Affet beni öğretmenim!

Hz. Ali “ Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” demiş… Bırakınız kul köle olmayı, onların hak ettiği insanca saygıyı bile gösteremedik.

Yetmedi, okul dışından gelen çeteler okulu bastı. Bütün öğrencilerin, bütün öğretmenlerin gözü önünde taş ve soplarla evire çevire öğretmen dövdük. Hırsımızı alamadık, okul müdürünün odasını bastık, okul müdürünü pompalı tüfekle şehit ettik.

Hele teröre kurban verdiğimiz Aybüke öğretmenin, Necmettin öğretmenin acısı hala yüreklerimizde. Aydınlık savaşçısı şehit eğitimcileri hiç unutur muyuz? 12 Kasım 1987 tarihinde  PKK’lı kalleş, hain teröristlerin katlettiği ilk öğretmen şehitlerimizden Aydın’ın Karpuzlu ilçesinden hemşerimiz Şenol Akar’ı da unutmadık. Aydın Belediyesi vefasını göstererek aziz hatırası adına Efeler İlçesi Batı Gazi Bulvarı’nda Şenol Akar Parkı yaptı. Dönemin Aydın Belediye Başkanı Hüseyin Aksu, bütün meclis ve belediye ekibine teşekkür ederim.

Çilekeş, fedakâr, eğitim emekçisi öğretmenim, bizim okuyup adam olmamız uğrunda can verdin kan verdin, emek verdin. Ülkem, milletim ve vatanım için iyi bir insan, dürüst bir vatandaş olmamız için çok çalıştın.

Edebiyat öğretmenim Hüseyin Beyin babacan ve alçak gönüllülüğünü asla unutamam. Öğrencileri ile adeta bir arkadaş gibi kaynaşmıştı. Bizlere daima haramı- helali, dürüstlüğü, insanlığı, kardeşliği, sevgi ve saygıyı öğretti. Bizlere “bugünün küçükleri geleceğin büyüklerisiniz” dedi. “Yarının okul müdürleri milli eğitim müdürleri, milletvekili, valisi, bakanı siz olacaksınız” dedi. Hatta her 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda bizleri geleceğe hazırlamak adına bu makamlarda bir günlükte olsa bir eğitim süreci olarak bu görevlerin provasını yaptırdınız. Ülkemin geleceği adına zihin dünyamda büyük ve önemli bir adam olmamın temelleri atılıyordu.

Matematik öğretmenim Hasan Bey, Fizikçiye ( Osman Bey) bu çocuğa çok büyük sahip çıkalım, gelecekte büyük adam olacak diyerek bana referans oluyorlardı. Geleceğin kaymakamı, valisi, mühendisi, doktoru, avukatı, belediye başkanı vb. meslekleri yapacaklar diye bana ne umut bağladılar, ne emek verdiler tarif edemezsiniz.

Ne iştir, sebebi hikmetini bir türlü bilemediğim bir el beni yoldan çıkardı. Okulda aldığım değerleri bir tarafa bıraktım. Bana boş ver bu hülyaları, enayi olma kafanı çalıştır, işini yürütmeye bak dediler. Bende düzene uydum. Sizlere çok mahcubum rehberlik hocam Ahmet Bey. Yüzünüze bakamıyorum. Neden mi dersiniz, “ Ballı duble maaşlar, menfaatler nefislerimizin tatlı yemişleriymiş. O kadar iştahım çok ki, yedikçe yiyesim geliyor hocam! İştahımı bir türlü durduramıyorum. Galiba ben obez olmaya başladım. Kalbim sıkışıyor hocam, tansiyonum fırladı. Galiba ben dönüşü olmayan bir yola girdim.”

İşte böyle Abdullah Hocam, sizlere layık öğrenciniz olamadım. Haklarınızı helal edin. Müteahhitlik yaparken köşe dönme ve rant uğruna inşaatlardan demiri, çimentoyu çalan benim.

Bala mısır şurubu,

Zeytinyağına makine yağı,

Tereyağına patates püresi karıştıran,

Süte su katan,

Bozuk sütlerden peynir yapan benim.

Camideki cemaatin ayakkabısını çalan,

Bağış kutusunu sırtlayıp götüren benim.

Trafikte maganda oluyorum.

Aracın bagajında pompalı tüfek hazır! En ufak bir hata da gözünün yaşına bakmam, hemen sıkarım.

Kadın şiddeti,  hele kedi köpek hayvana eziyet vız gelir bana.

Bedensel özürlüye işkence etmek, onu videoya alıp sosyal medyada yayınlamak ayrı bir zevk veriyor bana.

Daha neler yaparım ben. Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Şimdi gösteririm sana.

Öğretmenim koş, yetiş! Kurtar bizi, insanlık bitti. İnsanlık katlediliyor. Vicdanlarımızın üzerine beton döktük öğretmenim.

Oysa ömrünü yıllarını bu kutsal mesleğe adamış emekli Ayşe Hoca Hanıma sorulduğunda “Ali Bey inanır mısınız, dünyaya yeniden gelsem gene öğretmen olmayı isterdim. Okul, öğrencilerim, sınıfım eğitim, hepsi benim sevdam; hiçbir şey beni bu değerlerden daha mutlu edemez” diyordu.

Öğretmenim sizde ki bu hizmet aşkı bu sevda, heyecanı gördükçe utancımdan yüzüm iyice kızarmaya başlıyor. Senin hakkın olan, göstergelerle dahi ölçülemeyecek emeğini de veremedik. 3 bin 600 göstergeyi seçim meydanlarından kurtarıp, Meclis’te bir türlü sonuçlandıramadık.

Atanamayan öğretmenlerimizin durumu ayrı bir sıkıntı… Pazarlarda seyyar satıcılık yapanlar ve işportacı öğretmenlerimiz var. Taksi şoförlüğü yapanlar ve kapı kapı dolaşıp iş arayanlar… Bulabilirlerse her türlü işi yapanlar var. Ya bulamayanlar? İş yok, aş yok, yaşam derdi insan olma onurunu iyice ezmiş ne zamana kadar anne babasından cep harçlığı alacak. Sonunda son üç yılda yaşları 25 ile 35 arası intihar eden 42 genç öğretmenimiz var biliyor muyuz?

Korkuyorum, çok çaresizim öğretmenim! Bu büyük yük bana ağır gelmeye başladı. Bu beden bu sıkleti kaldıramıyor öğretmenim.

Hz. Ali’nin sözünü unutanlara “Ömerler” çare olur mu, o Ömerler var mı bilmem. 24 Kasımlarda yılda bir defa da olsa seni hatırlıyor, öğretmenler gününü kutluyorum. Ellerinden öpüyorum, affet beni öğretmenim!

Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum