Yulardan tutan olmak

Nevzat ARSLAN

Allah rahmet eylesin! Bizim köyde İbrahim Dayı vardı. Bir gün değirmende ununu öğütmüş, eşeğine yüklemiş, yalın ayak, başıkabak, eşeğinin ardına düşmüş, köy yolundadır. Çeşmede eşeğini sulayacaktır ki, zıpır bir genç önüne çıkıverir. Eşeğin yularından tutar; “Dayım şuradan çıplak bi güzel çıkıverse ne yaparsın? Hele bi anlatıversen?” Dişsiz ağzı ile gevrek gevrek gülen İbrahim Dayı, zıpır gence seslenir; “Ay oğlan! Sen beni peygamber mi sandın?”                                                                                                                                                                                                                   **                                                                                                                                

Mahalleyi, köyü, kasabayı yükseltme, geriletme, ilerletme derneği, muhtarlık, azalık, bayram, meydan. Psikolojide bir teşhisi var mı bilmem ama kısaca her yerde olmak hastalığına yakalanmıştı.  Şurada bir eşek çiftleştirmek istense yularından tutan ben olucam demediği kaldı diye de anlatılırdı.                                                                                                     

**                                                                                                                         

Rahmetli Erbakan’ın “Ağır Sanayi Hamlesi” rüyası vardı. Gerçekleştirmek adına her yere ağır sanayi fabrikası temelleri atılıyordu. Bazen sadece temeller öylece kalıyordu. Basında da yer almıştı, yanılmıyorsam Kars yöresinde atılan beton temel, yerinden sökülerek Ankara’ya getirilmiş, tartılmış ve 25 kilogram gelmişti. Bizim köyde Mehmet Dayı, saman damı için temel atacaktı ki, orada bulunanlardan birisi köydeki Erbakan Hocanın Partilisinin çağrılarak ağır saman damı hamlesi için temel atmasını istedi. Partili de esprili bir adamdı,  besmele ile hayırlı olsun diyerek tebessümle elde mala, ilk harcı döktü.                                        

**                                                                                                                               

Yurdum insanı 40-50 yıl sonrasında anlayacaktı ki; Erbakan, Demirel, Ecevit ve Türkeş için adam gibi öz bir devlet adamı olduğunu, devlet olgusunun değerini ve kutsiyetini her şeyin üstünde tutanlar olduğunu…                                                                                                    

**                                                                                                                                

Yaşlı karı-koca ocak başında oturmuşlar, kadın kocasına seslenir.                         

“Adamcağızım şöyle eskilerden azıcık konuşsana...”                                                 

Ocakta közleri karıştıran adam başını kaldırır,                                              

“Evlendiğimizde sen kız çıkmamıştın değil mi?”                                                            

Kadıncağız bozulur.                                                                                                 

“Aman o kadar eskilere mi git dedik?”                                                                                         **                                                                                                                                     

O kadar eskilere de hiç gitmeyelim.  İbrahim Dayının dediği gibi haşa hiçbirimiz peygamberler kadar düzgün değiliz şüphesiz.  Aramızda hep ben olmalıyım, yulardan tutan olmalıyım diyenler de yok değil. Önümüzde yerel seçimler var. Yerel yönetenler de yerelin devlet adamları olduklarının ve görevlerinin kutsallığının farkında olarak bu bilinçle adım atmaları tek dileğimizdir.

Asıl önemlisi yol arkadaşlarının omuzlarına basarak, rakip belleyip kötüleyerek, birilerine şirinlik yaparak, yaslanarak, yalakalıkla koltuk uğruna yol alınmayacağı ne kadar da doğru bir adım. Adres halkımız, insanımız olmalıdır.                                                                                        

Ben varsam varız, yoksam yokuz deyip parti değiştirmenin oradan aday olmanın yadırganmaması mümkün değil elbette. Partin ve yol arkadaşların seni ilçe başkanı, Belediye Başkanı yapmış, senden daha iyisi çıkmış…

Empati de yapalım desek; öte yanda, hep ben olmalıyım diyenlerin de yarattığı karşılıklı bir gündemin sıkıntısıdır yaşananlar…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.