Mürşit Canbeldek

Mürşit Canbeldek

Allah'a Savaş Açanlar ve Bahçeli’nin Zerafeti

Günümüz dünyası kesin çizgilerle ayrılmış toplum tiplerini barındırmaktadır. Gelişmiş toplum ile gelişmemiş toplumlar vardır. Gelişmekte olan diye bir toplum tipini maalesef göremiyoruz. Neden? Çünkü gelişmekte olan toplum tipi sadece alt tabakalardan daha iyi yaşama imtiyazını ele geçirmiş olanların göz kamaştırıcı parıltısı ile bu iddiasını sürdürmektedir.

Hâlbuki gelişmiş uygar bir toplumun mükemmelen bütün birimlerinde yakalanmış bir standart vardır. Bu standart “ahenk” kaygısıyla çalışan gelecek tasarımcılarının ve bu tasarımcılara kulak veren devlet yapısının bir ürünüdür.

Yani; halkına yabancılaşmayan ve onu kendine düşman etmekten kesinlikle kaçınan daha uygar bir devlet olma zihniyeti ile; idare edilenlerin uygun adım yürüyüşü çok önemlidir.

Londra, Paris New York, Berlin, Roma Viyana ve hatta Prag Budapeşte gibi Avrupa şehirleri bir uyumun özetidir. 20. yüzyıl büyük otobanlar, geniş bulvarlar, bir arabaya 5 ayrılmış otopark yeri hesabıyla rahat nefes alıp veren kılcal damar misali rahat işleyen trafik yüzyılıdır.

Şehirde uyum, meydanda uyum, üretimde uyum, tüketimde uyum, özet olarak etrafımızda her ne varsa her şeyde uyum insanın kendi iç dünyasında kurduğu uyumun sonucudur. Bir insan kendi iç dünyasında kendine lazım olan uyumu imal edip hareketlerine yansıtamazsa o kişi potansiyel bir problem üretme makinesidir.

Biz; yani gelişmekte olduğumuzu zannedip devamlı özenme dürtüsüyle yol bulmaya çalışanlar asla doğru bir çizgide değiliz. Çünkü biz lise son sınıfa geliriz kara tahtada yazı yazmasını beceremeyiz. Başladığımız cümlenin satırı tahtanın sağ üst köşesine sapar gider çizgimizin yamulduğunu fark edemeyiz. Cuma namazı için gittiğimiz camide ip gibi çekilmiş bir saf düzgünlüğünü sağlayamayız. Birimiz yarım ayak ileri gider, safın yarısı yarım ayak ileri giden cemaatten oluşur. Hata o yarım ayak çizgiyi taşıran adamda başlar yanındakilerde ona uyar. Düzeltmeye kalkışmanın riskini görürüz asla sesimizi çıkarmayız.

Yarımız doğru çizgiye uyarız diğer yarımızda bozuk çizgide durmanın uyumsuzluğunu önemsemeyiz. Yarım uyumlu yarım ahenkli bir toplumuz. Evvela bu özelliğimizi kabul etmeli ve bizi doğru çizgiye getirmekten başka bir derdi olamayan yönetici tipini de bulmalıyız.

Yarımızı doğru çizgiye getirmek, yani alışkanlıklarını kırabilmek DİRAYET denilen bir melekenin konuşması demektir. Dirayetin konuştuğu yerde herkes susmalıdır. Peki dirayet nedir? Arapça olduğunu zannettiğim bu güç kaynağını başka bir kelimeyle izah edebilmek çok zordur. Çünkü Dirayetin yarısını ZEKÂ diğer yarısını da AHLAK doldurmaktadır. Zekâ; problemin kök hücresini bulup işe oradan başlama yetisinden başka bir şey değildir.

Ahlak ise yaptığı işi etrafına pahalıya ödetmeye kalkışmamak, fırsatcılık yapmamak, toplumu meydan getiren fertler arasındaki uyumu gözeterek taleplerini makul seviyede tutabilmek erdemine denebilir. Daha açık söylersek “NALINCI KESERİ” tabir edilen rolün adamı olmamaktır.

Ahlak; ölçü denilen mukaddes emanete boyun eğmek demektir. Bakın şimdi Batı uygarlığının özeti olan toplumsal ahengin yani uyumun yani uyum yasalarının noktasına virgülüne zarar vermeden yaşamaya çalışan Batılıyı şimdi gözünüzün önüne getirin; orada ölçüyü esas koruyanlar idare edilenler midir? Yoksa idare edenler midir? Ölçüyü koruyan dirayet sahibidir. Dirayet sahibi aynı zamanda DEVLETİN de sahibidir.

İKTİDAR PARTİSİNDEKİ TÜKENMİŞLİK...

Aralık ayının 17’sinden beri bu memlekette iktidar partisinin ortaya koyduğu tükenmişlik, bitmişlik acaba halktan hala daha niye destek görmeye devam etmektedir. Ortada bir devlet gelirinin zarara uğratılması pahasına yapılmış gayri meşru ithalat veya ihracat faaliyeti vardır. Artı yakınlara usulsüz imara açma hizmetinden doğan süper yüksek bir getirim sağlama ameliyesi görünmektedir. Bakan yakınları ile bizzat bakanların kendilerinin karıştığı milyonlarca dolarlık rüşvet piyasası ayan beyan ortaya dökülmüştür.

Ahlak sen nesin? Müslüman memleketinde hangi deliğe saklandın? Rüşveti yiyen AKP’li, usulsüz imara aç diye zorlanan belediye AKP’li, zorlayan şer güç yine AKP’nin üst düzey adamlarının çocukları, fakat bu bir komplodur, uluslararası uzantıları olan çete işi komplodur diye arsızca ve insanları aptal yerine koyan açıklamaları yapan da AKP’nin ta tepesindeki adam..

AKP seçmenine ve o seçmeni salakça açıklamalara inandırmak için kalem oynatan yandaş basının zengin edilmiş yazarları çizerlerine vaaz etmek niyetinde değiliz. Herşey ortada iken hırsıza, rüşvetçiye hala destek olmakta ısrar edecekler; cehenneme kadar yolunuz var. Ahlakın en basit ölçüsünü bile muhafaza edemeyenler sizler şu anda ALLAHA SAVAŞ AÇMIŞ bir ekibin içindesiniz.

Yıllarca ibadetini küçümsediğiniz insanlar sizlerden çok daha sağlam ahlaklı şu anda farkında mısınız? Dikkatleri dağıtmak için önünüze gelen her şeye saldırıyorsunuz. Kendi seçip de tayin ettiğiniz savcılar yine sizin tarafınızdan hain ilan edildi. Oyunun ortasında kural değiştirmeye giden hakem heyeti gibisiniz.

Ahlaksızsınız, inkârcısınız, yakalanıyorsunuz inkar etmek yetmiyor başkasının sırtına suçu yıkmaya çalışıyorsunuz, bu yüzden size korkunç bir müfteri de denebilir.

DEVLET BAHÇELİ'NİN ZERAFETİ

Geçenlerde okudum; Devlet Bahçeli’nin gizli kalmasını istediği bir konu sebebiyle gözlerim yaşardı. İçinde zerre riya kokusu bulunmadığına inandığım bu olayı MHP’liler anlatmıyor.

Olay 2011 seçimleri öncesi Bursa’da yaşanmıştır. Köyü ziyarete gelen Devlet Bahçeli’den köylü harap haldeki türbenin ve tamir isteyen camilerinin himmet beklediğini söylerler. Bahçeli de olur der. Kendi cebinden masrafı karşılayacağını söyler ve gider. Seçimler yaklaşmış fakat Bahçeli’den tık yok, ne para gönderir ne de bir haber…Köylü kızar ve seçimler olur O köyde MHP’ye daha önce aldıkları oyun belki onda biri oy çıkar..Vaadini savsaklayan Bahçeli’ye köylü böyle cevap verir. Fakat göz yaşartıcı olay bundan sonra gelişir. Bahçeli seçimden sonra köye lazım olan parayı gönderir ve tamir işleri de görülür….Bu tam sahabe ahlakı bir ameldir, hasenattır. Oylarına karşılık rüşvet yerine geçmesin diye işi savsaklamış olmasının manası çok büyüktür.

Gözlerimiz yaşardı Sayın Bahçeli; sen gerçekten eli öpülecek adamsın. Şeytan sana bulaşmasın. Seni şimdi sevdim ..

Belki hitabeti düzgün değil, belki konuşurken ellerini zamansız ve yersiz hareket ettiriyor olabilir. İrticalen konuşmada da başarısız olabilirsin amma eğer bu olay anlatıldığı gibi ise bu halkın en az yarısını utandıracak ve düşündürtecek ZERAFETİNLE GÜZEL ADAMSIN….Allah işlerini kolaylaştırsın..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum