Şerif KUTLUDAĞ

Şerif KUTLUDAĞ

Ağustos’a -zaferler ayımıza- selâm

Bugün 2 Ağustos 2023 Çarşamba…

Ağustos Ayı: Biz Türkler için “Zaferler Ayı”dır.

Kaynağı isterse Roma İmparatoru Caesar Augustus’tan gelsin… Bizim için Türk tarihi için bu gerçek bizim onu “Zaferler Ayı” olarak adlandırmamızı ve bu şekilde anlamlandırmamız gerçeğini değiştirmez.

İşte tarihimizde Ağustos ayında yaşanmış olan önemli birkaç zaferi hatırlatıverelim:

** Malazgirt Savaşı | 26 Ağustos 1071

** Otlukbeli Zaferi | 11 Ağustos 1473

** Çaldıran Zaferi | 23 Ağustos 1514

** Mercidabık Zaferi | 23 Ağustos 1516

** Belgrad’ın Fethi | Ağustos 1521

** Mohaç Zaferi | 29 Ağustos 1526

** Kıbrıs’ın Fethi | 1 Ağustos 1571

** Sakarya Meydan Muharebesi | 23 Ağustos – 13 Eylül 1921

** Büyük Taarruz | 26-30 Ağustos 1922

Değerli okurlarım, son yıllarda merhum Servet Somuncuoğlu’nun öncülüğünü yaptığı; Gevaruk Yaylasından, Ordu Ünye’ye, Ankara Güdül’den Kütahya Aizona Harabelerine, Kars’tan Denizli’ye ve İzmir Konaklıdere’ye uzanan Tamgalar-Taş Mektuplar, Türk milleti olarak bizim bu topraklarla buluşmamızı MÖ üç binli yıllara taşımıştır.

Attila öncülüğünde Avrupa ortalarına akan Hun Devleti içindeki Kıpçak Türklerinden kurtulmak isteyen yönetimlerin bu grupları Anadolu’ya dağıtmış olması gerçeği 26 Ağustos 1071 Malazgirt Savaşıyla yüzünü göstermiş; Bizans ordusundaki Peçenek ve Uz Türkleri karşılarında kendileri gibi konuşan bir orduyu görünce saf değiştirerek Alpaslan ordusuna katılmışlardı. Bizler onları hep Peçenek ve Uz Türkleri olarak okumuştuk. Halbuki Uz’un=Halk ağzında Oğuz’un kısaltılmış halidir. Tarihi dönemlerde Oğuzların da Balkanlar üzerinden Anadolu’ya gönderildikleri tarihî bir gerçektir.

İşte Anadolu’ya en son gelişimiz olan 26 Ağustos 1071’le başlayan ve 9 Eylül 1922’de Yunan ordularının İzmir Körfezinde denize dökülmesiyle noktalanan süreç; bizim bu topraklarda kök salmamızı istemeyen güçlerle savaşlarımız şeklinde kendisini göstermiştir. Bu düşünceden kaynaklanan savaşlar da genel anlamda bizim için zaferlerle sonuçlanmış ve bu ay Zaferler Ayı adının almıştır.

En son yine bir ağustos ayında kazanılan Sakarya Meydan Muharebesi ile Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı bizim bu topraklarda ebediyen var olacağımızın bir tapu senedi olarak tarihte yerini almıştır.

Bu bağlamda ve bu duygular ışığında Türk milleti olarak, bu toprakların güçsüze hayat hakkı tanımadığı gerçeğini unutmamamız gerekiyor değerli okurlarım:

İnsanlık tarihinin tanık olduğu bütün büyük medeniyetler: Hititler, Hattiler, Frigler, Lidyalılar, İyonyalılar, Urartular ile büyük devletler: Makedonyalı Büyük İskender İmparatorluğu, Pers İmparatorluğu, Roma ve Bizans İmparatorlukları ve Osmanlı İmparatorluğu Anadolu’yu merkeze alarak gerçekleştirmişlerdir bu büyük oluşlarını.

Tarih aynasının bizlere gösterdiği bu gerçeklik ışığında bugünleri sağlıklı yaşarken diğer yandan da geleceği kurmanın plan ve programlarını yaparak yürürlüğe koyma mecburiyetimiz vardır. Yoksa yaşanan gerçeklik sizin tarihî kimliğiniz şöyleymiş böyleymiş diye bir iltimas/öncelik tanımıyor.

Bu konuda içinde yaşadığımız her türlü sıkıntıya rağmen gelecek adına umutlu kılan husus; milletimizin genlerine işlemiş olan tarih şuurudur. Devlet, millet, bayrak ve özgürlük sevgisidir. Bu konulardaki tavizsiz duruşudur..

Bu noktada Atatürk’ün “Gençliğe Hitabesi ile 10 Yıl Nutku” bizlere yol gösterecek, önümüzü aydınlatacak ve hayata tutunma enerjisi verecek olan güç kaynaklarımızdır.

Bu duygular ve Ağustos Ayının Zaferler Ayı olduğu gerçeği bizlere nasıl bir milletin mensubu olduğumuz gerçeğini hatırlatacak ve mücadele için güç verecektir.

Bu duygularla “Merhaba Ağustos; Merhaba Zaferler Ayımız!..” sözleriyle selamlıyoruz Ağustos ayını ve “Hoş geldiniz!” diyoruz…

Ağustos Ayını Zaferler Ayı eyleyen bütün şehit ve gazilerimizi anmak ve ruhlarına dualar göndermeye vesile olması niyetiyle Arif Nihat Asya’nın “Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor” şiiriyle yazımı noktalamak istiyorum…

BİR BAYRAK RÜZGÂR BEKLİYOR

Şehitler tepesi boş değil,

Biri var bekliyor.

Ve bir göğüs, nefes almak için;

Rüzgar bekliyor.

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye;

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?

***

Destanını yapmış, kasideye kanmış.

Bir el ki; ahretten uzanmış,

Edeple gelip birer birer öpsün diye fâniler!

Öpelim temizse dudaklarımız,

Fakat basmasın toprağa temiz değilse ayaklarımız.

Rüzgarını kesmesin gövdeler

Sesinden yüksek çıkmasın nutuklar, kasîdeler.

***

Geri gitsin alkışlar geri,

Geri gitsin ellerin yapma çiçekleri!

Ona oğullardan, analardan dilekler yeter,

Yazın sarı, kışın beyaz çiçekler yeter!

Söyledi söyleyenler demin,

Gel süngülü yiğit alkışlasınlar

Şimdi sen söyle, söz senin.

***

Şehitler tepesi boş değil,

Toprağını kahramanlar bekliyor!

Ve bir bayrak dalgalanmak için;

Rüzgar bekliyor!

Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin;

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye? ...

Arif Nihat ASYA

GÜL/AYDIN… SEVGİLERLE…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum