Yolsuzlukla uğraşmanın bedeli

Gazeteci için zor olan, yol­suz­luk­la­rın üze­ri­ne gi­de­bil­mek­tir. Bu satırların yazarı zor olanı seçti, Aydın Büyükşehir Belediyesinde yaşanan yolsuzlukları, FETÖ belediyeler imamı olarak anılan Erkan Karaaraslan’ın belediyede kadrolaşmasını ve bu ekibin yaptığı yanlışlıkları okurlarıyla paylaştı.

Doğrusunu söylemek gerekirse işin başında bu kadar derin bir yapıyla karşılaşacağımı bilmiyordum. Hakkımda çok sayıda suç duyurularında bulunuldu. Ömür boyu çalışsam ödeyemeyeceğim tazminat davaları ile karşılaşabilirdim.

Hakkımdaki 60’ın üstündeki suç duyuruları ‘yıldırma, bıktırma, sindirme’ içerikli olduğunu biliyordum. Allah’a çok şükür 59 davadan alnımın akıyla çıktım. Yenileri gelmezse 1 tane kaldı. Temmuz ayında görülecek mahkemede delillerimizi sunacağım.

Bu süreçte yapılan ‘yıldırma, bıktırma, sindirme’ hareketi organize bir şekilde yürütülüyor,  psikolojik baskıyla da karşı karşıya geliyorduk. Şahsıma yapılan saldırılar dur durak bilmiyordu.  Ak sütün içinde ak kıl aradılar. Uğraşları nafile çıktı, verilemeyecek hesabımız olmadı.

Bu defa çekirdek aile bireylerimi hedef aldılar. Salyalı köpeklerini kalleşçe üzerimize saldılar. Üzerimize yapıştırmak istedikleri irin ellerinde kaldı. Yolsuzlukla uğraşmanın bedelini ödedik. Haklıydık… Çok şükür bu işten de yüzümüzün akıyla çıktık.

Bu güne nasıl mı geldik?

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, FETÖ belediyeler imamı olarak anılan Erkan Karaarslan ve bendeniz sarı binanın 7’nci katında toplantı yaptık. Orada belediyenin gerçekleştirdiği ihalelerin ‘adrese teslim’ yapılmasından duyduğum rahatsızlığı dile getirdim. Erkan Karaarslan bana yaptıkları işin hukuka uygun olduğunu söylediğinde, hukuki olabilir ama ahlaki değil demiştim. Bu Özlem Çerçioğlu ve danışmanı Erkan Karaarslan’la son görüşmemiz oldu. Belli ki biraz ileri gittiğim düşünüldü.

Biliyorum…

Şayet üç maymunu oynasaydım, o irin kokan ellerini üzerimizde gezdirmeyeceklerdi.

Her türlü saldırı kararlılığımızı değiştirmedi. Bütün gücümüzle yolsuzlukların üstüne gitmeye devam edeceğiz. Be­nim tek gü­ven­cem ba­ğım­sız ve ta­raf­sız yar­gı­dır. Bu ül­ke­de vic­dan sa­hi­bi ha­kim ve sav­cı­la­rın hala var olduğuna ina­nı­yo­rum.

İşte bu duygularla dün, Sarı binanın 7’inci katında Özlem Çerçioğlu ile birlikte son kez görüştüğüm Erkan Karaarslan’ın yargılandığı FETÖ/PDY davasını takip etmek üzere Aydın Adliyesine gittim. Mersin’de görülen duruşmada, Hatay Cezaevinde tutuklu bulunan Erkan Karaarslan’ın ifadesi canlı bağlantıyla alınacaktı ama uzun süren tanık ifadeleri nedeniyle gerçekleşmedi.

Sonuçta Erkan Karaarslan’ın tutukluluk hali devam ediyor. Benim çok sevdiğim bir söz var; “gecikmiş adalet adalet değildir” diye… Elbette adalet yerini bulmalı, bulacak.

Bütün bunlara rağmen duygusallık bastı…

İnsanız neticede…

3 çocuk babası biri olarak yazıyorum:

Doğrusu Erkan Karaarslan’ın durumuna üzüldüm. Eşi ve kızı gözümün önüne geldi.

İşte tam o sırada;

Sarı binanın 7’nci katında söylediği o söz kulaklarımı çınlattı…

Neydi o söz tekrar edelim:

“Yaptığımız her şeyi hukuki yapıyoruz…”

Erkan Karaarslan aslında;

Yaptıklarımıza hukuki kılıf buluyoruz mu demek istemişti acaba…

Ancak bir gerçek var;

'Güneş gibi ortada olan ve insanların dikkatinden kaçmayan birşeyi saklamanın mantıklı bir açıklaması olamaz. Çünkü herkesin gözü önündeki gerçekler örtpas edilemez.'

Bunun için Atalarımız ne güzel demiş:

“Mızrak çuvala sığmaz.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum