Siyasi hiyerarşi!

Siyasi kariyer basamaklarında, belediye başkanlığımı yoksa milletvekilliğimi önce yapılmalıdır sorusuna cevap aradığımızda, ikiye bölünmüş sonuçlar elde edilecektir.

Peki, milletvekilliği yapanlar belediye başkanı olmalı mı diye bir soru yönelttiğimizde sonuç; yine yukarıdaki gibi olacaktır.

Sonuç ne çıkarsa çıksın, hukuken bir engel yok ama doğru mu diye sorgulamamız gerekiyor.

Türkiye’de siyaset; altı yüz milletvekili, seçilmiş belediye başkanları ile partilerin atanmış il ve ilçe başkanları üzerinde dönüyor.

Kasabanın şerifi de yargıcı da Helenio Herrera’sı da onlar.

Gem vurulamayan ihtirasları sayesindedir ki her yer vıcık vıcık;

Apartman boyu hazırlanmış renkli posterler, giydirilmiş minibüs-otobüsler ve harcanmakta olan paranın finansmanını sorsanız, sana ne diyecek kadar gözleri dönmüşler!

Seksen yaşına merdiven dayamış Sayın Prof. Osman Altuğ hocamızın yıllardır söylediği Parokrasi, en güçlü ve en azgın dönemini yaşıyor.

Toplumda var olan kapasiteli ve başarılı insanlar için kulvar açılması gerektiğini bildikleri halde görmezden geliyorlar.

Ortaya çıkmak isteyeni de baskılıyorlar.

YSK, adaylarla ilgili remi açıklamayı bugün yapacak.

Eski/yeni milletvekilliği görevinde bulunmuş/bulunan pek çok isim yine sahadalar.

Türk siyasetinde aday belirleme geleneği iki şekilde yapılagelmişti.

Birincisi merkez yoklaması, ikincisi de partinin belde, ilçe ve il örgütlerinin yapmış olduğu ön seçimlerde yarışarak aday olmak.

İktidar partisi, temayül sonrası genel başkanının belirlediği sistemi çalıştırıyor.

CHP, yaptığı son kurultayda genel başkan, parti meclisi ve MYK’nı yeniledi. Yeni genel başkan teşekkür konuşması yaparken “Belediye başkan adayları ön seçimle belirlenecektir” dedi.

Sizler de duydunuz.

Öyle yapıldı mı?

Hayır.

Birkaç yer dışında bütün adaylar, Parti Meclisi tarafından belirlendi!

Neden?

Çünkü seçimden sonra bir daha kurultay var ve o kurultayda tüzük ile birlikte…

Şimdi de yeni nesil değişimciler ataktalar ama bu defa “zoom” üzerinden değil, göstere göstere çalışıyorlar.

Partililer, belediye başkanlarını seçerken İstanbul Belediye Başkanı ağırlıklı oluşan Parti Yönetiminin de yapılacak olan kurultayda, belediye başkanları üzerinden tahakküm kurma hesaplarının yaptığı sır değil;

Sen beni seç ben de seni seçeyim sisteminin başka türlü olması mümkün mü?

Kim bunlar?

Demokratlar…

Burada sözümüz bütün siyasi partileredir!

Milletvekili olması için halkın oy verdiği seçilmişlerin, belediye başkanı olması için demokrasiyi geliştirdiniz ve Faize Sevim gibi moda yarattınız.

Bu konu, batı demokrasilerinde şöyle işlemektedir.

Ali Kemal’in torunu Boris Johnson, Londra Belediye Başkanlığı’ndan sonra Avam Kamarası üyeliği ve sonra da Dışişleri Bakanı olmuştur.

Brexit müzakerelerindeki görüş ayrılığı nedeniyle de bu görevinden ayrılmıştır.

Brexit olayı, Başbakan Teressa May’in de başbakanlığını sallamış ve ayrıldığında Boris Johnson, İngiltere’nin başbakanı olmuştu…

Londra Belediye Başkanlığı görevini iki dönemdir sürdürmekte olan Pakistan asıllı Sadık Han, belediye başkanlığı görevini tamamladığında, siyasete devam etmek isterse eğer milletvekili olur, bakan olur, başbakan olur.

Ne Johnson ne de Sadık Han, Londra belediye başkanı olmak için geriye dönemezler.

Öyle bir siyaset anlayışı yok!

Fransız politika adamı Jaques Chirac, 1977-1995 yılları arasında Paris Belediye Başkanlığı yaptıktan sonra 1995-2007 yılları arasında da iki dönem Fransa devlet başkanlığı görevini yapmıştır.

Kariyerler hep dikine çalışmıştır.

Görüldüğü gibi demokrasinin sağlıklı çalıştığı ülkelerde, siyaset yapanların kariyer hedefleri tersine değil, piramidin zirvesi olmuştur.

1920’de 115 Milletvekili ile açılan birinci meclisten (338 katılımı beklenen), 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan 28’nci dönem milletvekilleri ile birlikte toplamda 15 bin civarında parlamenter, TBMM’de görev yapmıştır/yapmaktadır.

Tek ve Çok partili sistemlerin ürünü olarak ya da bağımsız seçilmiş milletvekilleri ile ara rejim dönemlerinde atamayla görevlendirilen Kurucu Meclis üyelerimiz, Türk siyasi tarihindeki en onurlu yerlerini almışlardır.

Yasamada görev almanın dışında elde edecekleri başka da bir makam ve mevki yoktu.

Bir istisna hariç; iktidar partisine mensup vekillerden bakan olunuyor, siyasi partinin genel başkanıysanız başbakan olunuyor (Eski sistem), başkan olunuyor.

Demek oluyor ki seçilmiş bir milletvekili, bakan, başbakan ve başkan olmak için hesap yapmalıdır.

Siyasete önce üye olarak, mahalle delegesi, gençlik kolları, ilçe yönetimi, ilçe başkanlığı, belediye meclis üyeliği, ilçe belediye başkanlığı, il başkanlığı, il belediye başkanlığı ve milletvekili olabilme sırası ile yapılan siyasi teamüllerimiz vardı.

Gerçekten marka olmuş belediye başkanları Ankara’ya gönderilmelidir ki birikimlerinden tüm ülke yararlanabilsin.

Siyasi hiyerarşi bunu asla reddetmez.

Batı’da da yapılan budur.

Milletvekilliği görevini yapmış/yapan insanlara sesleniyorum.

Türk Milleti sizi, en yüce makama getirmiş mi?

Bunun çok değerli olduğunu bilmenizi istiyoruz.

Bir şeyi daha bilmenizi istiyoruz.

Yönetmek için geri gelmeyin.

Bu topraklarda sizden daha fazlası var.

Burada; sizler kadar eğitimli, donanımlı ve yetenekli her meslekten insan olduğu gibi yüzlerce, binlerce çalışanı ile birlikte üretim yapan çok başarılı reel sektör temsilcilerinin yanında, “deniz fenerlerinden” biri olmasıyla gurur duyduğumuz Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’nde de (ADÜ) 2 bine yakın bilim insanı olduğunu unutmayalım.

Hepsi de bizim, hepsi de değerli ve hepsi ile çok zenginiz.

Geriye gelirseniz de bildiklerinizi ve tecrübelerinizi aktarmanız yeterli olacaktır. Vekillik yapılan dönemlerde yurt içi ve yurt dışında edinmiş olduğunuz birikimleri, bu alanda kılavuzluk yaparak da yararlı olabilirsiniz.

Siyaseti geriye doğru çalıştırmayın. Yetişmiş insanlara yol açarak, sistemin dikine çalışmasına yardımcı olun ve bunun mücadelesini verin.

Demokrasimizin yeşermesi sizlerin marifetiyle olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
  • Ali Aksüt / 05 Mart 2024 10:32

    .....
    Bir türlü cağdaş normalara oturamayan,
    Günumuz yaralı ve arızalı demokrasisinin sanki 70 yıllık yasadiği süreci...ara sıra darbe,ihtilâl...e- muhtıra...28 Şubat vb.ri inkitsya uğramiş, hâlâ sistemin tam oturmadiği...halk iradesi...halk demokrasusi . Katılımcı demokrasi...Çogulcu demokrasi..hatta...tabanın sesi...gibi temel olmazlarin bir türlü yerleşemediği...içi boşaltilmis bir demokrasunin sancilsrini...sorunlarını konu alan çok değerli bir yazı olmuş.
    Hala demokrasi yaralı ki, kan kaybetmeye devam ediyor.
    Ve siyaset kurumu...siyasi partilerde...yönetenler...ve yonetilenler arası makas açikliği...ilkesel...fikirler..ve gönül baği kopması...
    Siyaset kurumu yönetimini A...B..iktidar veya muhalefet fark etmeksizin Osman Altuğ hocanın ifade ettiği .. PAROKRASİ...nin hakim olduğu bir yöne evriliyor.
    Yani seçmek...seçilmek..halkı iradesini temsil etmek...gibi çok meşru kavram ve görevler ;
    Adeta, demokrasinin özünü ve ruhunu zehirleyen.. siyasetten nemalanmis ekonomik ve her türlü gücü elinde bulunduran egemen bir gurubun,kendi çikarlarina göre...demokrasi adı altında.. milletvekili adaylarını...belediye başkan adaylarını ...Tapu müdürü...veya Vali ..Kaymakam atsr gibi bir 657 sayılı devlet memuru atamasına dönmüş hale geldi.
    Esas özne olan halk yok...
    Güya halk adına bir avuç partilerin başındaki yonetimler bu atamaları Ankara'dan yapıyorlar.
    Yani 40 yıldır lafı edilen siyasi partiler kanunu...seçim kanunu...hala değismedi...
    Veya değistirilmedi. Elini tutan mi oldu..?
    Çunkü ;
    Bütün siyasi parti genel başkanları gücünu , bu yapıdan alıyor.
    Özgur Özel CHP Şi hani parti içi demokrasi...ve ön seçim cilalı laflarını yapmıştı...
    Hepsi hikaye...
    Tabandan...tabanın demokratik gücünden korkan suni liderler...Algı liderleri...
    Çok tabi bu siyasi oligarşik yapı ;
    Haliyle genel idarede...veya yerel idarede kendi ekonomik...siyasi güç sahibi OLİGARD lafını yararacaktir.
    Kimin parası...halkın parasi...halkın parasi hakkı ile beslenen siyaset oligardlari...
    Türkiye.....
    Süratle bu açmazdan kurtulmaldir.
    Hep seçimde yaşanan körler...sağirlar..birbirini ağirlar...
    Aynı filim...aynı tiyatro...halk... göstermelik...sadece işaret verilen yere oyunu ver...5 yıl hiç karışma...
    Dilediği gibi alsın...satsın...çalsın...cirpsin..
    Ve...bu arızalı ...yaralı...içi boşalmış demokrasi kurumu içinde hadi bakalım Bakanlık müfettisi...Hukuk sistemi ..hakim... c.savcilari...yetim hakkı sormaya kalksın...!
    Hemen, en büyük refleks...bu cici demokrasinin aktörleri olan kadrolardan biri çikip...hukuk ne işe...adalet ne işe boynum kıldan ince...diyemiyor.
    Çunku oturduğu koltuktan bir türlü kalkamiyor.
    Kalkınca...sıkıntı belli...durum yürek acısı...kokular sarmış her tarafa..!
    Ve kamu düzenini sağliya ak otoriteye ;
    " Sen kimsin...? Sen benim kim olduğumu biliyor musun...? "

    İşte... eyvah...eyvah...şu demokrasumizin hali...!
    Parokrasi ;
    Ne hiyerarşi bıraktı ? Ne de halkın gerçek iradesi...?
    Otobüsün ...bir geminin pek çok yolcuları tarafından alkişlanip...desteklenmek ..o kişiyi gerçekten otobüsün veya geminin kaptanı yapar mı...?
    Ankara'ya giden otobüs yolcuları ;
    Hepsi aynı adrese mi...? Aynı bajanlik... aynı istek ve ihtiyaçları hepsi aynı mıdır...?
    Ve devam eden demokrasi tartışmaları...
    Değerli yazarımız Metin Akoğlu bey ;
    Demokrasimize katkı sunacak önemli tecrübelerini...İngiltere' den..ve Türkiye ' den günümüzden örnekler sunarak...
    Siyasetçilere...siyaset kurumuna..bir çözum...bir çare olma noktasında...demokrasimize yeni ufuk açmaktadır.
    Bizi yönetenler ;
    Eğer iğneyi, kendilerine batirirlarsa bu sorunlar büyuk olcude çözülür.
    Ülke gündemi ile ilgili demokkrasi tartışmalarına sistemsel önerilerin için çok teşekkür ederim.
    Eline...kalemine yüreğine sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • Kemal BENLİ / 04 Mart 2024 16:08

