Emperyalizm ve aydınlar

Ülkemiz çok zor günlerden geçiyor. Bu süreçte her türlü siyasi düşünce, dini inanç vs. görüşlerimizle “Söz konusu vatansa gerisi teferruattır” diyerek, tam bir birlik ve beraberlik içinde olma mecburiyetimiz var. Çünkü tarih boyu süre gelen milletler mücadelesinde “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur” gerçeğini bilmeliyiz.

Son yıllarda, hele 2020 yılının şu ilk aylarında peş peşe yaşadığımız olaylar hepimizin dikkatini çekmektedir. Ülkemiz ve bölgemizde yaşanan bu insanlık dramı, biraz vicdan ve iz’an sahibi olan her kesin, bilhassa aydınlarımızı, yazarlarımızı, medyayı, iktidarı-muhalefetiyle sorumlu siyasetçilerimizi daha çok düşünmeye ve insani değerleri yeniden sorgulamaya mecbur etmektedir.

Uygarlıkmış, barışmış, insan haklarıymış… Batı Dünyası diyorlar, insan hakları ve demokrasiden bahsediyorlar… Vicdan sahibi her Türk aydını bu şişirilmiş cilalı, boyalı sloganları tek tek sorgulamalı. Hangi Batı? Nerede demokrasi? Nerede uygarlık? Nerede barış ve insanlık?

Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da olan işkence ve zalimlikleri bütün dünya görmedi mi? Yanı başımız Suriye’ de 9 yıldır insan kanı akıyor, Müslüman kanı akıyor. Hani insanlık, hani uygarlık? Arap dünyası, İslam ülkeleri nerede?

910 km’lik sınırımız olan komşumuz Suriye’den sürekli sınırlarımıza terör saldırıları yapıldı. Vatanın bölünmez bütünlüğü ve milletin bekası için kahraman Türk ordusu, peş peşe “Zeytin Dalı”, “Fırat Kalkanı”, “Barış Pınarı” ve “Barış Kalkanı” harekâtlarını gerçekleştirdi. Bölge halkı büyük ölçüde nefes aldı. Bu hain teröristlerden temizlenmenin huzurunu yaşadı.

Soçi’de ve Aslana sürecinde tarafların imzaladığı çatışmasızlık bölgesi olacak güvenli bölge İdlib’te ise anlaşmaya rağmen rejim güçleri, Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ve destekçileri Rusya, İran sivil halkı bombalamaya katletmeye devam etti. Ateşkes defalarca ihlal edildi. Katil Esad’ın katliamından kaçan halk, Türkiye sınırına doğru gelmeye, göç etmeye başladı. Zaten ülke olarak 9 yıldır 4 milyon Suriyeliye bakıyoruz. Milli bütçemizden 40 Milyar dolar harcamışız. Bu mesele ülkemiz ve devletimiz için dayanılmaz boyutlara ulaştı. Bir an evvel göçü durdurmak, İdlib’te barış sağlamak temini için gözlem noktalarında görev yapan Mehmetçiğimize hain saldırılar başladı.

Rejim güçleri ve destekçileri 27 Şubat gecesi, bir mübarek kandil gecesi 34 yiğidimiz kahraman Mehmetçiğimizi şehit ettiler. Angajman kurallarına göre misliyle karşılık verildi. Böylece “Bahar Kalkanı” harekâtı başladı.

Çok nazik, hassas bir süreçten geçtiğimiz şu günlerde bilhassa aydınlar, yazarlar, milletin seçtiği milletvekilleri, bakanlar, yöneticiler sorumluluk taşıyan her Türk vatandaşı konuşmalarını, düşüncelerini, ifade etme şeklini, üslubunu çok daha dikkatli davranmak durumundadır.  Ucuz siyaset uğruna, bulanık suda balık avlamak ve siyasi avantajlar sağlama hırsı uğruna fitne çıkarıp şeytanın değirmenine su taşımamalıdır.

Bu günlerde çok sıkça seslendirilen duyduğumuz eleştiri, Mehmetçiğin Suriye’de ne işi var sorusu. Bizim İdlib’ te, Libya’ da ne işimiz var? Sorularının belli çevrelerce tekrar tekrar koro halinde söylenir olmasıdır.

Bazı aydınların ve yazarların bu konuyu bir savaş karşıtı, barış havarisi insancıl yaklaşımlar içerisinde sunma çalışmaları, propaganda amacı dışında çok inandırıcı ve samimi görünmemektedir. Türk askerine Suriye’ de ne işiniz var sorusunu soranlar, Rusya’ya, Amerika’ ya, başka ülkelere burada sizin ne işiniz var sorusunu soramamaktadır.

Amerika, okyanus ötesinde 10 bin km uzaklıkta yanı başımıza bu coğrafyaya gelmiştir. Hani Irak’a barış ve demokrasi getirecekti?  Irak’ta insanlık ve uygarlık değerleri olacaktı? Şuan paramparça olmuş, ekonomisi ve devlet yönetimi çökmüş komşumuz Irak’ı aydınlarımız, yazarlarımız hiç bunu sorguluyor mu? Aynı oyun Suriye’ de ve Libya’ da oynanıyor.

Ne oldu Arap Baharına? Ne baharı? Kan, gözyaşı hiç dinmedi ki. Amaç barış, demokrasi, insan hakları, uygarlık falan değil. Çok açık belli ki amaç emperyalist emeller… Sömürü düzeni… Petrol ve doğal yaz yatakları.

Dünya ‘ da, bilhassa Orta Doğu ve İslam coğrafyasında emperyalizmin oyunları, entrikaları hiç bitmez. Ülke olarak geçmişin çok ağır bedeller ödediğimiz acı tecrübelerinden ders alarak, Suriye, Irak, Libya ve benzeri ülkelerde ki oynanan oyunları, sebep-sonuç ilişkilerini görerek çok doğru analiz etmeliyiz.

İdlib’te her gün, her saat kahraman askerimize rejim güçleri tarafından saldırılar yapılıyor. Şehitlerimiz var, her gün şehitler veriyoruz. Acılarımız var. Yüreğimiz yanıyor. 82 milyon şehitlerimizin acısını içine gömüp tek yürek olarak Mehmetçiğinin arkasında kenetleniyor.

Dualarla, yasinlerle, fetih sureleriyle, şehirlerde de meydanlar, caddeler bütün Türkiye büyük bir coşkuyla “Vatan sana, canım feda”, “Her Türk asker doğar”, “Ne mutlu Türkü’m diyene!”  haykırışları yeri göğü inletiyordu.

Suriye’ de, İdlib’te, Akdeniz Libya’ da verilen mücadele milletimiz hak ve menfaatlerini korumak mücadelemizdir. Emperyalizme karşı vatanımızda ve bölgemizde özgürce, bağımsız, başı dik yaşama mücadelesidir. Aydın 24 yazarlarımızdan Ahmet Keleşoğlu’na ayrılan sütunda kızı sevgili İlke Keleşoğlu’nun kaleme aldığı “Kiralık Kelimeler” başlıklı yazısı ilgimi çekti. Sadece “Kiralık Kelimeler” değil meğerse emperyalizmin borazancısı, kiralık aydınlar, kiralık kalemler de varmış. Atalarımız boşuna söylememiş: “Gavurun ekmeğini yiyen, onun kılıcını sallarmış.”

Aydınlar…

Ahh aydınlar…

Boğazda viskisini yudumlayıp vatan kurtaran aydınlar…

Aydınlar, kendi milletine, öz kültürüne, değerlerine yabancılaşmış aydınlar…

Yara büyük, çıban çok derin..!

Yazımı bir şairin silkelenip uyarılmamızı ikaz eden şu şiiriyle tamamlamak istiyorum:

Kalk yiğidim uyan..!

Yine dağ başını duman aldı,

Parçalandı üç kıtanın toprakları,

Arslan payını, Arslan olmayanlar aldı.

Kalk yiğidim, artık uyan!

Yine dağ başını duman aldı.

Şeyh Edebali’nin “Toprak suyla karışınca çamur olur,  kanla karışır ise de vatan olur” dediği gibi…

Vatan uğruna şahadet şerbeti içen, aziz şehitlerimizi Allah’tan rahmet, gazilerimizde acil şifalar diliyorum. Suriye İdlib’te destan yazan kahraman Mehmetçiğimize kolaylıklar diliyorum. Allah’ım ayaklarına taş değdirmesin, onları korusun, zafer nasip etsin.

Bir an evvel ateşkes gerçekleşsin. Kalıcı barış sağlansın. Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum