Avrupalıların yeme içme kültürümüze kattığı sözcük ve hikâyeleri

Kristof Kolomb bilmeden Amerika’yı keşfetmiş olmasaydı domates, patates, biber, sakızkabağı, mısır, ayçiçeği, yer fıstığı gibi yiyeceklerle tanışmayacaktık. 

Bu yiyeceklerle tanışmadan önce dedelerimiz ne yer ne içerlerdi acaba?

Siz zahmet etmeyin, bu soruya sizden önce yanıt verenler var:  “Bir Türk, bir dereyi doyuran nehir kadar içki içmiş, minik bir tepe oluşturacak kadar et yemiştir.”  ( J. Y. Kluçkov, Duhovnaya Kultura Uavi Lonü, Sudba Время, Москва, 1983, s: 12)

Birçok tarih yazıcıları (yazar değil !) dedelerimizin ehl-i Müslim olduklarını,  içki içmediklerini yazıp çizse de, durum bundan ibarettir.(Anımsatma: Dedelerimizin her gün içtikleri kımızın alkol oranı düşük, kalorisi yüksek bir içki türü olduğunu bu arada bilelim)

Şimdi Avrupa kültüründen dilimize geçen yeme içmeyle ilgili sözcük ve hikâyelerine geçebiliriz:

Restoran: Fransa’da Mösyö  “Boulanger”  (1760) çorbacı dükkânı açar. Çorbacı dükkânının camına “dinçlik / enerji vermek” anlamına gelen   “restaurers”, levhasına  “Venite ad me, omnes qui stomacho laboratis et ego restaurabo vos / Siz ey midesi guruldayanlar, bana gelin sizi iyileştireyim” yazdırır. O gün bu gündür ‘restoran’ sözcüğü dile yerleşir.

Lokanta,  İtalyanca kökenli local (yerel, bölgesel) sözcüğünden türevidir. “Tabldot”   ‘table’ ( masa)   ile host ( ev sahibi) sözcüklerinin birleşiminden oluşan  “table d’ote” sözcüğünün Türkçeleşmiş şeklidir.

Tip: 17. yüzyılda beklemeye tahammülü olmayan müşteriler,  servisinin hızlandırılması için üstünde T.I.P ( To insure promptness / hızlı servis garantisi)  yazan kutuya para atarlardı. “Tıp” sözcüğünün “To insure promptness”  cümleciğini oluşturan sözcüklerinin ilk harflerini yan yana getirilmesiyle elde edilmiştir.

Salata, İtalyancada “sale”  tuz,  “salata”  tuzlanmış demektir. Salam sözcüğü de İtalyancada tuzlanmış demek olan  “salame” sözcüğünden alıntıdır.

Sandviç, saygın ve hayırsever bir adamın adı olduğu kadar, 1760 yıllarında önemli duyurular gezgin bir görevlinin omzuna takılı, önden ve arkadan okunabilir bir panoyla yapılırdı. Bu gezgin görevliye “sandowiç man” denirdi. 

Kumar oynamaktan karınlarını doyuramayan kumarbazlara sunulan iki parçalı ekmek arasındaki bir dilim salamın, duyuru yapan adama benzetilmesiyle sözcük dile yenleşmiştir. (Kaynak: Webster’s Ninth New Collagiate  Dictionaray, ABD,1990)

Mama, “mama”  İtalyanca “anne” demektir. “Tadını almak, tatmak, emmek” anlamına gelen meze, sözcüğü Yunanca “ μεζές”, Bulgarca, Sırpça,   Makedonca “мезе”,  Karadağ dilinde  meza” şeklinde geçer.

Kürdan, İngilizce  “cure” tedavi etmek, “curer” ise temizlemek  demek olduğuna göre, “kürdan”  diş temizleyicisi demektir. Casino,  İtalyanca “casa” (ev, küçük ev, kulübe) sözcüğünün türevi olup aynı zamanda müzikli lokanta / eğlence için inşa edilen ev demektir.  .

Kokteyl, İngilizcede “cock”, horoz, “tail” kuyruk demek olduğuna göre, “cock + tail”  sözcük olarak “horoz kuyruklu içki” demektir.  Newyork’ta,  Betsy adındaki  kadın garson  barın duvarlarını renkli tavuk kuyruklarıyla süsler, sevdiği müşterilerin  kadehlerine bir adet renkli horoz kuyruğu koyarak içki sunumu yapar.

Bu tür içki sunumu müşterinin saygınlığıyla ölçülmeye başlanınca her gelen müşteri horoz kuyruklu içki istemeye başlar.

Cin,   “gin / cin” sözcüğü Fransızcada “ardıç” anlamına gelen “genievre”  sözcüğünün bozulmuş biçiminidir.  (Anımsatma: Cin, 17. yüzyıla kadar içki değil,   ilaç olarak kullanıldı)

Likör / liqueur  (Fr.)  her türlü alkollü içki demek olan sözcük “likit” sözcüğünün akrabasıdır. İşin garip tarafı likör de başlangıçta  din adamları ilaç olarak kullanılmışlar.

 Viski, Latince "aqua vitae yaşam suyu" anlamına gelen sözcük, Fransızcada "eau de vie", İtalyancada "acquavita", İskandinav dillerinde "akvavit" biçimlerinde yer alır. İnanması zor ama bu içki de İrlandalı rahiplerin kutsal içkisiydi. İskoç Gal diline  "uisge beatha" ( "üski va" şeklinde okunuyor) olarak geçmiştir.

Sözcük zaman içinde günlük dilde kısalarak "uisgi"ye, daha sonra da  "viski"ye dönüşmüştür.

Kadeh tokuşturmak, tokalaşma geleneği, konuğa  “elimde silah yok” mesajı vermekle başladı. Kadeh tokuşturmak, “Sana sunduğum içkide zehir yok, biz düşman değil, dostuz” mesajı içeriyordu.(Anımsatma:  Eskiden düşmanı yemeğe davet edip,  zehirli içecek sunma yoluyla öldürme şıkça görülürdü)

Portakal,  Hindistan kökenli olmasına karşın, Portekizler tarafından yaygınlaştırılmıştır. Bu nedenle bu meyveye Portugal (Portekiz) denilmeye başlanmıştır.  [Anımsatma: Narangah / narinciye"  (Sank.):  "portakal ağacı" demektir.  Arapça'da "narang", Farsça'da "naranj", Türkçeye “narenciye”  Fransızca  "d'orenge", İngilizceye  "orenge" biçimiyle yerleşmiştir]

Biber, ana vatanı Güney Amerika ( Meksika, Şili ve Peru) olduğu bilinir. Kayıtlarda "beiberaxql" olarak geçer.

Domates sözcüğü Yunanca şişmek, yumru gibi olmak, kabarmak anlamındaki “tomátes” sözcüğünden dünya dillerine girmiş.“Frenk patlıcanı, Peru elması” gibi değişik adlarla bilinir. ( Girit göçmeni olan babaannemin yoğurda ‘ak aş’, greyfurda  ‘kızmemesi’, şeftaliye  ‘tülü tombak’  dediğini anımsadım)

Gelelim Avrupalıların meşhur “hot dog” dedikleri yemek türüne: T. A. Dorga,  çizimlerinin altına sadece ‘TAD’ ibaresi koymasıyla bilinen ünlü bir Amerikan karikatüristtir. (1877-1929) New York’ta  bir  beysbol maçını izlerken yeni pişmiş, sıcak (hot)  ‘Daksund’ sosislerini bağıra çığıra satan satıcıları çizmeye karar verir, çizer ama feci bir hata yapar.

Çiziminin altına HOT ‘DAKSUND’ sözcüğü yerine ‘HOT DOGSUND’ yazınca olanlar olur. Yüksek tirajlı derginin dağıtımından sonra halk, nerede bu sosisleri görse ‘hot dog’ demeye başlar.

Pasta,  İskandinav dillerinde –Norveççede-  "kaka" demektir. ‘Avokado’ meyvesine: Son çeyrek asırda Türkçemize giren sözcük Orta Amerika halkı olan Aztekler’in keşfidir ve Aztekçede  “nahuatl ahuacatl” olarak bilinir.

 Anlamını madem merak ettiniz söyleyeyim, “testis, t.şak” demektir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum