Afsin Burak Öztürk

Afsin Burak Öztürk

Voltran

Bundan 100 yıl sonra bile Türk ve Dünya tarihinde bahsedilecek önemli bir dönemden geçiyoruz.

Herkes yazıp çiziyor, yorumlar yapıyor, iki taraflı birbirlerine karşı eleştirilerini ileriye sürüyor. Gerçi taraflardan birisi net olarak belli o da hükümet. Diğer taraf kimdir konusunda tam bir gömlek giydirilemedi. Başbakan bu konuda girişimlerde bulundu. Şunlar bunlarla kol kola, ekip başı sorumlu şudur gibi çıkışlarda bulundu, ancak bu iddialar, inanılmaz bir sosyal medya hareketi ile boşa çıktı. Zaten hareketi diri ve meşru çizgiler dâhilinde tutan da buydu. Hiçbir illegal örgütün yönlendirmesi ve kışkırtması altında kalmadan, buna yeltenenleri de bertaraf ederek, tamamen refleks olarak devam etti.

Bu sosyal medya hareketini yabana atmamak gerekiyor. İnanılmaz bir hareketlilik vardı. Sürekli ilk yardım yönlendirmeleri, provokatörlere karşı önlem çalışmaları, hiçbir siyasi yönlendirme altında kalınmaması gerektiğine ilişkin uyarılar, diğer iller ve semtlerdeki insanların kendi uzmanlık alanları doğrultusunda destek çalışması olağanüstüydü. Örneğine az rastlanır bir çalışma vardı.

Bu arada araya sızıp provoke etmek isteyenler oldu, ancak buna engel olmak isteyen duyarlı çoğunluğa teşekkürü bir borç biliyorum.

Burada herkesin kendisine bir ders çıkarması gerektiği açık.

Muhalefetin, halkın tepkilerinin nasıl şekillendiğini, neyi isteyip neyi istemediğini görmesi gerekir. Muhalefet partilerinin yapamadığını, üç ağacın etrafında birleşen birbirinden çok farklı düşüncelere sahip bir gençlik gurubu tüm ülkeyi ayağa kaldırabildi. Resmen Gezi Parkı için Voltran’ı oluşturdular ve yumruğu tek bir yere vurmayı bildiler.

İktidarın, bütün siyaset bilimciler ve sosyologların birleştiği – iktidara yakın olanlar dâhil – uzun süre iktidarda kalanların demokratik söylemlerden çok otoriter söylemlere kayması ve halkta bu şekilde algı uyandırması tehlikesini ciddiye alması ve bu konuda tüm halkı kapsayan çalışmalar yapması gerektiği dersini çıkarması gerekmektedir.  Bu konuda Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL ve Başbakan Vekili Bülent ARINÇ’ın gerekli dersi çıkardık özür dileriz demesi siyaseten ciddi bir erdem göstergesidir. Gerçi Başbakan yurtdışı gezisinden dönüşünden sonra ben öyle bir şey demedim, kimseden de özür dilemem diyecek ama yapacak bir şey yok. Bizim Başbakan böyle.

Bu olaylarda ben de kendime iki ders çıkardım.

Birincisi, bir Arap ülkesi gibi bahara ihtiyaç duyan bir ülke olmadığımızı, kendi demokratik süreçlerimizi –gösteri, yürüyüş bu süreçlerin önemli bir ayağıdır – işletebilen bir ülke olduğumuzu ispatladık.

İkincisi, her zaman savunduğumuz ve övündüğümüz, zor durumda kaldığında inisiyatif koyabilen Türk’ün daha ölmediğini, halen ruhunu ve heyecanını kaybetmediğini görmüş olduk.

Ancak bugünden itibaren itidalli davranmak gerekmektedir. Bugüne kadar çok başarılı bir şekilde devam eden hareketin, bundan sonra da masumiyeti ve meşruiyetini devam ettirebilmesi adına bütün aşırılıklardan ve provoke hareketlerden uzak durması gerekmektedir. Bu vebal bu harekete, gerek sokakları doldurarak katılan, gerek sosyal medyadan destek olan, gerekse evinden destek olan herkesin üzerindedir.

Aydın’dan Gezi Parkı temsilinde tüm Türkiye’de harekete katkıda bulunan herkese selamlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum