Ahmet KELEŞOĞLU

Ahmet KELEŞOĞLU

Kırık pencere

Ormanın tam da altına doğru,
evimiz yuvamız, 
var olduğumuz yok olduğumuz,
koca yürekler yuvası,
küçük dünyamız.

Fındık tarlasının eteklerine yakın barakamız.
Önünde kiraz ağacı altı say.
Sel suları köklerse kirazı yok olur dünyamız.

O kırık pencerenin yanı başında yatağım.
İsterse sabaha karşı, istemezse akşam üstü   olsun.
Hiç birini istemezse bir güne sığmasın canım.
Gün içinde, saat içinde, dakika içinde.

Yağmur dokunsun her yerime.
Ben o anda ne olurum biliyor musun?
yağmur olur yağarım, bulut olur uçarım.
İnsan olurum, hayvan olurum, yaprak olurum ben.
Biraz sonra hayal olurum ben.

Yok olurum yağmurun sesinde.
Var olurum belki de yaprakların yelpazesinde, çocuk dünyamda.

Artar gürültü, çakar şimşekler, patlar gökyüzü.
Kömür karası bulutlar birbirine girer, yağmurun önünden arkasından.
Yorganım korkar, korur altındaki küçük canı.

Biraz sonra sessizlik olacak,
koku gelecek toprağın bağrından nasıl olsa.
Siyah bulutlar hızla geçecek, güneş açacak, dönecek yapraklar.
Cıvıltı başlayacak ardından, her yer canlanacak.
Maestro diyecek orkestra.
Küçük fındık faresi çıkaracak kafasını delikten, bakacak sert hareketlerle sağa sola.
Yeşil yaprak kurbağası dalgalandıracak boğazını çenesine doğru.
Sincap sallayacak dalın tepesinden kuyruğunu.
Yorgun köpeğim yavaş yavaş çıkacak yokuşu.

Duman saracak her yanı.
Bulutlar düşecek nemli toprağa.
Ben ise çıkaracağım başımı yorganın altından, bakacağım yarısı naylonla kaplı penceremden.
Günün ilk ışığı vurduğunda yüzüme, kapatacağım gözlerimi. 
Katılacağım bende kafileye, birlikte koşup oynamak için hayatı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.