Korkut Hikayeleri’nde de görürüz.

Destanlar döneminde ortamın yöneticisi ozanlar iken, Dede Korkut Hikayelerinde ise bizzat Dede Korkut’un kendisidir. Mevlîd yapılanmasında da bu yöneticiler Mevlîdhanlar olmuştur.

Türk Milletinin Müslüman oluşunun ardından özellikle de Anadolu merkezli yeni sosyolojik yapılanmasında yeni bir takım sosyal yapılanmaları görürüz: Ahilik Kültürü, Vakıf Kültürü vb

Özellikle İstanbul fethedilmezden 50 yıl önce Bursa Ulu Cami imamı olan Süleyman Çelebi’nin peygamberimiz Hz. Muhammed’in doğumu vesilesiyle kaleme aldığı şiir gün be gün toplum tarafından benimsenmiş ve sosyal dokunun değişmezleri arasında yerini almıştır.

Şimdi yeniden temel sorumuza dönersek: Mevlîd niçin çok sevildi? Mevlîd’i çok sevdiren özellikleri nelerdi?

Mevlîd dendiğinde Türk milletinin değişmez değerlerinden birisi olan yemek ikramı akla gelir; camilerde ise lokum, lokma, bisküvi, limonata, şerbet, çay, pilav ayran vb ikramlar akla gelir: Mutlaka yiyecek ikramı söz konusudur.

İkici olarak başlangıçta ve aralarda Kur’an’dan sureler okunur. Yunus Emre, Niyazî Mısrî’den, Eşrefoğlu’ndan, Alvarlı Efe Hazretlerinden, Pir Sultan’dan Türkçe sözlü İlâhîler, nefesler söylenir, Mevlîd şiiri Türkçe yazıldığı için halk derin bir huşû ile dinlediği bu sunumda Türkçe’ye doyar. Peygamberini Türkçe sever. Okumaların sonunda yapılan dualarda devleti, milleti, ordusu, bayrağı, ezanı, vatanı, birlik ve beraberliği konu edinen dualar Türk insanının kalbinde yer eder. Şehit ve gaziler ile yakınlarından ölenler için yapılan dualar vesilesiyle ruhen rahatlar. Bunları duymak ister; duyduğunda da huzur bulur.

Mevlîd merkezli toplantılar kamuya açık olduğu için aynı zamanda sosyalleşmeye de bir vesiledir. İnsanlar uzaktan yakından eşi dostu akrabası, hemşerisi vb görüşme imkânına kavuşur. Özlem giderir.

Mevlîdlere kadın erkek, çoluk çocuk her yaştan ve her sosyal yapıdan davetliler katıldığı için ortak duygu oluşması ve gönüllerin birbirine bağlanmasına vesile olur. Özellikle çocuklar için oyun içerisinde din şuurunun oluşmasında özel bir yeri vardır Mevlîdlerin. Özellikle meydanlarda, sokaklarda, halka açık düzenlenen mevlîdlere davetli olsun olmasın, çevrede inşaatlarda çalışan işçiler olsun başka mahallelerden bisikletle gelen çocuklar, turist adını verdiğimiz başka toplumların insanları teklifsiz bir şekilde Mevlîd yemeğine katılırlar; bu katılımdan özellikle hayır sahipleri çok mutlu olur; yemeğe davetsiz gelip de kabul görenlerin de ülkesine, insanına, milletine, devletine ; kısacası Mevlîd’le sergilenen değerlere güveni artar. Böylesi bir milletin ve inancın mensubu olmanın güzelliğini ve huzurunu yaşar.

İşin özü: Mevlîd; bütünüyle Türk milletinin binlerce yıllık geleneklerini dinden beslenen güzelliklerle yaşattığı yeni bir sosyal doku olma özelliğini barındırır içinde.

İşte Mevlîd’in asıl sevilme sebebi çok yönlü sosyolojik ihtiyaçlara cevap veriyor olmasıdır. Bu özelliklerinden dolayı Türk insanının olduğu her yerde Mevlîd okutulur ve toplantılar düzenlenir.

Peygamber Hz. Muhammed ile Dört Halife döneminde Hz. Peygamber’in doğumuyla ilgili bir tören yapılmamıştır.

Mısır’da Şiî Fâtımî Devleti kurulunca, soyundan geldiklerini söyledikleri Hz. Peygamber’in doğum yıl dönümü Muiz-Lidînillâh döneminden (972-975) itibaren resmî törenlerle kutlanmaya başlanmıştır.

Eyyûbîler döneminde, Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin kayınbiraderi Erbil Atabegi Begteginli Muzafferüddin Kökböri (1190-1233) mevlidi büyük törenlerle yeniden kutlamaya başlamıştır.

Memlükler döneminde Mısır’da mevlid kutlamaları bütün ihtişamıyla devam etmiştir.

Osmanlı Hükümdarı III. Murad, 996 (1588) yılında merasimle mevlid kutlamalarını başlatmakla birlikte resmî olmasa da Osmanlı Devleti’nde kutlamaların bundan önceki dönemlerde de yapıldığı bilinmektedir. Sultan Ahmed Camii’ndeki kutlamalarda padişah, sadrazam, şeyhülislâm, vezirler, Anadolu ve Rumeli kazaskerleri, diğer mülkî ve askerî erkânla ulemâ resmî kıyafetleriyle hazır bulunurdu.

Balkanlar’ın fethiyle birlikte bu coğrafyada da mevlid törenleri yapılmaya başlanmıştır. Zira Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Camii’nin 938 (1531) tarihli vakfiyesinde mevlid için yılda 300 dirhem tahsisat ayrıldığı görülmekte, bölgedeki diğer camilere ait vakfiyelerde veya şahsî vasiyetnâmelerde de benzeri kayıtlara rastlanmaktadır.

Mevlid kutlaması 1910 yılından itibaren Osmanlı Devleti’nde resmî bayramlara dahil edildiyse de Cumhuriyet’in ilânından sonra kaldırılmıştır.

Günümüzde Diyanet İşlerinin belirlediği Mübarek Geceler takvimindeki günlerde Mevlîd Kandili kutlanmakta ve yaşanmaktadır.

Sevgilerimle…

GÜL/AYDIN

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.