Aş, iş, ekmek

Bıyıklarım yeni terlemekteyken, 41 yıl önce, kamuda dört ay staj ve kurs ikincisi olarak (torbadan kura çekmeden) seçtiğimiz yerde göreve başladık. Sosyal demokratlar iktidarda, norm kadro uygulaması gereği, son atanan arkadaş başka bir yere tayin edildi. 1970’li yıllardayız, o günlerde MC (Milliyetçi Cephe)  hükümetlerinden biri daha kuruldu, ardından tüm atamalar iptal edilerek bir de baktık ki öksüz, torpilsiz ve gariban bendenizin tayini çıkarılıvermiş                        

Pek de umursamadım, bekârdım, ipimle kuşağım misali…

Daha sonra sorumlu olarak görevlendirildiğim yerde bismillah bir çalışanımız trafik kazasında vefat etti. 8 yıllık görev süresi var, on yılı tamamlamadığından eşine maaş bağlanamıyor iyi mi? Ev kirası, çocuklar, borçlar var. Aramızda para topladık, maaşını tutturduk, eşine verdik. İki çocuk babasız, bir eş yalnız kalakaldı. Bir yardım sandığından gelen para ile rahmetlinin askerliğini borçlandırarak eşine nihayet maaş bağlandı.  

12 Eylül sonrasında…

Çalışan bir arkadaşın hayırlı akrabası şikâyet ederek geçmişte bir suçunun belgesini tee bilmem nereden gönderdi.  Allah hayırlı akraba versin, adam bu defa yetinmemiş bakanlığa da yazmış. Hoop arkadaş işten el çektirildi. Yazıyı ne acıdır ki, ben tebliğ ettim. Tam da ayın biri… Yine maaş tutarını imece ile eline verdik. Üç çocuk ve bir eş var evde. Memur iken, bir anda kahvede garson oldu.

O günlerde 12 Eylül paşalarından olan Genel Müdür geldi, beni de pek bi sevdi. Nişanlıyım, torunum olursa haber ver demeyi de unutmadı. Paşa annen bahçede elini öp dediğinde garsonluk yapan arkadaşa da haber uçurdum ama paşanın yanına yaklaştırmıyorlar.  Paşa annemizin elini öperken arkadaşın durumunu anlattım. Paşaya olanları anlattı. Genel Müdür, arkadaşı işçi olarak alacağına dair söz verdi, aldı da…

Devri iktidarın politikacılarından birisi kapıdan girdi, nutuk atmakta, kapıyı, çıkışı işaret ettim. Toyluk vardı o zamanlar. Tam dört saat sonra tayinim çıktı. Adamı aradım, tebrik ettim, 4 saat iyi, bir rekor filan dedim, o da gururla “Şansım vardı, abla ile otel ayısı oradaymış da… ” filan diyerek aydınlattı.

Bir anda herkes yanımdan toz oldu, o çok iyilik yaptıklarımın bile memnuniyetini yüzlerinden okudum ya da bana mı öyle geldi ne? Bu arada duyduklarıma göre ben bir komünistmişim meğer! Bir süre kafaya taktım, belimde kızıl bir kuşak belirdi, zonaymış, aileler suskunlaştı. Üç ay midem ağrıdı, baş ağrısı, gözüm kararmakta, kalıcı rahatsızlıklarım başladı.

Yine de idareci, kadirşinas ve adam gibi, düzgün yöneticiler de var.

Ve İzmir…                                                                                                                    

Çeyrek asırdan fazla yaşadığım şehir…                                                                                                                                              

Toplu yaşamayı bilen, modern ve özgür insanların şehri.  

Bir yıl önce kurumun kampına gitmiştik. Bizim oğlan da küçük. Bir başka kampa geldiğimizi zannediyor. Evimize dönelim diye tutturuyor.

Uzmanlık sınavına katıldık, tek bir kadro var, ben ve bir arkadaş yazılıyı kazandık, mülakata girdik. Diğer arkadaş bakan yakını bastırıyor. Hak, liyakat varsa diyerek adım telaffuz ediliyor. Sonunda adımız açıklandı. Bu vesile ile tüm çalışma arkadaşlarıma sevgi ve saygılarımı sunuyorum.                                          

Her şerde bir hayır vardır. Bizim oğlan eski İzmir İdadisi olan ünlü İzmir Atatürk Lisesini bitirdi, sonra da mühendis oldu.

Neyse 4-5 yıl sonra ben gittim ama gönülleri olsun diyerek gezmeye…  O devri iktidar politikacısı da sosyal demokrat kesilmiş, CHP’li belediyedeki imar işini bitirerek 4-5 katlı binasını da yaptırıvermiş.                               

***

Demem odur ki…

Tayin, görev yeri değişikliği, görevden alma, işten atma, atılma, sınav kazanma, kaybetme acısını ve sıkıntısını çok iyi bilirim. Yaşadım, gördüm, ailelerde ve de yüreğimde o acıları hissettim.

Taşerona kadro verilmesi, sosyal demokratların ilkesi ve dillendirdiği bir konu iken; iktidarın bu fikri gerçekleştirmesi,  birçok kişiyi ve aileyi mutlu kılarken, bazı yerlerde taşeron kadro geçişlerinde yaşananlar iç sızlatıcı. Üstelik sınav filan derken iyi niyetli olunmuyorsa sadece o kişiyi değil, ailesini, çocuklarını, anasını, babasını, dedesini, ebesini hatta yakın akrabasını yıkmaktan başka bir kazanç sağlamıyor. Oysaki sağlık ve huzur ile birlikte idealler de yıkılıyordu.

***

Nitekim CHP Genel Merkezince CHP’li Belediyelere 3 yetkilinin imzasıyla bir tamim gönderildi. Buna göre mağdur edilen taşeron işçilerin kadroya geçişlerinde sorun yaşamamaları ve de mağdur olanların bir şekilde işe alınmaları yönünde uygulama yapılmasını içermekteydi. Sosyal demokratlığa da bu yakışırdı.

Aş, iş, ekmek, hak, hukuk, adalet ve liyakat sözü de nutuk değil, boşuna değil. Yaşamın gerçeği…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum