Yaşadığımız şehrin iklimini giyinir ister istemez o iklime uygun davranışlar ediniriz.

Tüm etik değerlerin adı aynı olmakla birlikte ölçeği değişir bazı şehirlerde iklimine uygun olarak.

Doğru, doğruluğundan ödün verir, yanlış, gözyumulabilirdir. Ayıplık davranışlar oldukça azalmış, günahın çekincesi kalmamıştır bazı iklimlerde.

Tam tersi bir giysidir bazı şehirlerin iklimleri. Sıkar boğar sizi nefes aldırmaz doyumluk.

Birinci iklimi giyindiğinizde davranışlarınız otokontrolünüze uğramaz artık. Etrafınızdakilerin üç maymunu oynadığının bilinciyle sizi hiç kimse görmüyormuş gibi rahat hareket eder, görenlerin aldırış etmeyeceğini bilmenin rahatlığıyla boş verir kimin ne diyeceğine, birçoğunun da sizin gibi giyinmesinden dolayı aynı iklimi yadırganmayacağınızı bilir tüm perdelerini yırtarsınız insan duyarlılığının ve insani ölçeklerin.

Artık çekinmez, utanmaz, korkmaz olursunuz kaybettiğinizden etik değerlerin çoğunu; ayıbınızla eğlenir, günahınızla keyiflenirsiniz.

Diğer türlüsünde ise siz siz olmaktan çıkmış başka gözlerin güdümünde bir müride dönüşür ipinizin boyuna göre gider gelirsiniz mürşitsiz dergâhlara.

Eğer kimliğiniz gelişmiş, kendi öz varlığınıza saygı duyuyor ve 'kazan kazan'dır felsefesiyle toplumsal bir duruş kazanmışsanız her iklimin insani ölçekleriyle içkin varlık gösterir, ulaşılabilir yakınlıkta kavuşulabilir uzaklıkta yerle göğü aynı şekilde kucaklarsınız.

Siz siz olun giyinmeyin yaşadığınız şehrin iklimini. Esintinizi katın, ışığınızı serpin, yüreğinizi örtün börtü böceğine lâkin giyinmeyin tümden.