Zevzeklik ve salatalıkların akıbeti

Sorunlarıyla yüzleşmeyen toplumlar, hiç bir ilerleme kaydetmeden, enerjilerini boşa harcayıp kriz üstüne kriz yaşamayı marifet sanırlar ve bunu yaşam biçimine dönüştürürler.   Halının altına süpürülen çözümsüzlükler,  zaman içerisinde hiç bitmeyen iç ve dış siyasi sorunları tetikler ki bunun da önümüze, krizlerden de öte kaos olarak geleceğini görmeliyiz.

Yaşamakta olduğumuz sıkıntılarımızı geçen haftaki “Ahlaki Çöküntü” başlıklı yazımızda geniş bir şekilde ele almıştık. Bunlara ilave olarak yaşamakta olduğumuz işsizlik ve özellikle genç işsizlik, gelir dağılımındaki eşitsizlik ve ekonomik sıkıntıların salgın döneminde artarak devam etmesi ve konunun çözümsüzlüğe doğru evirilmesi hepimizi korkutmalıdır.

Yaşadığımız coğrafyadan kaynaklanan, etnik ve küresel terör tehdit sorunlarımız var.  Hemen güneyimizde özerk yönetimler furyası hız kazanmış durumda; engel olmaya kalktığımız gün, İŞİD yeniden hortlatılarak bu kez bizi terbiye etmeye çalışacaklar!

Bölgesel sorunlarımız hep vardı. Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’deki milli menfaatlerimiz için Yunanistan ve AB ile sorunlarımız devam ediyor. Kargo taşıyan gemilerimiz, Akdeniz korsanları tarafından basıldı, arandı ve arkasından araştırma ve sondaj gemilerimizi limanlara çekmek zorunda bırakıldık.

Libya’da bizim takımın oyuncusu Fayez Al-Sarraj, Mısır’ın desteklediği Halife Hafter’e karşı kaybetti. Geçtiğimiz hafta içinde Türkiye’ye gelen AB komiserleri, Libya’dan askerlerimizi de çekmemizi istediler.

Mısır, İkili ilişkilerin düzeltilmesinin şartı olarak; Türkiye’nin Müslüman Kardeşler örgütüne verdiği desteği çekmesini istiyor.

İsrail, “one minute” mizanseniyle kesintiye uğruyormuş gibi olan Türkiye ile ilişkileri, oluşturulan algının tersine hep tavan yapmıştır.   İsrail’in Türkiye ile ilişkileri, hiçbir zaman kesintiye uğramamıştır. İsrail altımızı oyarken bile!

Irak ile ilişkiler öteden beri bir dargın bir barışık devam ediyor.

Suriye ile ilişkilerimizin iyi olmadığı hepimiz biliyoruz. İktidar ve Muhalefet Esad’ı deviremedi. Bilek güreşi devam ediyor ama sıkıştık. Al bayraklı şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor.  ABD, Suriye’de Fırat’ın Doğu’sunu bırakmak istemiyor.  Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski ile yapılan görüşmelerde Ukrayna’ya tam destek verilmesinin sonuçlarını İdlip’te göreceğiz. Asıl kıyamet orada kopacak gibi gözüküyor.

Bakü’den bir ses; Aras Nehrinin Güneyi de var diyerek İran’ı hedef aldı. Sonrasında düzeltme yapma yarışına girildi. Tevil üstüne teviller yapıldı. Bir gün mutlaka diyerek bu ülkü ile yaşayın. İtirazımız yok. Rahmetli Ebulfez Elçibey, bu yüzden iktidardan olmuştu! Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Üniter bir devleti yıkacağım diyorsun. O zaman birileri de gelip size, Büyük Ermenistan, Büyük Kürdistan veya hepsi de içinde Büyük İsrail mi desin?

Ermenistan ile ilişkilerimizi düzeltmek için şartımız olan işgal edilmiş Azerbaycan toprakları, Ermeni işgalinden kurtarıldı. Hepimiz sevinçliyiz. Şimdi barış zamanıdır.  Ermenistan ile ilişkileri düzeltip yeniden imar ve inşasına talip olmak varken, mal satmak varken, hepsinden önemlisi Fransa ve Kaliforniya’da yaşayan diaspora Ermenilerinin elindeki “sözde soykırım” oyuncağını alabilmek için ne zamana kadar bekleyeceksiniz. Fırsat ayağımıza geldi. Şimdiki iklim 2008’deki Ermeni açılımı yapmaktan çok daha cazip değil mi?

Kimden korkuyorsunuz? Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş,  1993 yılında Ermenistan Devlet Başkanı Ter Petrosyon ile işgal edilen Azerbaycan toprakları için Paris’te görüşme yapmıştır.

Devlet adamlığı zor zanaattır.

Devam edelim. Polonya, Romanya ve Bulgaristan’ın NATO’ya girişiyle birlikte, Rusya Federasyonunu batıdan kuşatmak için tek bir halka kaldı. Ukrayna’nın NATO’ya alınmasıyla birlikte Polonya’dan saplanan NATO hançeri Türkiye’ye ulaşacaktır. ABD’nin hedefi de budur.

Karadeniz’den komşumuz Ukrayna ve Rusya, Dombas ve Kırım bölgelerindeki anlaşmazlık nedeniyle gerilimi tırmandırdıklarını görüyoruz. Gerginliğin savaşa doğru evirildiğini, bunun da Montrö tartışmalarını alevlendirdiğini, ABD ile ilişkileri düzeltme adına Ukrayna’nın yanında yer almamız halinde Rusya ile ekonomik ve siyasi gerilim yaşayacağız. Montrö’yü deldirmediğimiz takdirde, ABD ve NATO ile ilişkiler ne olur; Hangi tarafta yer alsak açmazdayız. Tarafsız kalmayı başarabilecek miyiz?

thumbnail-abd-rus-turk.jpg

Ukrayna-Rusya çatışmasında, Türkiye'nin ilişkilileri dengeleyememesi durumunda, Rusya ile 2015’te yaşanan uçak krizi atmosferini tekrar yaşamaktan korkarım.

Zelenskiy yönetimi ise Avrupa ve ABD’den üst üste gelen destek açıklamaları sebebiyle iç politikadaki imajını düzeltme adına önemli bir fırsat yakaladı. NATO’nun üst düzey yetkilileri ve ABD’li bürokratların ardından Erdoğan ile İstanbul’da görüşme gerçekleştirdi.

Huber köşkünde gerçekleşen görüşmenin ardından yapılan açıklamada, “İş birliğimiz hiçbir surette üçüncü ülkelere karşı bir girişim değildir" ifadesi vurgulansa da böylesine kritik bir dönemde Kiev ile yakınlaşmanın Moskova’yı ne denli rahatsız edeceğinin farkında olan Ankara, Zelenskiy’nin ziyaretinden 1 gün önce Putin ile görüşerek tabiri caizse Moskova’nın ateşini düşürme adına bir adım atmaya çalışıldı.

Putin, Erdoğan ile yaptığı görüşmede  “Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin korunması çağrısını yineledi.

Rusya'nın Ukrayna sorunu nedeniyle ABD ile de gerilen ilişkilerini ve Türkiye'ye yansımalarına bakacak olursak;

Ankara, Moskova ile zaman zaman yakınlaşsa da tarihi geçmişi ve coğrafi dengeleri iki taraf da iyi biliyor. Rusya’nın Suriye ve Libya’da halen Türkiye’den farklı görüşlere sahip olduğunu biliyoruz.

“Türk-Rus ilişkilerindeki inişlerin ya da çıkışların çoğunlukla üçüncü ülkelerden kaynaklandığını söyleyebiliriz. Ankara ile Kiev arasında son yıllarda yaşanan yakınlaşma,  Kırım’ın Ukrayna’ya ait olduğunun açıklanmasıyla tavan yapmıştır. Çok sayıda Bayraktar TB2 SİHA satın alan Ukrayna, muhtemel bir çatışmada bu uçakları aktif bir şekilde kullanacaktır. Rus medyası, Ukrayna’nın açıklanan rakamdan çok daha fazla Türk SİHA’larına sahip olduğunu defalarca yazmıştı.”  

Görüldüğü gibi Ukrayna sorunu nedeniyle ABD-Rusya hattında artan tansiyon da Türkiye'yi iki ülke arasında bırakıyor. Ankara bir yandan ABD ile ilişkilerini düzeltmek istiyor ama diğer yanda da bunu Moskova'nın tepkisini çekmeden yapması zor görünüyor.”

Rusya gardını erken alarak Türkiye’ye karşı kullanacağı yaptırımların ilk sinyalini verdi. Türkiye'de koronavirüs vakalarının artmasından kaynaklanan nedenle, 15 Nisan'dan başlamak üzere Türkiye ile uçak seferlerini bir buçuk ay süreyle durdurma kararı aldı. Bunun politik bir sebep olduğunu dünya âlem biliyor.

Almanya ve İngiltere turist göndermeyecek. Türkiye’yi 2019’da yaklaşık 7 milyon Rus turist ziyaret etmişti. Sadece Antalya sahillerinde 5 yıldızlı 500 otel bulunduğunu unutursanız eğer fatura ağır olacaktır.  Şimdiden 533 bin iptal var. Rusya ile krizin sürmesi halinde 40 milyar dolarlık turizm gelirini unutalım. Antalyalı üretici,  salatalıkları nereye koyacağını şimdiden düşünmeye başlasın.

Geleneksel Türk Dış Politikası, denge ve tarafsızlık üzerine kurulmuştur. Montrö’yü tartışmanın ve deldirmenin Türkiye’ye bir getirisi olmayacaktır. 

Eski parlamenterler, “Monşerler” diye niteledikleri dış işlerimizin Saygın Büyükelçileri ve 104 emekli Amiral, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin deldirilmemesi yönünde açıklamalarda bulundular.

Parlamenterler ve Büyükelçilerin açıklamaları, mesai saatleri dâhilîlinde yapıldığı için makul karşılanacak, Amiraller gece yaptığı için ifadeye çağırılacaklar. Muhalefetin bir kanadı da bunu “zevzeklik” diyerek tavır koyacak.

Aylardır ben geliyorum diyen Ukrayna-Rusya arasındaki krizi okuyabilen bir muhalefet var mıydı bu ülkede; siz, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin hedef alınabileceğine dair bir açıklama yapmış olsaydınız, parlamenterler, Büyükelçiler ve Amiraller bu açıklamaları yapma ihtiyacı duyarlar mıydı?

O halde, Ülkemizin Milli Meselelerini konuşmayanların parlamentoda ne işleri olabilir? Asıl  “ZEVZEKLİK” budur. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
  • Ali AKSÜT / 22 Nisan 2021 Perşembe 13:28

    Ülke sorunları ve objektif gerçekçi tespitler.....
    Rasyonel çözümleri konusunda yönetimler ve siyasetçilerin yaklaşımları.....
    Muhalefetiyle iktidarıyla mutlaka herkes aynaya bakmalıdır. Çünkü aynalar yalan Söylemez......
    Ülkemiz, bölgemiz ve dünyadaki gelişmeler,olaylar ve jeopolitik dayatmalar..... Suriye,İran, Irak, Mısır,İsrail ve Libya..... Mavi Vatan...Ege,adalar ve Yunanistan....ve küresel güçler.....Doğudan,batıdan, kuzeyden ve güneyden her olan ve olabilecek sıcak çatışmalara gebe olaylar.....
    AB,liği, NATO, Amerika ,Rusya,Ukrayna ve Türkiye......Milli beka meselesi,egemenligimizi ilgilendiren çetrefilli konular....
    Ve biz,iç hesaplaşmalar uğruna,evde birlik sağlamak yerine,evin içinde her gün hain çoğaltıp adam dövüyoruz. Her gün kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz.....Ne zaman biraz akıl, biraz izah,biraz vicdanla kendimize gelip bu zevzekliklerden kurtulacağız ? Yoksa salatalıkları turşumu kuracağız.....?
    İşte, yazarımız sn. Metin Akoğlu namuslu, dürüst, düşünen bir aydın olarak bu birikimli, değerli yazısıyla çok önemli bir projektör tutarak, ışık olmuştur. Değerli yazarımıza çok teşekkür ederim. Eline,kalemine sağlık.

    Yanıtla (0) (0)
  • Hamlet iltaş / 19 Nisan 2021 Pazartesi 14:04

    Amiral lerin ortaokul diplomasyla işe alınıp zaman içinde kıdemlenip zabıta müdürü olarak emekli olduğunu düşünenlere bir küçük hatırlatma olsun. Amiralin zekası bilgi birikimi ve entellektuel derinliği ona zevzek diyen ilkokul öğretmeninden kıyaslanmayacak kadar üstündür. Heleki yazdıkları uzmanlık alanlarıyla ilgili ise iki defa okumak gerekir. Akıllı yönetici bilmediği konularda bilgiden istifade edendir. Kapris ve korku içinde zulmeden değil.

    Yanıtla (4) (0)
  • Aydın / 19 Nisan 2021 Pazartesi 12:22

    Dış siyaset telde oynayan cambaz misali dengeleri sağlamaya benziyor. Sayın yazar hiç iç acıcı bir gidişat yok anlaşılan, içimiz karardı...
    Çok üzülüyorum ama Benim de bir suçum yok

    Yanıtla (2) (0)