Kenan Evren’in 12 Eylül 1980'de yaptığı askeri darbenin üzerinden tam 42 yıl geçti. Türkiye güne tank sesleriyle uyandı. Seçimle iktidara gelen hükümet devrilmiş, sokaklarda postal sesleri yankılanıyordu. Türkiye’yi tamamen değiştiren müdahale sonrasında 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 50 kişi idam edildi, 171 kişinin ‘işkenceden öldüğü’ belgelendi. 12 Eylül 1980 tarihini “Kara Eylül” olarak nitelendiren MHP Aydın İl Başkanı Haluk Alıcık, “ABD’nin gayrimeşru çocuklarının gerçekleştirmiş olduğu darbe neticesinde vatan sevdalılarına mükâfat olarak C-5’ler, idamlar, sorgular, işkenceler, acılar düşmüştür” diyerek 12 Eylül’ü unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını belirtti.
“Türk Milliyetçiliği vatan ve millet sevdasının hiçbir ön şarta dayanmayan kutlu bir yansımasıdır” diye konuşan İl Başkanı Alıcık 12 Eylül darbesinin 42. yıldönümü nedeniyle yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
Türk Milliyetçiliği fikriyatı tam bağımsızlığı şiar edinmiştir ve Türk milletine yabancı zararlı ideolojilerin, sömürüyü bir kurtuluş reçetesi olarak sunan her türlü emperyalizmin ebedî ve ezelî hasmıdır. Şartların zorluğu, düşmanın kaviliği, imkânların yetersizliği yahut sayının azlığı Türk Milliyetçileri için geri durmayı gerektirecek bahaneler değildir. İmkânsızlık insanın zihnindedir ve Türk Milliyetçileri için söz konusu vatansa imkânsız diye bir mefhum söz konusu değildir. Her bölgemizde ayrı bir ülkecik, ayrı bir dil meydana getirmek suretiyle büyük Türk milletini ayrıştırmak, kökünden koparmak isteyen kızıl emperyalizme karşı Türk Milliyetçileri destanlaşan bir “sath-ı müdafa” mücadelesi vermiştir. ‘Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan ve tek dil’ ülkümüz ve sevdamız doğrultusunda verdiğimiz şanlı mücadele sayesindedir ki bugün bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dimdik ayaktadır.
“DARBEYİ ABD’NİN GAYRİMEŞRU ÇOCUKLARI GERÇEKLEŞTİRDİ”
12 Eylül 1980 tarihinde ABD’nin gayrimeşru çocuklarının gerçekleştirmiş olduğu darbe neticesinde vatan sevdalılarına mükâfat olarak C-5’ler, idamlar, sorgular, işkenceler, acılar düşmüştür. Türk Milliyetçileri baba bildiği devletine küsmemiş, suçu devlette değil darbenin mimarı ve uygulayıcılarında aramıştır. Haksız yere kapatıldıkları cezaevlerini birer çilehane, taş medreseye çevirmişler; yarınların büyük, güçlü Türkiye’sini kurmak için mücadelelerine burada devam etmişlerdir.
“DÜZMECE İDDİANAME HAZIRLANDI”
Ülkücülerin, haklı davalarına sadakatlerinden rahatsız olanlar 29 Nisan 1981 tarihinde her bir sayfası çirkin iftira ve yalanlarla dolu 945 sayfalık bir düzmece iddianame hazırlanmış; başta Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş olmak üzere 587 sanıklı “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar” davası böylece başlamıştır. 220 dava arkadaşımızın idamının istendiği utanç mahkemelerinin yargılaması 5 yıl 11 ay 8 gün sonra, 7 Nisan 1987 tarihinde sona ermiş; Başbuğumuz Alparslan Türkeş 11 yıl 1 ay 10 gün hapse mahkûm edilmiştir. Türk milletinin tertemiz vicdanında daima kutlu bir yere sahip olan Ülkücü Hareket; 12 Eylül’de ölümle sınanmış, insanlık dışı muamelelere muhatap olmuştur.
“SÖZDE YARGILAMALAR NETİCESİNDE İDAM EDİLDİLER”
Yapılan sözde yargılamalar neticesinde “Ahmet Kerse, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, İsmet Şahin, Mustafa Pehlivanoğlu ve Selçuk Duracık” idam edilmiş, pek çok dava arkadaşımız çeşitli cezalara çarptırılmış, bir kısmı ise yargılamalar devam ederken hayatlarını kaybetmiştir.
“12 EYLÜL’DEN DERS ÇIKARDIK”
Türk Milliyetçileri 12 Eylül’den dersler çıkarmış, 15 Temmuz 2016 tarihinde yeni bir darbe ile büyük Türk milletine bedel ödetmeye kalkanlara gereken cevabı vermiştir. Milliyetçi Hareket Partisi, TBMM’nin işlemez hâle geldiği dönemlerde sorumluluk üstlenmiş, demokrasinin önündeki tıkaçları büyük bir ustalıkla ve titizlikle açmayı bilmiştir. Cumhur İttifakı ikliminde oluşan mili birlik ve beraberlik gücümüz darbeci zihniyetin, darbe beklentilerinin bitin planlarını bir daha gün yüzüne çıkmamak üzere tarihin derinliklerine gömmüştür.
“UNUTURSAK KANIMIZ KURUSUN!”
Başta Başbuğumuz Alparslan Türkeş olmak üzere ebediyete irtihal etmiş dava adamlarının; tarih huzurundaki haklılığımızın bilinciyle idam sehpalarına “bir cennet bahçesine girercesine” yürüyen 9 yiğit Ülküdaşımızın ruhları şad, mekânları cennet olsun. O günleri yaşayan ve bugün hayatta olan kıymetli ülküdaşlarımıza Allah, sağlıklı ömürler versin. Ne kahpe 12 Eylül’ü ne de şehit dava arkadaşlarımızı unuttuk! Unutursak kanımız kurusun!