Hepimiz kazanalım

Malum 31 Mart yerel seçimlerinin üzerinden bir hafta geçti.

Bu demokrasi yarışının elbette bir kazananı olacaktı. CHP 47 yıl sonra birinci parti olmayı başarırken AKP ve MHP ortaklığı ikinci sıraya düştü.

Halkımız iradesini, biz istesek de istememekte sandıkta böyle tercih etti. Her medeni insan gibi biz de sonuçlara saygı duymak mecburiyetindeyiz.

Seçim sonuçları üzerine basında, televizyon kanallarında pek çok yazar, siyaset ve fikir adamı, tartışma ve yorumlarına hâlâ devam ediyor.

Daha da devam edeceği de anlaşılıyor.

Çunkü ;

Kimilerine göre halk devrimi, kimilerine göre de Anadolu devrimi adını verdikleri Türkiye İttifakı’nın, ülkeyi 22 yıldır tek başına yöneten yorgun iktidara bir ders verdiği demokrasi zaferi kazandığı söyleniyor.

Sanki halk, yıllarca böyle bir değişimi özlemiş, planlamış ve arzusunu sandıkta başarmanın keyfini yaşamak istemişti. Halkımız adeta aynı renk elbiseler giymekten, en iyi aşçının yaptığı en iyi yemekler bile olsa, kendi mutfağında pahalı olmayan, yeter ki huzurum, saadetim olsun, ben acı yavan, kuru soğanla da mutlu olayım diyordu.

İnsanımız adeta tekdüze, aynı formattaki yaşam tarzı, aynı tekrar söylemlerden bayağılıktan sıkılmışa benziyordu.

Televizyon konuşmalarında ki görüntüler, açıklamalar yeter artık dercesine umut vermiyordu.

Yani millet; içine kurt düşmüş, kafası çok karışık, tam bir güven bunalımı içinde çıkış yolu arıyordu.

Pek çok seçmen sandık önüne gelince de öfkesini, geçim sıkıntılarını, yolsuzlukları, hukuksuzlukları, adam kayırmacılığını, siyasi torpilleri, hak edenin hakkını alamaması gibi pek çok nedenlerden dolayı küstü ve sandığa gitmedi. Bazıları da 22 yıllık iktidara olan tepkiyle emanet oyları geri aldılar.

Halkın gündemi seçim sonuçları olunca kahvelerde, evlerde, çarşı pazar iş yerlerinde de CHP'nin bu seçim başarısı konuşuluyordu.

Küçük bir kahvehane diyaloğu;

Aydın Efeler'de bir kahvede oturuyordum, hayatın sillesini yemiş görmüş geçirmiş bir vatandaşımız içinden geldiği gibi doğaçlama bir türkü tutturdu.

"Akkuşun gürgenlerini meşe mi sandın? Masadaki boş bardağı şişe mi sandın?" diyerek şamatayı başlatıvedi.

Hemen yan masadaki hâlâ seçimin psikolojik etkisinden kurtulamamış bir vatandaş da;

"Sorma garı akideş, bu seçimlede her yer allak bullak oldu, ters devrildi” dedi.

Devam ederek;

“Kimi gürgenle meşe oldu, kimi meşelede gürgen. Kimi yerde boş bardakla şişe karıştı... Şişele de oldu bardak...! Şişeden cin çıktı gari, yetivesin gari, hep aynı adamlaa, hep aynı parti başda bu sefer değistiriverelim gari.”

Başka bir vatandaş da seçimi kaybeden başkanı için;

"Bir yıldız kaydı ilçeden, bıraktın gittin bizi erken. Gönüllerin efsane başkanı..! Sen gittin gideli ne gelenim var ne de gidenim. Ne kapımı çalan var, ne de hatır soran.” diyerek, içinin acısını, duygusal sevgi bağını adeta bir ağıt gibi kelimelere döküyordu.

Çok tabii olarak bir dönem, bir 5 yıl seçilmiş bir başkan yada 3- 4 dönem seçilmiş başkan için o ilçe halkı ile oluşan gönül bağı ve insani hemşehrilik hukuku çarşıda, pazarda satılan bir şey değil...!

Karda kışta, gece gündüz ve uykusuz gecelerde fedakârlıklar, hizmet getirme mücadelesi.

Hemşerilerinin acısı, sevinci, cenaze ve düğünleri ile gönüllerde yer etmek öyle göründüğü gibi kolay bir iş değildir.

Ama seçimdeki halkın iradesi sandık gerçeğine de saygılıyız.

Mutlaka bir kazananı bir de kaybedeni olacak.

Aydın - Karacasulu Horasan Erenlerinden hemşerimiz Süleyman Rüşdi ne demişti.

"Oturan kalkacak, gelen de gidecek..! "

Bu çok şerefli ve kutsal kamu hizmetleri için bizim kültürümüzde;

"Mahkeme kadıya mülk değildir." diye de bir ifade vardır.

Gelelim işin bir başka boyutuna;

Kimi seçimi kaybedip kimi de kazanırken halef selef olan bazı belediye başkanlarının apar topar giderayak, yangından mal kaçırır gibi yaptığı ballı ihalelere ne demeli?

Ayrıca belediye kasasını tamtakır hale getiren belediye borçlarının tavan yapması, hem o şehirde yaşayan halkın vicdanını hem de kamu vicdanın çok rahatsız etmiştir.

Ülkemizde bu ve buna benzer yüzlerce olay, maksatlı yapılmıştır.

Öyle görünüyor ki, ihale işleri satın almalar personel hareketleri, israf ve lüks harcamalar başkanların ve yakın akrabalarının mal varlıkları, mal beyan açıklamaları veya kısıtlı açıklamaları ister istemez her vergi veren vicdanlı dürüst vatandaşın kafasında şüphe uyandırmıştır.

Halkın mali kamu kaynakları hiç ama hiç kimsenin har vurup, harman savurduğu babasının çiftliği, arpalığı değildir

Çünkü o bütçede, nice tüyü bitmemiş yetimin hakkı vardır.

Kötü örneklerin çokluğu, yapılan işin meşru olduğunu göstermez.

İşte ekonomik sıkıntılarla boğulan ülkemizde bazı belediye başkanlarının fütursuz harcamaları hepimizi üzmektedir.

Eğer geçmişin hatalarını tekrar etmeyeceğini söyleyen ve herkesi kucaklayan, harcanan her kuruşun şeffaf bir şekilde hesabını vereceğini söyleyen yeni seçilmiş belediye başkanları ve meclis üyeleri de geçmişten ders alarak kazanmanın, iktidar olmanın sınavını verecekse başımızın üstünde yeri var.

5 yıl gelir geçer, halk görür, izler ve 5 yıl dolduğunda sandıkta tokadı indirir.

Ne oldum değil, ne olacağım demek lazım.

Ülkemize, şehitlerimize ve ilçelerimize hizmet eden geçmiş yönetimdeki belediye başkanlarına, hizmetleri için yürekten teşekkür ediyorum.

Yeni seçilen belediye başkanlarını tebrik ediyor, başarılar diliyorum.

Bu şerefli nöbet görevinin ne kaybeden ne kazananı olsun.

Halk kazansın.

Vatandaş kazansın.

Şehirler kazansın.

Ülke kazansın.

Hepimiz kazanalım.

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum