Ahmet KELEŞOĞLU

Ahmet KELEŞOĞLU

Muhteşem birleşen

İnsan mükemmel bir canlı, boşluğa bırakılmış kusursuz yaratık. Nereden geldiği bin yıllardır tartışılan, hangi hücre yapısı ve beyin hamuru ile yoğrulduğu açığa çıkmamış, sinir ve kanın et ile kemiği sardığı muhteşem birleşen, İnsan.

Öyle ki, iki ayak üzerinde yürüyebiliyor, iki gözü ile görebiliyor, iki kulağı ile doğadan gelen sesleri algılıyor.

En önemlisi de akıl ve zihin bütünlüğünü bir arada taşıyabiliyor. İlk bakışta inanılır gibi gözükmüyor.

Diğer yaratıklardan ne kadarda farklı. Bu olağanüstü yaratığın bir ruhu var. Beyin in ruhla bütünlük içindeki savaşı, maddi manevi bileşenleri yüzyıllardır tartışıldı. Ruh maddenin ötesine geçip yarattığı çıkmazlarından kurtardı insanoğlunu. Oysa omuzlarının üzerinde taşıdığı sert çıkıntı içindeki beyin hükmediyordu her şeye. Sesler sözcükler yardımı ile dağıldı doğaya. Bu ses ilk anlaşması olmuştu insanın. Beyinin düşü, hâkimiyeti kurarak sağladı ruhla bütünlüğü. Ruh hangi düşüncenin ürünüdür diye akıl almaz bir döngüye girdi insan.

beyin.jpg

Beyin, neyi yanlış yapmıştı? Hangi çıkmazlardan başarı ile çıkamamıştı? Yaşamın devamında, mükemmeli aramada ve karar mekanizmasında, hangi matematik hesaplarında yanlışlık oldu. Yoksa kolay yollardan mı rahatlattı bedeni beyin?

Ruh ile bedenin bütünlüğü maddeye son darbeyi nasıl vurdu?

Ve beyin ruha nasıl teslim oldu? Kendinden sonraki en büyük yaratık kim olacaktı kâinatta? Bu orantılı canlı daha ne hesaplar yaptı. Boşlukta nerelere kadar tırmandı?

Kendisi öncesi ve sonrasında ne olacağının hesaplarını yapmadan boşluğu hoyratça kullanmıştı beyin.

Bu devamlılığa birlikte şahit oldu insanlık. Neyin karışımı, ilerleyen zamanda daha da mükemmeli koyabilirdi ki? Yoksa o iki omuzun üstünde duran kafatasının içindeki beyin mi başardı bu mucizeyi? Hani şu ruhu da konuşturan, içinden sinirler damarlar geçen, zarlarla bezenmiş kemiklerle kapatılmış o ilginç görüntülü biçim.

Süreç devam etti. Hesaplar, deneyler analizler hiç bitmedi.

Her şey denendi yeryüzünde. Çözülemedi büyük sır. Çözümün beyinde olduğunu bile bile.

Kolay yolla mı, yoksa zor yöntemle mi bilinmez ama sonuçta, beyin teslim oldu Tanrı'ya. Çünkü düğüm çözülmemişti.

Boşluk rahatladı.

Artık beyin gibi ruh gibi, büyünün hakimiyeti Tanrıdaydı. Beyin, gelecekteki devinimini nasıl başaracaktı? Yoksa her şey daha mı zor olacaktı. Çünkü üretim hiç kesilmeden devam etmişti. Beyin sürekli çıkarıyor, öğütüyor ve yok ediyordu. Yaratılan Tanrı'nın değil var olan Tanrı'nın büyüklüğü kabul gördü. 

Kutsiyetinin tüm boşluğu etkileyebileceği anlaşıldı. Beyin, yine kendi hesabıyla yüce kıldı Tanrı'yı. Bütün hakimiyeti yine onun emrine teslim etti. Beyin motor mekanizmasını harekete geçirip sonuca ulaştı? Boşluktaki büyük mucize gerçekleşmiş, mükemmel sonuçlara varılmıştı. Artık insandan bahsetmek ve onun önlenemez tırmanışını izlemekten başka çare yoktu. Ìnsan yatırdı yine beynini masaya. Neler yapabilirdi? Belki de gelecekte diğer canlılar için güzel şeyler olacaktı. Dahası çok kötü oluşumlarla da karşı karşıya kalınabilirdi. Yetmez miydi, bunca yenilik?

Yetmedi.. 

Hiçbir yenilik son olmadı bu yüzden. 

Ínsanlık paylaşmayı başaramadı. Silah üretti öldürdü. Yetmedi. Nükleer bombalara yöneldi. Yetmedi. Ílaçlarla doğayı zehirledi. Tüm canlılara kast etti. Yetmedi. 

Her şey daha çok elde etmek içindi. Ínsanoğluna hiçbir şey yetmez oldu. Virus'u üretti. 

Ínsanoğlu varoluşundan bu yana insanlığa bu kadar acımasız saldırmamıştı. 

Beyinlerde teslim alınabiliyordu artık.

Ama yine de insanlığı kurtaracak beyinler bu boşluktan çıkacaktı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum