Ulusalcılık…

CHP İzmir Milletvekili Sayın Birgül Ayman Güler doğru ve hakikatleri konuştu. Ama bazı malum çevrelerden çok büyük tepki geldi.

1923 Yıllarında Türkiye’de yeni bir kavram olan Ulusalcılığın toplum tarafından benimsenmesi Kemalist Devrimlerin başarısındandır. Ulusal anlayış çağdaşlaşmanın en önemli yanı ulus ve yurttaş olarak yasama gereğini ve gerçeğini amaç edinmiştir. Toplumun ümmet olarak yaşama gereğini kabul etmez.

Ülkemiz de bu günlerde bazılarının ırkçılıkla özdeşleştirdiği Ulusalcılık toplumun tüm bireylerinde amaçta, inançta, dilde, kültürde ulusal kimlik bilincini veren bir kavramdır.   

Ulusalcılık etnik kökene dayanmayan bir yurtseverliktir. Ulusalcılık barışçı olup emperyalizm karşıtıdır.   

ATATÜRK; “TÜRK ULUSU, TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURMUŞ OLAN TÜRKİYE HALKI” diyerek, Ulus kavramını bu topraklarda yüzyıllardır

Birlikte yaşadığımız tüm etnik yapıyı barındırır. Atatürk’ün “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” sözünü anlamayan kafalarını emperyalist düşünceden kurtaramayan zavallılardır.

Günümüzde neredeyse TÜRK demenin faşistlik Kürt demenin ise demokratik olarak algılanması ve hoş görülmesi derin derin düşünülecek bir açmazın kısacası çıkmaz sokağın kendisidir.

Bu nedenle CHP İzmir Milletvekili Prof. Birgül Güler Ayman’ın Meclisteki konuşmasında belirli malum çevrelerden çok büyük tepki geldi. Sayın Güler TBMM’ de yaptığı konuşmasında ifade ettiği “Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızlık gibi yutturamazsınız. Türk Ulusu ile Kürt Milliyetçiliğini eşit, eş değerde gösteremezsiniz.” İşte bu doğru ve yerinde söylenen sözleri tartışılıyor.

Bu doğru söylemi bilinçli olarak saptırmaya çalışan ne yazık ki CHP genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da olmuştur. İl başkanları toplantısında söylediği “Kimsenin şu veya bu şekilde etnik kimlik üzerinden siyaset yapması, bir etnik kimliği dışlaması, onu ikinci sınıf olarak görmesi bizim kabul edeceğimiz bir olay değildir” diye konuşması olayı saptırmaya yöneliktir.

Dersim üzerinden Hain Sait Rıza ve Şeyh Sait’i kullanarak Atatürk ve İnönü’ye katliam yapmakla suçlayan, hatta daha da ileri giderek Ege’de Yunanlılara karşı etnik temizlik yaptıklarını söyleyen ve suçlayan Truva atı Hüseyin Aygün için hiç konuşmamış olması gerçekten düşündürücüdür.

Sayın Güler’in doğru ve gerçek tespitlerini eleştiremeyen Sayın Kılıçdaroğlu Ona “halka doğruları söyleme yanlış anlaşılır” demek istemektedir. Anlayacağınız Sayın Kılıçdaroğlu nerede duracağını tespit edemiyor.

Ülkemizin kurtuluş savaşının yapıldığı günlerde ve cumhuriyetimizin kurulması aşamasında Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal ve arkadaşları çok çetin iç ve dış düşmanlarla savaşmak zorunda kaldılar.

Bu düşmanlardan:

Birincisi: Görünen düşman, İngiliz, Fransız ve Yunanlılardı.

İkincisi: Padişah, dinci gerici kesimden oluşuyordu. Bu gerici kesim Kurtuluş Savaşını baltalamak için Padişah Vahdetinin kurdurduğu Hilafet Ordusu ile buna bağlı olan Aznavur denen hainin çıkardığı isyanlardı.

Üçüncüsü: Bu maddede önemlidir. Kürt Teali Cemiyeti ile bağlantılı olan Kürtçü- ayrılıkçı Kürtler oluşturdular. Bunlar Sevr antlaşmasına İngilizlerin zorla koydurduğu Kürdistan planını devlete çevirmek için mücadele eden ayrılıkçı bölücülerdi.

Son olarak bu üç düşmanla birlikte hareket eden çete bozuntuları ve liboş aydınlar Anadolu’da yoklukla, hastalıkla ve isyancılarla boğuşarak vatanı kurtarmak için canını dişine takan Türk Ordusunu; Kâfir diye gösteriyorlardı. Şeyhülislam Dürrizade Abdullah, düşmanla savaşan orduyu ve komutanları “dinsiz, kanları helal, katli vacip, bunlara yardım edenlerin de katledilmesi şart” dinsizler diye fetva veriyordu.

İşte bunca sıkıntı, yokluk ve çaresizlik içinde kurtuluş savaşı kazanıldı.

Bu süreçte İngilizler Musul’u Türklere vermemek için çalışıyordu.

Mustafa Kemal Musul’un milli sınırlar içinde olduğunu belirterek Musul’daki İngilizlerle çatışmalar başlamıştı.

Tam böyle bir durumu fırsat bilen doğuda Nakşibendî Şeyhi, Şeyh Said isyan etti. On bir vilayeti ele geçirdi.

Şeyh Said sağa sola gönderdiği mektupta şöyle diyordu:

Kurulduğu günden beri kutsal dinimizi yıkmaya çalışan Türkiye Cumhuriyeti Reisi Mustafa Kemal ve arkadaşları Kuran hükümlerine aykırı hareket ederek Allahı ve Peygamberi inkâr edip, İslam halifesi (Abdulmecid) sürdükleri için bu Cumhuriyetin yıkılması Müslümanların üzerine farz olmuştur. Bu nedenle Cumhuriyetin başında bulunan aynı zamanda cumhuriyete bağlı olanların canlarını ve mallarını almak şeriata göre helaldır.

Değerli okuyucular 1920 deki Osmanlı Padişahı, din adamı Dürrizade Kürtçü ve sözde bazı aydınlar aynı noktada buluşuyorlardı. İşte bu hain ittifak yüzünden Türkiye Musul’u bırakmak zorunda kaldı.

İşin garibi bu gün de kendilerini hakiki Müslüman olduğunu söyleyen gerici/tarikatçı takımı Şeyh Said’in ağzı ile Mustafa Kemal ve bölücü ayaklanmayı bastıran İsmet İnönü’ye saldırmaktadır.

Günümüz Ali Kemal zihniyetinde olan Liboş, Kaşalotlar onları alkışlamaktadır.

İşte bakınız 1920 lerde var olan bu zihniyet ne yazikki 2013 yılında da aynen devam etmektedir.

AKP Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten CHP Ali Haydar Önen’e TBMM kürsüsünden şöyle diyordu: “Sen kürtmüsün? Diyarbakır’da niye yoksun? Diyarbakır’a giremezsin? Girmek için abdest alman lazım senin. Biz seninle eşit değiliz. Elhamdülillah zaten ben seninle eşit olmak istemem."

Sayın okuyucularım kafa ve zihniyete bak asıl faşist kim anlarsınız. Sayın başbakan bunun hakkında en ufak bir şey söylediğini duydunuz mu?

Türkçülük kavramı; kafatasçı, genetik bir kavram değildir.

AKP İstanbul il başkanı ne diyor. “AKP beni Türklükten kurtardı” diyor.

Mecliste her gün eylem ve söylemleri ile açıkça bölücülük yapanlar, ırkçı faşist olmuyor. Sayın Aymar’ın doğru ve yerinde tespitleri ırkçılık oluyor.

Aydın Milletvekilimiz Sayın Osman Aydın’ın Çine ilçemizde Hüseyin Aygün hakkında söylediği sözlerine sonuna kadar katılıyorum. Açık sözünden dolayı da kutluyorum. Hüseyin Aygün gibi düşünenlerin CHP de yerinin olmaması gerekir.

Anlamadığım bir olayda, Atlantik ötesinden emir veren ve içinden Türk kelimesinin kaldırılacağı anayasa hazırlık komisyonunda CHP'nin ne işi var?

Sonuç olarak Türklük kavramı kafatasçı, genetik bir kavram değildir.

Ülkemde Kürt ırkçı ve bölücülerle ümmetçiler ve liboşlar anlaşırsa ulus devlet anlayışı tehlikeli bir hal alıyor. Anlayacağınız şer ittifak oluşuyor.

Kötü insan; hiç kimseye iyi niyetle bakmaz. Çünkü o herkesi kendisi gibi bilir (Hz. Ali)

Gün gelip de;

KİMLİK SİYASETİ yapanların ULUS DEVLETİ AŞALAYABİLECEĞİ aklınıza gelirmiydi?

Türk olmanın “TÜRKÜM” demenin IRKÇILIK, KAFATASÇILIK, FAŞİZM sayılabileceği, aklınızın ucundan geçer miydi?

Ülkem de Kürt Irkçıları ile ümmetçiler anlaşınca ULUS DEVLET anlayışı tehlikeli bir hale geldi.

Tanrı beterinden saklasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum