Ramazan TÜLÜ
6'lı masanın 7'nci ayakları
Ne yazık ki ülkemizde siyaset kurumu güvenirliğini tamamen yok edip neredeyse tüketti.
Kırk beş sene önce ABD " Bizim oğlanlar başardı" diyerek Ülkemizde 12 Eylül Faşizmini inşa etti.
O 12 Faşizmi ülkedeki tüm sol fraksiyonların üzerinden buldozer gibi geçti. Ülkede gözaltına alınmayan, soruşturma ve kovuşturmalara maruz kalmayan düşün adamı ve aydın bırakmadılar.
"Asmayıp da besleyecek miydik" diyerek bir 'sol'dan bir de 'sağ'dan olmak üzere infazları yapılan idamları da gördük.
Ne gariptir ki 12 Eylül faşizmi ile yerle yeksan olan sol örgütlerin içinde Marksist bir sol örgüt olduğu iddia edilen PKK yok edilmedi ve aksine büyütülüp yüceltildi.
Bu bize ABD'nin güdümünde olan 12 Eylül zihniyetinin koruyup kolladığı PKK'nın da ABD destekli olduğu kanaatine götürüyor.
Devlet desteği ile (özellikle ABD yanlısı politikacıların desteğinden söz ediyorum) palazlanan PKK ilk toplu terör vakasını 1984 de Siirt'in Eruh ilçesine yaptı.
Okluk koyda ayağında deniz şortu ile askeri denetim vazifesini ifa eden zamanın Başbakanı bu olayı duyunca "Devlet bir avuç çapulcuya pabuç bırakmaz" demişti.
İşte o bir avuç çapulcuya karşı 45 yıldır verilen mücadele ile kalınmayıp ayrıca iktisadi olarak da ülkede bir Savaş Ekonomisi uygulandı.
Demem o'dur ki PKK ile mücadelede sayısını bilmediğim can kayıplarının yanı sıra bilmem kaç milyon dolar da boca edildi. 45 yıllık PKK mücadelesinde harcanan milli kaynakları ülkenin kalkınmasına ve insanlarımızın refahına harcamış olsaydık bu günkü gelişmişlik düzeyimiz hangi düzeylerde olurdu öngörebiliyor musunuz?
Yandaş çıkarları ve siyasal ikballeri için kural tanımayan. Başta Anayasa olmak üzere AHİM ve AYM kararlarını eğip bükerek işine geldiği gibi yorumlayıp uygulayan Türk Siyasal Aktörleri, Anayasamızın 10. maddesine hüküm altına alınan "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür." Şeklinde ki eşitlik ilkesini hiçe sayarak ülkemizin milli kaynaklarını, yer altı ve üstü zenginliklerimizi bir ganimeti yağmalarcasına yandaş kişi ve şirketlere, sanki FETÖ faciasını yaşamamışız gibi (özelikle tarikat ve cemaatler vasıtasıyla) peşkeş çekmektedirler.
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin son otuz yılda izlediği politikaların seyrine bakınca "Türk Siyasal Yaşamının Duayeni" demek geliyor içimden. Zira gündemi belirleyerek, siyasal olayların yörüngesini çizme kudretini hep elinde bulunduruyor.
Neredeyse 30 yıldır ‘Abdullah Öcalan'ın kellesi’ üzerinden siyaset yürütülüyor.
1999 seçimlerinde Öçalan paketlenip Ülkemize teslim edildiği için Milliyetçi Sol ile Milliyetçi Sağ yükselişe geçip birlikte koalisyon kurdular. O günkü Ceza yasası uyarınca cezası idam cezasına maruz kalacak olan Öcalan’ı kurtarmak adına DSP. MHP. ANAP Hükümetinin elzem gördüğü icraat, İdam Cezasını kaldırmak oldu.
Akılla-mantıkla, bilimle-analitikle ve siyasal ilke-etikle, örtüşmeyen Türk Siyaset hareketi hep düşman üretme, karşıt yaratıp ona saldırmak üzerine bina edilerek başarılı olunacağı sanılmaktadır. Popülist usul ve hamaset duyguları ile cami önlerinden kaldırılan şehit cenazelerinde al bayrak ile kaplanmış tabut üzerine elini koyarak kendi partisinin siyasal propagandasını yapan siyasilerin yanı sıra, "Şehitler ölmez, Vatan bölünmez" sloganlarını atan gurupları da gördük biz, yıllarca...
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" ve "dostlarımızla iktidara geliyoruz" projeleri kapsamında CHP-İYİ P- SP-DP-DEVA-GP ile Ankara Ahlatlıbel'de Çankaya Belediyesi Tesislerinde ilk toplantısı yaptıktan sonra ev hanımlarının tertiplediği altın günü ritüelini aratmayan bir araya gelişlerde oluşturdukları yuvarlak masanın 7’nci ayağının olup olmadığı, var ise, 7'nci ayağının kim den ibaret olduğu tartışıldı günlerce...
Sayın Bahçeli, Devlet Bütçesinde Hazine Yardımı alan PKK'nın uzantısı olarak ileri sürdüğü HDP'nin aldığı hazine yardımının kesilmesine işaret etti. Daha sonra HDP'nin kapatılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısını göreve çağırdı. Görevini re’sen yerine getirmesi gereken zamanın ilgili savcısı bu telkini emir kabul ederek, Anayasa Mahkemesinde ‘Kapatma Davası’ açtığına da tanık olmuştuk o günlerde ....
Daha sonra AYM'de yürütülen kapatma sürecinin uzaması ve istediği sonuçla karar verilmemesi üzerine "Teröre destek veren AYM' nin de kapatılması gerektiğini" söylemişti kamuoyuna...
Aynı Bahçeli HDP yerine kurulan DEM'i kasderek diğer siyasi rakiplerini "demlenmekle" suçladı aylarca...
Ne hikmet ise Sayın Bahçeli 2024 Ekiminde TBMM açılışında selam verenleri demlenmekle suçladığı DEM'li lerin ellerini sıktı, barıştan söz ederek ...
22 Ekim 2024 de yine Meclis Konuşmasında Sayın Bahçeli “Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelsin DEM Parti grup toplantısında konuşsunnn!, Terörün bittiğini, örgütün lağvedildiğini ilan etsinnn!” diyerek toplumsal ezberleri altüst etti.
Arkasından kendi siyasal misyonunun önderi olan Merhum Alparslan Türkeş'in ölüm yıl dönümündeki mezarı başında yapılan anma töreninde gazetecilere yaptığı açıklamada Öcalan için "Kurucu Önder" ifadesini kullandı.
18 Kasım 2025 Meclis Guruba toplantısına "Herkes üç maymunu oynamanın merakında ısrar ederse açık açık söylüyorum. Alırım yanıma üç arkadaşım, kendi imkanlarımızla İmralı'ya gitmenin gocunmanı çekinmeni imtina etmem…" demesi üzerine kocaman yetmiş yaşlarındaki adamların ayağa kalkarak alkışlaması takdire değil, dikkate şayandı.
21 Kasım, TBMM de "Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu", en kritik kararlarından biri vermek üzere toplandı.
Toplantı kapalı oturum şeklinde olunca ne tartışıldı, hangi pazarlıklar yapıldı bilmiyoruz ama alınan karar neticesine yansıyan rakamları yine basından öğrendik;
"Karar ‘oy çokluğuyla’ alındı. Oylamaya 51 komisyon üyesinden 37'si katıldı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Yeniden Refah Partisi (YRP) milletvekillerinin yanı sıra AKP ve Yeni Yol'dan da birer vekil oylamada yer almadı.
AKP, MHP, DEM Parti, EMEP ve TİP'ten vekiller evet oyu verdi. Demokrat Parti, DSP ve HÜDA PAR'dan birer hayır oyu çıktı.
Öcalan ile SEGBİS üzerinden görüşme yapılmasını teklif eden ancak bu önerisi oylamayla reddedilen Yeni Yol'dan ise iki çekimser oy çıktı."
Yine basından öğrendiğimize göre İmralı'ya gidecek heyette. AKP, MHP ve DEM Parti üyeleri olacakmış.
Altılı masanın 7'nci ayağını sorgulayanlar, aslında kendilerinin de “Altılı masada yedinci ayak olduklarını" deklere ettiler, kamuoyuna böylece...

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.