Aydın siyasetinde kimsenin açık açık konuşmaya cesaret edemediği, ama kulislerde çay eşliğinde fısıltıyla anlatılan bir isim varsa, o da Özlem Çerçioğlu’dur. Hakkında açılan yolsuzluk dosyaları, belediye kasasında kaybolan milyonlar, kapalı kapılar ardında yapılan siyasi temaslar derken Çerçioğlu, Aydın siyasetinin cambazı, siyasetin parkede en kıvrak dansçısı olmayı başardı. Hani halk arasında derler ya, “Her devrin adamı” diye — işte Özlem Hanım da her devrin kadını oldu.
Yıllardır süren bu “siyasi dans”ın figürleri de öyle sıradan değildi. AK Parti’yle bir adım ileri, CHP’yle iki adım geri, MHP’yle yandan kıvrak bir dönüş… Hatta bir dönem AK Parti'de milletvekilliği, genel başkan yardımcılığı gibi önemli görevlerde bulunan Salih Kapusuz’un Kuşadası’ndaki meşhur toplantısında “Aman Çerçioğlu’na dokunmayın” talimatı verdiği hâlâ kulaktan kulağa anlatılır. Merhum Burhan Kuzu’ya yapılan “yakınma ziyareti” de bu hikâyenin ayrı bir başlığı. Üstelik Emine Erdoğan’la yakınlığına dair iddialar da dönemin CHP Genel Merkezi koridorlarında fısıltı halinde dolaşır olmuştu. Tüm bunların üstüne, Okçular Vakfı ve TÜRGEV’e bağış söylentileri de eklenince, tablo iyice netleşiyor. Anlaşılan o ki, siyasetin arka odalarında Özlem Çerçioğlu’nun elini sıkmadığı kimse kalmamış.
KILIÇDAROĞLU'NUN GÖZDESİ
En büyük avantajı, uzun yıllar Kemal Kılıçdaroğlu’nun “şemsiyesi” altında siyaset yapmasıydı. CHP’nin öz evlatları bir kenara itilip, Özlem Hanım’a özel iltimas gösteriliyor, adaylık yolu açılıyor, önüne kırmızı halılar seriliyordu. O da Kılıçdaroğlu’ndan aldığı bu güçle sadece kendi koltuğunu korumak için en yakın yol arkadaşlarına, özde CHP’lilere kumpas kurmaktan çekinmedi.
Ama siyaset dediğin şey tam da budur: Bugün arkandan esen rüzgâr, yarın suratına çarpar. Nitekim Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlıktan ayrılmasıyla, Çerçioğlu’nun da siyasi zemini kaymaya başladı. Kurultay sonrası “mutlak butlan” umuduyla yargıya sarıldı ama istediği sonucu bulamayınca, bu kez kulislerde yeni kapılar arama telaşı başladı. Ve işte tam da burada, Aydın siyasetinin belki de son yıllardaki en ilginç senaryosu sahneye kondu.
YEDEK KULÜBESİNDEKİ MHP KARTI
Bu satırların yazarı, yıllar önce MHP’li bir ismin ilçe başkanına, “Çerçioğlu’nu eleştirme, onunla işimiz oluyor” dediğini yazmıştı. Aradan geçen zamanda pek bir şey değişmedi. Son günlerde kendisine “Abla” diye hitap eden MHP’li isimle iyice samimileşmesi, Çerçioğlu’nun siyasette “Her ihtimale karşı bir çıkış kapısı olsun” kurnazlığının taze bir hamlesi gibi. Aydın sokaklarında, “Zaten Çerçioğlu MHP’ye yakındır, kayınbabası da eskiden MHP’liydi” ve “Ülkücü bir isim olan Ertuğrul Yamen’i genel sekreter yaptı, onun babası da Ülkü Ocaklıydı” dedikoduları hızla yayılıyor.
Hatta belediye personeli arasında bile, “Başkan MHP’ye geçerse sen de gelir misin?” diye şakalaşanlar var. Ama işin asıl komik yanı şu: MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu işlere pek gelmez. Hatırlayın, Adana’da Aytaç Durak meselesinde “Aklan da gel” demişti. E peki, 15 ayrı dosyası olan Özlem Çerçioğlu’na ne der? “Aklan da gel” mi? Yoksa “Sen git evde otur ablacım” mı? İşte mesele tam da burada düğümleniyor.
MÜZİK DEĞİŞTİ, FİGÜR AYNI KALDI
Aydın siyasetinin bu kıvrak dansçısı, bugüne kadar AK Parti, CHP ve hatta MHP salonlarında vals yaptı, tango çevirdi, çiftetelli oynadı. Ama şimdi müzik değişti. Özgür Özel’in genel başkanlığındaki yeni dönem, daha sert, daha sorgulayıcı ve daha hesap soran bir ritimle geliyor. CHP içindeki güç dengeleri sarsılırken, halk da artık eskisi kadar aldatılmak ve kandırılmak istemiyor.
Tek bir soru kaldı:
Çerçioğlu bu yeni müziğe ayak uydurabilecek mi? Yoksa dans pisti onun için kapanıyor mu?
Bekleyip göreceğiz.
Selam ve muhabbetle…