Şu Bir Türlü Vazgeçemediğimiz Araplar

Mehmet EROĞLU

Sayın Başbakanımız bir Mısır ziyaretlerinde İsrail’in yaptığı kıyım ve zulme haklı olarak isyan etmişti. Ama işin bir diğer yanı Sayın Başbakan Mısır’dan İsrail ve bütün Dünya’ya meydan okuması elbette haklı nedenleri var. İsrail Filistin’e orantısız güç kullanarak çoluk çocuk ve kadınları da katlediyor. Bu barbarlığı hiç kimse tasvip etmez.

Sayın Başbakanımız Mısır’da darbe nedeniyle Dünya’ya meydan okurken ne yazık ki İsrail’in Filistin halkına uyguladığı orantısız güç ve zulmün en ağırını gezi olayları nedeniyle kendi halkına uygulamıştır. Bu nedenle gencecik beş fidan hayatını kaybetmiş ve onlarca genç gözünden olmuş binlercesi de yaralanarak hastaneye kaldırılmıştır. Bunun adına Sayın Başbakan “polis büyük bir zafer kazandı” diyor. Sayın Başbakan 40 bin kişinin katili ile pazarlık yapıyor nerede ise ülke adım adım bölünmeye gidiyor. PKK kendi polis ve güvenlik gücü kuruyor. Karakol yapımına isyan ediyorlar bunların karşısında geri adım atılıyor. Ama Hükümetin antifaşist uygulamalarını pretosto eden gencecik insanlara orantısız güç kullanmanın anlamını zafer kazanmak diyor.

Beş gencin ölümü onlarca insanın sakat kalması eğer kazanılmış zaferse batsın böyle bir zafer. Benim bildiğim zafer cephede düşmana karşı kazanılan zaferdir.

Sayın Başbakan Suriye’deki Beşer Esad yönetimini yıkmak için muhalifleri yedirdi içirdi silahlandırdı Suriye’ye gönderdi. Sandı ki Esad hemen yıkılır. Esad’ın arkasındaki küresel güçleri hesaplayamadılar.  

Suriye’deki Beşer Esad yönetimini yıkacağım derken şimdi Suriye’nin parçalanması gündeme geldi. Kuzeydeki kütler, bizde olduğu gibi Suriye’de de özerklik ilan etmeye hazırlanıyorlar buradakiler başımıza bela iken birde Suriye’deki Kürtler bize çok büyük sorun çıkaracak. Bunun sancılarını ileriki günlerde göreceğiz.

Anlayacağınız Sayın Başbakanımız komşularla sıfır sorun derken maşallah sorun yaşamadığımız bir komşu kalmadı. Sayın Başbakan kendi ülkesinin sorunlarını halletmiş gibi Mısır’daki darbe ile yatıp kalkıyor. Şimdi karşımız Mısır Devletini alıyoruz. Evet, darbeyi demokrasiye inanan hiçbir kimse tasvip etmez ama Mursi’ nin radikal Müslüman kardeşlerin eminde olduğunu herkes biliyor.

Üç ay önce bakıyorum bizim cami cemaatimiz her Cuma namazı çıkışında Filistin için pretosto gösterisi yaparken her nedense şehit olan ana kuzuları için kılını kıpırdatmıyorlar. Acaba ben mi yanılıyorum? Göreniniz duyanınız var mı? Ben isterdim ki aynı Filistin’e gösterilen duyarlılığı şehitlerimize de gösterilsin. Ama bu konuda tıs çıkmadı.

Bakınız Suriye karşıtı örgütlenmenin başına Hıristiyan bir Arap’ı

Getirdiler ama bizimkilerden neden bir Hıristiyan’ın gelmesine itiraz eden olmadı. Nerdeyse bu Hıristiyan’ı bağırlarına bastılar.

Tarihin derinliklerinden beri Arap milliyetçiliğinin öncülüğünü Müslüman Arap’lar değil, Hıristiyan Araplar yapmıştır.

Bunların çoğu para, şehvet ve servet meraklısı olan bir toplumdur.

Bunların bazılarının en nefret ettikleri Türk’lerdir.

Hz. Peygamber dürüstlüğü, adaleti, eşitliği. Özgürlüğü ve kardeşliği önerdi.

Onlar adaletin temsilcisi Hz. Ömer’i katlettiler.

Onlar dördüncü Halife ve Hz. Peygamber’in damadı Hz. Ali’yi katlettiler.

Onlar Hz. Muhammed’in torunları Hasan ile Hüseyin’i katlettiler.

Onlar Türk’lere ihanet ettiler. Türkleri arkadan vurdular.

Birinci Dünya savaş’ında Mekke Şerifi Hüseyin Hicaz’da bazı Bedevi kabilelerini ayaklandırarak 1916 İngiliz’lerle işbirliği yaparak ordumuzu arkadan vurdu.

Onlar Arabistan’da şeriat derler ama batı ülkelerinde yaşamları daha lükstür.

Onlar daha çok yakın bir zaman da Osmanlı kalesini yıkarak, İngiliz casusu Thomas Edward Lawrence evini müze yapmadılar mı?

Bunlara tarih güvenmemiş ki biz mi güvenelim?

1965 yılında Ankara Dil Tarih coğrafya fakültesi Arkeoloji bölümünde okurken bizim rahmetli Hocam Tahsin Özgüç Şam’a bir konferansa davetli olarak gider. O zamanlarda Şam Üniversitesi öğrencileri Türk Büyük elçiliğinin önünde Hatay’ı isteriz diye üç gün gösteri yapmışlar. Sayın hocamız bunu uzunca anlattı. Benim yanımda oturan Ürdünlü Abdullah Enizan Fandi diye bir arkadaşa “ Bu Suriye İsrail’ den bir sopa yedi bir de bizden yiyecek” dedim. Ürdün’lü arkadaş bana “Öyle deme Mehmet valla eğer Suriye’yi Araplar bıraksalar ta Ankara’ya gelir dayanır. Çünkü onların elinde çok muazzam Rus tankları var”

Ben de Ürdün’lü Abdullah Enizan Fandi’ye unutamayacağı bir cevap verdim.

Sene 1967 oldu. Nasır Akabe körfezini kapattı bu arada İsrail- Mısır harbi çıktı çıkacak. Ürdünlü, Filistinli diğer Arap öğrenciler sınıflara girdiklerinde birbirlerine zafer işareti yaparak “Telaviv’ de buluşalım” diyorlardı.

Ve 1967 yazında savaş başladı. Altı gün içinde İsrail Arap topraklarını işgal etti. Tamda Üniversitede sınav zamanı idi. Sınavda bütün Arap öğrencileri boş kâğıt verip çıkıyorlardı.

1967 savaşı Arap ülkeleri için bir hezimet oldu. Savaşa katılan bütün Arap Ülkeleri toprak kaybettiler.

Üniversitede yine Ürdünlü Ömer isminde bir arkadaş bizlere aynen şunları söylemişti. “Arkadaşlar biz İsrail ile yüz sene savaşsak İsrail bizi yener. Anlayacağınız yüz milyon Arap üç milyon Yahudi’nin hakkından gelemeyiz. Çünkü Arap Bedevisi iki veya 3 hanım alıyor onbeş kadar keçi alarak çıkıyor dağın başına. Her hanımdan altı yedi çocuk yapıyor. Bu çocuklar eğitimden yoksun, Yurt sevgisi ve yurt sorunu nedir bilmezler. Askerde bunların eline üç aylık eğitimden sonra kocaman Rus tankını verirsin hafif bir zorlukta tankı da bırakır kaçar. Ama İsrail ne yapıyor beşikten mezara kadar eğitim, eğitim bırakın erkekleri kadınlar bile bu işleri iyi biliyorlar.

O nedenle elbet İsrail bizleri yener.

Biz ne zaman gençlerimize eğitim, yurt ve millet sevgisini tam olarak verirsek aynı zamanda her zorluğa göğüs geren nesiller yetiştirirsek belki o zaman bu beladan kurtuluruz” dedi. Konuşmasının sonunda da ağladı.

Hz. Ali derki: “Cehalet öyle kuvvetli düşmandır ki, onu ancak ilim silahı yener”

Bu manzara ve konuşma yıllarca hafızama kazıldı.

Çünkü Yurt ve Ulus sevgisi her şeyin üstündedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.