Torunlarımıza bırakacağımız emanet

Büyük Menderes artık eskisi gibi akmıyor. Eskisi gibi balık avlanmıyor. Bahçeleri sulamıyor Kirlilik belası başına çökmüş. Menderes artık nefes alamıyor. Peki bu durumu seyretmek daha devam edecek mi?

Ben Kütahya vali yardımcısı iken Kütahya’nın bütün atık suları Porsuk çayına akıyordu. Çayın suları baraja gidiyordu. Eskişehir’in içme suyunu bile kirletmeye başlamıştı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığına yazı yazıp nasıl bir çözüm bulunmasını sorduk. Bakanlık Özel hüküm belirleme çalışmaları yaptırın diye yazı gönderdi. Kütahya Ticaret Odası yönetim kurulunda brifing verdik. Beş yüz bin lira vermeyi kabul ettiler, çalışmalar başlayınca diğer masrafları da bakanlık karşılarız dedi. Duyuru yaptık. Firmalar bu konudaki faaliyetlerini gelip anlattılar. Bir firma ile anlaşıldı. İş ona verildi. Firma on sekiz ay gibi sürede Kütahya’da alan çalışması yapmaya başladı. Porsuk Çayına Dünya devletlerince kabul edilen en az kirlenme miktarında su atmak için miktarları belirlemeye başladı.

Alanda gübre kullanımı analiz yapıldı. Çiftçilere gübre kullanma verimlilikleri ve usulleri anlatıldı. Gübre bayilerinin alanda ne tür gübre satacakları belirlendi. Sanayi tesislerinin arıtma cihazları kontrol edildi. En az kirlilik sağlayan yeni arıtma tesisleri kullanmaları şart koşuldu. Aksi davrananlara yasal yaptırım uygulanacağı bildirildi. Sistemlerini değiştirmeleri için kendilerine zaman tanındı. Evsel atıkların arıtılması için havzada ki yerleşim yerlerinde arıtma sistemleri yaptırması istendi. Bu konuda Eskişehir Belediye Başkanlığı da belediyenin tüm laboratuvar olanaklarını bu işi takip etmekten sorumlu olan bize ve ilgili firmaya sağladı. Turistik tesislerden arıtma tesislerini yeni uygulanacak sisteme göre ayarlamaları istendi.
Firma çalışmaları sonunda hazırladığı raporu valiliğimize sundu. Bu raporlar Kütahya çevre düzenleme planlarına ve haritasına işlendi. Artık su kirlenmesinin önlenmesi ile ilgili bir taslak hazırlanmış oldu. Bu düzenlemeler Kütahya için artık çevre anayasası oldu. Bu kurallara uymayanlara yasal yaptırımlar hatırlatıldı. Böylece Porsuk çayına en az kirlilikle atık sular atılmaya başlandı. Baraj temizlenmeye ve Eskişehir temiz ve güvenli su içmeye başladı.

Aynı şey Büyük Menderes havzası için de yaptırılabilir. Bu konuda Çevre Bakanlığından, Kalkınma Ajansından ve Avrupa birliğinden maddi yardım sağlanabilir. Bir an önce harekete geçilirse nehir belli bir süre sonra temiz su akıtmaya başlar.

Ben nehrin kaynağı olan Dinar ilçesinde kaymakamlık yaptım. Suyun çıktığı yerde su berraktır. Eğilip suyu kaynağında kana kana içebilirsiniz. Dinar Belediyesi kendi sınırları içinde suyun kirlenmesini önlemek için arıtma tesisleri yaptırdı.

En büyük tehlike ve zararlı durum da sanayi bölgelerinden nehre akıtılan kimyasal atıkların önüne geçilmesidir. Bu konuda yasal uygulamalar en ağır şekilde su kirletenlere uygulanmalıdır. Kızılderelilerin dediği gibi “Doğa, bize dedelerimizden kalan bir miras değil, torunlarımıza bırakacağımız bir emanettir.” Gelecek nesillere en temiz doğa bırakmak bizim boynumuzun borcudur. Çalıştığım süre içinde hep çevreyi kirletenlere karşı durdum. Bu nedenle o zamanki çevre bakanlığı tarafıma çevre beratı verdi. Tema Vakfı da ilçelerde ağaç dikim çalışmaları yaptığım ve teşvik ettiğim için ölünceye kadar fahri vakıf üyeliği verdi. Bu konuda Valiliğimize ve Büyükşehir Belediye başkanlığımıza büyük görevler düşüyor kanısındayım. Haydi, temiz bir çevre de yaşamak için el ele verelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.