    Değerli Yazar Sayın AKOĞLU, Türk Siyaseti'nin nasıl işletildiğini ve seçimlerde izlenen yolu tüm gerçekliği ile anlatmış, aslında nasıl olması gerektiğini de, Batıdaki örnekleri ile açıklamış.
    Her ülkede olduğu gibi, ülkemizde de, siyasette bazı " Ayak Oyunları " olduğuna da bir nebzecik değinmiş.
    En önemli konu,sadece seçim kampanyalarında,bir kere kullanılan, kullanıldıktan sonra çöpe atılan flamalar, bayraklar,broşür ve afişlerdir. Seçim kampanyalarındaki uygulamalar, ardı arkası gelmeyen uzun lüks araç kuyrukları; sadece bir kullanımlık flama, afiş, bayrak, broşür, pankart, eşantiyon kalemler,anahtarlıklar, defterler vb.gibi seçim malzemeleri basımını ve dağıtımını; konuşulan dil, siyasilerin birbiri hakkındaki hiç de hoş olmayan söz ve benzetmelerini toplum kabullenmiş ve benimsemiştir. Hatta, neredeyse ; " Bunlar olmazsa ülkemizdeki seçimler seçime benzemeyecek" Diyecek duruma getirilmiş gibidir.Özellikle,son zamanlarda TL' nin değer kaybı nedeniyle yurtdışı gezilerine gidemiyorsak da, gidenler ve Batı' daki seçim kampanyalarını görenler bilirler.
    Oralarda ,ülkemizde olanların hiç birisi yapılmaz. Seçimler, gayet sade, olağanüstü hiç bir durum göze çarpmadan yapılır.Almanya'da görev yaptığım zamanlarda , hem eyalet hem de Federal Seçimlere tanık oldum ve ülkemizdekine benzer ,olağandışı hiç bir duruma tanık olmadım.
    Madalyonun öte yüzüne de bir göz atalım.
    Bundan 30- 35 yıl öncesi siyaset sahnesinde gördüğümüz ve artık görmek istemediğimiz bazı kişilerin, inatla siyasi yaşatılarını sürdürmek ve siyaset sahnesinden çekilmek istemediklerine tanık oluyoruz.Üstelik, bu kişiler,bugünkü durumu da eleştirerek akıl vermeye de kalkmaktadırlar. İyi de Sayın X , Sayın Y. Bu duruım , akşam yattık,sabah kalktık ,bir de baktık ,böyle olmuş değil ki.O sorun sen bakan iken de vardı.O mesele ,o zaman da çözülmesi gereken bir mesele idi.Şimdi ahkam kesiyorsun, ama sen o zaman bu ülkede Bakan idin . Neden çözmedin ?
    Bu nedenle diyorum ki ; miadını dolduranlar, artık siyaset sahnesinden çekilsinler ve siyaset sahnesini ,dinamik ,enerjik , ideailst, çalışkan, üretken ve geleceğimizi şekillendirecek gençlere bıraksınlar.
    Haaa.
    Yaşlı siyasileri ne yapalım ? Elbette ,onbların da ülkemize yararları olmuştur, deneyimli ve siyasi bilgi birikimleri vardır. Haklarındaki kararları kendileri versinler.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yorgun Demokrat / 04 Mart 2024 10:48

    Satırlarınıza imzamı atarım. Siyasette dikine gidiş olmalı, mv. Olanın belediye başka ne işi var. Defolu siyaset had safhada, Muhalefet önseçim dedi yapmadı, Tüzük Kurultayı dedi erteledi. İktidar 2024 yılı Emekli yılı dedi, Emekliye seyyanen zam veremeyiz, bütçe yetmez dedi, imama ve bazılarına verip de aynı şartlarda bazı emeklilere vermedikleri 3600 ek gösterge için söz verdiler, başkanı bakanı söz dedi, yılın ilk çeyreği tamam dedi, meclis tatil oldu, sözler unutuldu, bu halk ekonomik sıkıntı yaşıyor, kirada ve şehirde yaşanlar sıkıntılı. Köyde evi eşeği ineği tavuğu olan Emekli rahat ve oyunu iktidara veriyor. Halk sıkıntılı, yarınlar da öyle, selamlar üstadım...

    Yanıtla (0) (0)
  • Bahruz Farukoglu / 04 Mart 2024 02:58

    her zaman ki kimi dogru ve dakik bir yazi. Ellerinize ve caniniza saglik Hocam.

    Yanıtla (0) (0)