Ziya Gökalp’ın Ali Kemal'e cevabı

29 Ekim 1923’de kurulan Cumhuriyet ve onu kuranlarla yapılan sistematik hesaplaşmanın her platformda devam ettiğini, bu mücadelenin 2002 seçimleriyle birlikte yeni bir boyut kazandığını yaşayarak gördük, görmeğe de devam ediyoruz.

Refah Partisi’nin Yenilikçi Kanadının temsilcileri,  Erbakan’dan ayrı bir dünyaya taşınmışlardı.

Ortadoğu için kâğıtların yeniden karıldığı bir dönemdi. Büyük Ortadoğu Projesinin (BOP) Eşbaşkanlığı Türkiye’ye verilmişti.

Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan ikilisi, BOP bayrağını bilerek, isteyerek ve de gönüllü sallama garantisi karşılığında iktidar olmuşlardı…

İngiliz, ABD ve İsrail tarafından sipariş edilen ve yıllar önce Petronas ikiz kulelerinde taslağı hazırlanan  “Stratejik Derinlik” kitabını bilmeyenimiz yoktur.

Ilımlı İslam görünümlü Müslüman Kardeşler (İHVAN) hareketinin, 63 İslam ülkesinde yaşama geçirilmesine yönelik,  içinde kan, gözyaşı, kaynak paylaşımı ve sınır düzenlemeleri de olan, hayal alıp, hayal satan, öngörüsüzlük adına her şeyin olduğu berbat bir şeydi.

Strateji, taktik ve teknik bir araya getirilerek, sıralı bir şekilde projeler işlenip,  topluma yedirilecekti. Yeri geldiğinde Arap sermaye çıpası, yeri geldiğinde One Minute çıpası, yeri geldiğinde AB çıpası ve nihayet HSYK çıpası ile Ergenekon ve Balyoz operasyonları ile en büyük direnç noktası olarak görülen TSK iğdiş edilecekti.

15 Temmuz ile birlikte gördük ki, pilotlarımızı da ihraç ederek orduyu savaşamaz hale dönüştürmüşüz.

Sahi biz hangi savaşta yenildik…

Savaşmadan kaybeden bir ülke durumundayız.

Filmin sonunda birisi de Halife olacaktı…

Yukarıdaki projelerin gerçekleşmesi için Türk basınının Amerika’daki temsilcileri ile CIA’nin Türk basınındaki görevlilerinin kamuoyunu etkilemek ve dizayn etmek gibi misyonlarının olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Toplum mühendisliği kavramını bize bunlar öğretmediler mi?

İlk olarak ikinci Cumhuriyetçilerin “Jose Mourinho’su”  Cengiz Çandar takımın ilk onbirini ilan etti.
Kalede Cengiz Çandar,

Geri dörtlü: Mehmet Barlas, Hasan Cemal, Murat Belge, Etyen Mahçupyan,

Orta Saha: Orhan Pamuk, Mehmet Altan,

Hücumda: Eser Karakaş, Şahin Alpay, Ali Bayramoğlu, Mehmet Ali Birand(Türkiye Türklere bırakılmayacak kadar önemli ve değerlidir diyen birisiydi)

Yedekler: Kürşat Bumin, Ahmet İnsel,  Cüneyt Ülsever, Ahmet Altan,  Asaf Savaş Akat, Emre Aköz, Ergün Babahan, Serdar Turgut, İsmet Berkan, ROK

Yasemin Çongar, Nuray Mert, Nagehan Alçı erkeklerden biraz daha fazla performans gösterdikleri halde ilk 11’de yer alamamışlar.

Zararı yok. Belki bir dahaki sefere…

Cengiz Çandar takımı oluştururken cinsiyet ayrımcılığı yapmış.

Birazcık Filistin toprağında kalmışlığı olduğu için oradan geliyor olmalı.

Arap erkeği olma egosu galip gelmiş…

Faik Bulut İsrail’de 7,5 yıl hapis yatarken, Cengiz Çandar dışarıda kalabilmeyi başaran biridir…

Bağlantıyı kurduğunuza inanıyorum…

İntelligence da böyle bir şeydir!

Neyse biz devam edelim.

İkinci Cumhuriyetçiler Takımının Başkanı: Can Paker

Takımın danışmanı: Karen Fogg teyze

Hakemler: Küçük Bush, Obama,  Tony Blair, Merkel (4. Hakem)

VAR Sisteminde: Dönüşümlü olarak Suud’lu Bin Salman ve Katar Emiri Şeyh Temim

Malzemeciyi unuttuğumu sanmayın. Her maça çıkarken forma ve ayakkabıların konduğu bavulları taşıyan Mehmet Baransu…

Onun yaptığı hizmetler asla unutulmayacaktır…

Günümüzdeki Cumhuriyet düşmanı ve kendilerine 2. Cumhuriyetçi diyen zihniyetin, mütareke yıllarındaki temsilcisi Ali Kemal’dir. Ziya Gökalp Fransız Gazetelerinin birinde, Ali Kemal’in yazısına rastlar. “Ziya Kürt’tür” yazısı ile “Kürt olduğu halde Türkçülüğe hizmetle kendi milletine ihanet ettiğini” yazmaktadır. 

Ziya Gökalp İstanbul’un işgalinden sonra, Malta’da sürgündedir o sıra. 

 Ali Kemal’e cevaben yazdığı şiiri, Kastamonu Açıksöz Gazetesinin 20 Nisan 1921 tarihli nüshasında yayınlanır.

Ali KEMAL’E

Ben Türküm! Diyorsun, sen Türk değilsin! 
Ve İslâm’ım! Diyorsun, değilsin İslâm!
Ben, ne ırkım için senden vesika,
Ne de dinim için istedim ilâm!

Türklüğe çalıştım sırf zevkim için, 
Ummadım bu işten asla mükâfat!
Bu yüzden bin türlü felâket çektim,
Hiçbir an esefle demedim: Heyhat!

Hatta ben olsaydım: Kürt, Arap, Çerkez; 
İlk gayem olurdu Türk milliyeti;
Çünkü Türk kuvvetli olursa, mutlak,
Kurtarır her İslam olan milleti!

Türk olsam olmasam, ben Türk dostuyum, 
Türk olsan olmasan, sen Türk düşmanı!
Çünkü benim gayem Türkü yaşatmak,
Seninki öldürmek her yaşatanı!

Türklük hem mefkûrem, hem de kanımdır: 
Sırtımdan alınmaz, çünkü kürk değil!
Türklük hâdimine "Türk değil!" diyen,
Soyca Türk olsa da "piçtir! Türk değil!

Osmanlıyı yıkmak için İngilizlere angaje olanların, günümüzde aynı odaklara hizmet edenlerden ne farkı var.

Taraf diye manipülasyon gazetesi vardı. Kimin olduğu malum. Görev Tamamlandı! Kapandı…

"Ama bizi kullandınız" diyenlere, "Maalesef" denildi...

Gerekli oldukları zaman dilimi içerisinde çantalarına para doldurulur, sırtları sıvazlanır, ne kadar "güzel" ve "seksi" olduklarından dem vurulur, egoları okşanır.

Kimi zaman "özgürlükçü", kimi zaman "bağımsız ve yürekli gazeteci", kimi zaman "demokrat payesi" bile verilir bunlara…

İstihbarat örgütleri tarafından kullanılan böceklerden, görevine kendisini fazla kaptıranlar, işinin bittiğini kabul etmeyenler, kafa tutmaya çalışanlar çıkar bazen…

Yollarına, "iktidara ağır eleştirilerde bulunan yürekli gazeteci" kisvesiyle devam etmeye kalkışırlar...

İşte en can sıkıcı, en acınası halde olanlar da bu kullanılıp atıldığını kabul etmek istemeyenlerdir…

O zaman kendilerine bir fahişeden başka bir şey olmadıkları açıkça söylenir ve ipleri çekilir...

Bulaşmıştır bir defa…

Akılsız olduklarından değil.

İşleri bu olduğu için yeniden bir araya gelecekleri günü beklerler…

Gideon’un haylaz çocukları!


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.