Tutacağınız Gün Yakındır

23 Nisan ulusal bayramlarımızdan biridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilmiştir.

TBMM'nin açılışının egemenliği padişahtan alıp halka vermesini kutlamak amacını taşırken, Çocuk Bayramı savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukların bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını taşımaktaydı. Türkiye Radyo Televizyon Kurumu, UNESCO'nun 1979’u Çocuk Yılı olarak duyurmasının ardından, TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği'ni başlatarak, bayramı uluslararası düzeye taşımıştır.

Coşku ile kutladığımız bu bayramı maalesef bu sene kutlayamadık. Hiçbir neden yokken bu hükümet tarafından iptal edildi.

Dünyada çocukları sevindiren bu bayramı bu sene iptal etmelerinin hiçbir mazereti olamaz.

Elimizden bir şey gelmez buna sebep olanları kınamaktan başka. Ama tesellimiz Aydın Büyükşehir Belediyesi tarafından kent meydanında çocuklar için hazırladığı oyun aletleri çok güzel olmuş. Bütün çocuklar bu oyun aletleriyle neşe içinde oynayarak çok mutlu olduklarını gördüm.

Tabi Efeler Belediyesi bundan geri kalır mı? Onlarda Turistik parkın yanında çocukları memnun eden hediyeler dağıttılar. Ata Park’ta 23 Nisan şenliği düzenledi.

CHP il ve İlçe yöneticilerinin bu sevince ortak olmaları çocuklara balon, bayrak ve çeşitli hediyeler vermesi çocukları ve ailelerini mutlu etti. Efeler’de yaşayan bir vatandaş olarak Aydın Büyükşehir ve Efeler Belediyesi ile CHP yönetimine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu kurumlar bu bayramın burukluğunu bir nebze olsun azalttılar.

Bilmiyorum ama son yıllarda bu iktidar eliyle ülkem nerelere götürülmek isteniyor. Milli ve ulusal bayramların kutlanması bu hükümet tarafından ya iptal ediliyor yahut ta etkisiz hale getiriliyor.

Bunun sorumlusu kim. Her zaman yazıp çiziyoruz bu iktidar milli değerlerimizle oynuyor.

Ülkem de kimin eli kimin cebinde belli değil,

Çünkü kim cahil, kim âlim, kim gafil, kim hain o da belli değil. 

Sapla saman biri birine karışmış.

İstanbul İnönü stadının ismini silinip Arena ismini veriyoruz.

Arena:

Antik dönemlerin de zevk ve sefa içerisindeki halkın hoşça vakit geçirilebilmesi ve düşünen beyinleri uyuşturmak amacı için Roma ve Bizans’ta insanların ölümüne dövüştürüldüğü, yenilenin bir parmak işaretiyle öldürüldüğü veya insanların diri diri vahşi hayvanların önüne atıldığı bir ölüm meydanı.

Şimdi sen tarihi bir lider olan İsmet İnönü’nün ismini kaldır yerine arena koy.

Yazıklar olsun buna sebep olanlara.

Harama helal diyoruz.

Devlet malı, yetim malı fakir halkın malı demiyor çekinmeden yiyoruz.

Bu senden bu benden diye ülkeyi bölüyoruz.

Alevi, Sünni, Çerkez, Laz, Türk, Kürt diye, bölmeye de devam ediyoruz.

Ölü toprağı serptiler üstümüze dünya yansa umurumuzda olmuyor.

İnsani duygularımızı kökten yitirdik

Var olan güzel duygularımızı, iyi huylarımızı kaybettik.

Yurtta kalan öğrenciler yurt yetkilileri tarafından taciz ediliyor.

Ve yapanın yaptığı yanına kar kalıyor.

Peki, bütün bu pislikler yaşanırken biz ne diyoruz

“Bir seferle bir şey olmaz diyoruz”

Demek ki bu ülkede bu gibi soruların en yetkili ağızlardan alınacak cevabı da bu…

“Bir seferde bir şey olmaz”

Densizin biri  “Sahabeler de peygambere eşlerini ikram etti” diyerek sahabeleri pezevenklikle suçluyorsa

Varın bu kutsal dinin ne hale getirildiğini siz düşünün.

***

İlim irfan yuvası olması gereken bir üniversitemizden yetkili bir densiz profesör

 "Ben daha çok cahil ve okumamış tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış cahil halktır. “ dedikten sonra biz bile cahil kaldık bu ülkede.

Değerli okurlar söz cahillikten açılmışken sizlere internetten okuduğum bir hikâyeyi buraya alarak okumanızı dilerim.

EĞİTMEZSENİZ TUTACAĞINIZ GÜN YAKINDIR...

Doğu illerindeki bir ağanın en büyük zevki, kar üzerine çişiyle imzasını atmakmış.
Bu nedenle kar yağmaya başladığı andan itibaren köyde hayvanlar dahil hiç kimse sokağa çıkamazmış.

Kar biraz kalınlaşınca, ağa sırtına kürkünü giyer ve köy meydanına gelirmiş.

Yanında da en yakın yardımcısı Haso. Ağa sırtını köye doğru döner sonra sorarmış

:-'Ula Hasso, ahalibakiy mi?' Hasso cevap verirmiş

:-'Evet, ağam, hepisi de bir olmuş, pencerelerden bakir.

'Ağa çisiyle karın üzerine imzasını atarmış 'Abdullah Cizrelioglu'.

Sonrada bir nokta koyarmış ve sorarmış:

-'Hala bakirler mi?

'-'He ağam, hem bakirler hem de çılgın gibim alkışlirler

.'Her sene ayni tören sürermiş.

Aradan 7 yıl geçmiş. Ağa yine, kar tuttuktan sonra, çıkmış köy meydanına.

Sormuş Hasso'ya:

-'Ahali bakir mi?'

-'He ağam, bakirler, köpekler, kediler bile camdadır.

'Ağa 'Abdullah' diye adini, arkasından 'Cizrelioglu'diye soyadını yazmaya başlamış ki; kalakalmış,

 Çünkü yaş gereği prostat.

 Halka rezil olmak var. Alçak sesle Hasso'ya sormuş:

-'Bakirler mi?

'-'He ağam, bakirler de, sen ne diye durdin öyle?

'Ağa çaresiz:

-'Ula gel yanıma, arkanı dön ahaliye, tamamla şunu.'diye emretmis.

Hasso bir an durmuş, sonra çişini yapmaya hazırlanmış ve ağanın kulağına eğilip:

-'Ağam' demiş, 'Kırk yıldır kafama vurdin, salak dedin, sırtıma vurdin aptal dedin.

Ha bu kulun okumayi yazmayi sökemedi ki, ucuni tut da yazının devamını sen yaz...
'BİRLİKTE ÇALIŞTIKLARINIZI EĞİTMEZSENİZ ....... 
TUTACAĞINIZ GÜN YAKINDIR.

Milleti cahil bırakmaya çalışan bu densiz hocada bir gün mutlaka başını tutar.

Ne diyelim Tanrı sonumuzu hayreylesin.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum