Onurlu yaşayanlar

Mehmet EROĞLU

Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil…

KİM Mİ BUNLAR?

1950 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba diyerek gelenlerin en genci 50, en delikanlısı 70 yaşlarında  olup, hala 18’de deli taylar gibi ideallerinin peşinden koşan hesapsız ve korkusuz bir nesil..?

Zamanında hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış…

Höllük üzerinde yatmış, şeker çuvalından pantolon, kara lastikten ayakkabı giymiş…

Hiçbirinin renkli çocukluk resmi olmamış…

Hatta hiç bebeklik çocukluk resmi olmamış…

Hiç biri kreş, dershane, özel okul görmemiş…

Ama hepsi profesörlere ders verecek kadar bilgi sahibi olan bir tuhaf nesil…

Harp görmüş, darp görmüş…

Baskı, çatışma, sorguda işkence görmüş…

Karakolda sorgu da Filistin askısını, ceza evini de isyanla tanışmış…

İhanet ve kalleşlikle işkence de insanın hayvan yüzünü görmeyeni kalmamış…

En azı 5 ihtilal, 6 muhtıra, 7 post-modern darbeden sonra sağ salim paçayı yırtmış…

En azı 10 ekonomik krizden ve olanca yokluktan nasibini almış…

Tecrübe abidesi yoklukla terbiye edilmiş, direnç abidesi bir nesil…

Bu nesil özel bir nesil, birbirini vatan için katletmiş…

Vurmuş, vurulmuş…

Dövmüş, dövülmüş…

Ne yaptıysa yoluyla yordamıyla kendi meşrebine uygun ahlakına yakışanı yapmış…

Düşmanında merdini aramış, buldu mu hakkını teslim edip onu da sevmiş…

Dostun namerdinden, arkadan hançerleyeninden nefret etmiş…

 

Birbirini yok etme pahasına ölümüne mücadele etmiş, ama neslini tüketememiş…

İntihar sayılmasın diye idam sehpalarına selam veren inançlı yiğitlerde, sırtından kurşunlanıp dostunun kucağında can veren ana kuzuları da bu nesilden çıkmış…

68’liler de 78’liler de bu neslin deli tayları, ipe sapa gelmeyen savaşçıları da bu neslin temsilcileri tarihe adlarını kanları ile yazmıştır…

Bunlar bu neslin üretim harikası mı yoksa üretim hatası mı tartışılır ama bu neslin istisnasız tamamı karşılıksız hesapsız bu vatanı sevmiş…

 

1950 ve 1970 yılları arasında doğanlar gerçekten özel üretim, çoğu yatılı okumuş, kardeşlik ve paylaşma duygusu zirve yapmış…

Çok kitap okumuş, en azı liseyi bitirmiş, hayatı yaşayarak öğrenmiş…

En azı simitçilik, olmadı ayakkabı boyacısı, tamirci çırağı, inşatta amelelik, pazarcılık hamallık yaparak okul harçlığını çıkarmıştır…

Ne ailesine ne devletine ekonomik yük olmamış, hepsi de bir baltaya sap olmuştur…

Muhanete muhtaç da olmamış, ezilmiş ama ezik kalmamıştır…

Aç, açık, evsiz yurtsuz, aşsız susuz kalmış, kimseye mudara etmemiş…

Eğilmemiş, el etek öpmemiş, aç yatmış, kuyruğu dik tutmuş…

Kan kusmuş, kızılcık şerbeti içiyorum demiş…

Dik durmuş dikleşmemiş kendi şahsına münhasır özel bir nesildir…

Görevini, sorumluluğunu bilen… Onuru için bir pireye bir yorgan yakan, öfkeli hırçın bir acayip nesil bu 1940 ile 1970 yılları arasında doğan dinozorlar…

İyi bakın, bunlar bu son kalan kadife ye sarılmış çelik yumruk misali yumuşak gözüküp indiği yeri dağıtan bu özel neslin öfkesinden sakının…

Bu soyu tükenen son kalanlarına aşağıdaki resimlerde iyi bakın…

Bunlar kimi sokakta oyun arkadaşım, kimi ilkokul arkadaşım…

Kimisi öğretmen okulunda aşımı paylaştığım kader arkadaşım…

Kimisi de Anadolu yollarında ömrümüzü adadığımız bir ülkü, bir ideal ve bir dava uğruna bir ömür feda ettiğimiz yol arkadaşlarım…

Bunlara iyi bakın, sizin evinizde de bu resimdekilerden kalan varsa bunları korumaya alın…

Çünkü bunlar nesilleri tükenmek üzere olan kelaynak kuşlarına benzer.

Bunlar yok artık.

Kullanım sureleri doldu, tedavülden kalktı…

Neden bu nesil özel biliyor musunuz..?

Bu neslin üzerinden silindir gibi devlet geçti…

Dozer gibi dünya milletleri ezdi geçti…

Hayat bu nesli sınadı, yaşam çarkının dişlilerin den öğüttü ama tüketemedi…

Bu çarktan kurtula bilen kurtuldu…

İşte bu gün nesli tükenen çarkın dişlileri arasından yaralı kurtulan bu nesil, yaralı da sakat da olsa yine de şükretmeyi,  sabırlı davranmayı yasamayı hayatta kalmayı bildi…

Bu nesil, ihanetin acısını, dost hançerinin sancısını, ölümüne yoldaşlığı, mezara kadar arkadaşlığı bildi…

Dostu için vatanı için idealleri can vermeyi de, elindeki son lokmayı paylaşmayı da, sadakati de vefayı da bildi…

Bu nesil, katı, aksi, deli, serttir…

Bir o kadarda merttir, hoş görülü ve merhametlidir…

Bu neslin yaşarken öğrendikleri bilgi ve kaybederken edindikleri tecrübe en büyük servetidir…

Onun için 1940 ile 1970 yılları arasında doğmuş, hala inadına yaşayan, ana baba, amca, dayı, teyze, hala, yenge dede anneanne babaanne her neyiniz varsa değerini bilin..!

Çünkü bunlar elinizdeki son değerli hazinelerinizdir…

Oturun onlarla konuşun, dinleyin onlardan geçmişi öğrenin…

Sonra arar da bulamazsınız…

Çünkü onlar yakın tarihimizin canlı tanıklarıdır.

Ben de 68 kuşağının bir ferdi olarak geçmişte ki mücadelemizden gurur duyuyorum.

Ne mutlu onlara hepsine selam olsun.

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.