Cevdet ŞAHİNOĞLU
Aydın’a dair çarpıcı bir yorum
Gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Servet Töz’ün kaleme aldığı “Zirvedeki fotoğraf üzerinden siyaset okumak” başlıklı yazıyı okuduktan sonra, gelen birbirinden değerli yorumları da dikkatle inceledim. Ancak özellikle Hüseyin Turgut’un değerlendirmesi öne çıkan, üzerinde düşünülmesi gereken tespitler içeriyor.
Turgut, yorumunda Fatma Şahin ve Yılmaz Büyükerşen’in vizyoner belediyecilik anlayışını örnek göstererek Aydın’ın son 16 yılda yaşadığı durağanlığa güçlü bir eleştiri getiriyor. Gaziantep’in üretim, sanayi ve teknolojiyle büyüyen modeli ile Eskişehir’in kültür, eğitim ve şehircilikte yarattığı örnek başarının karşısına, Aydın’da yıllardır hâkim olan algı ve reklam odaklı belediyecilik anlayışını koyuyor. Turgut’a göre, “şehir inşa eden” ve “şehri dönüştüren” vizyoner liderliklerin yerini Aydın’da göstermelik projeler almış durumda ve bu süreç bir neslin heba olmasına neden olmuş.
Sonuç olarak değerlendirme, Aydın’ın gerçek potansiyelini ortaya çıkarabilmesi için artık algı yönetiminin değil, gerçek bir belediyecilik vizyonunun hâkim olması gerektiğini güçlü bir biçimde vurguluyor. Ben de bu dikkat çekici yorumu okurlarımla paylaşmak istedim.
Buyurun, Hüseyin Turgut’un değerlendirmesini birlikte okuyalım:
“Servet Bey, sizi tebrik ederim. Siyaset, “bizden” ya da “onlardan” olmanın ötesinde, nihayetinde bir “hizmet yarışı”dır. Bu yarışın pisti şehirlerin asfaltı, vatandaşın cebi ve gençlerin geleceğidir. Bu çerçevede belediyeciliğin iki önemli mihenk taşını, yani usta isim Fatma Şahin’i (ki o törende o da vardı) ve “eski CHP’li” sıfatının çok ötesine geçmiş Yılmaz Büyükerşen’i örnek alarak değerlendirme yapmak gerekir.
Fatma Şahin gerçek otobüs, Yılmaz Hoca gerçek tramvay yaparken; biz sosyal medyada trend olan, Aydın’a ilk defa gelen ve günlerce kent meydanında sergilenen körüklü otobüs kuyruğu fotoğraflarıyla övünmekle meşgulüz. Ne kadar trajikomik, değil mi? Yıl 2025…
Gaziantep & Fatma Şahin: Burada CHP’lilik ya da AK Partililik değil, “dahilik” konuşulur. Fatma Şahin, şehri sıfırdan yeniden kodlayan bir “CEO belediye başkanı” profili çizdi. Sanayiyi teknolojiyle buluşturdu; mülteci krizini insani diplomasi ve ekonomik fırsata dönüştürdü. Gaziantep’i Ortadoğu’nun çekim merkezi haline getirdi. Yaptığı her işin üzerine silinmeyecek bir “kalıcılık” mührü koydu.
Eskişehir & Yılmaz Büyükerşen: İşte “efsane” böyle tanımlanır. Büyükerşen, üniversite şehrini Avrupa standartlarında bir kültür–sanat, eğitim ve yaşam merkezine dönüştürdü. Tramvayı, üniversiteleri, bilim merkezi, Sazova Parkı ile adeta “şehir mühendisliği” dersi verdi. Onun belediyeciliği, marka değeri yüksek, kendine yeten, kültürle bilimi harmanlayan bir modeldi. CHP kimliği ise onun için bir aidiyet değil, bu çağdaş vizyonu kurmak için kullandığı araçlardan sadece biriydi.
Peki ya Aydın & Özlem Çerçioğlu?
Tam da burada trajikomik tablo ortaya çıkıyor.
Meseleyi tüm çıplaklığıyla değerlendirdiğimizde karşımıza çıkan manzara, Reklam ve Algı Belediyeciliğinin “yeni kodları”dır:
“Tebrikler… Alkışlayın. Beğenin. Paylaşın. Filtre ekleyin. Çünkü gerçekler filtresiz çok çirkin duruyor… Eserler, algının dokusu ve reklamın ham maddesi kullanılarak üretilmiştir. Lütfen eserlere dokunmayınız; zira aslında hiçbiri gerçekten var değildir.”
2009–2025… On altı yıl. Bir şehir için bir nesil demek. Ve bir nesil heba edildi. Şimdi bu uzun “reklam arasından” çıkıp Aydın’ı gerçek anlamda inşa etme vakti öyle mi?
Sonuç: 16 yıllık “durağanlık” mirası.
Özetle, Özlem Çerçioğlu belediyeciliği; Fatma Şahin’in şehir inşa etme cesaretini, Yılmaz Büyükerşen’in şehri dönüştürme iradesini gösteremedi. Aksine, Aydın’ın koşması gereken yerde, onu “Instagram pozu çektirmek için olduğu yerde saydıran” bir yönetim anlayışı ortaya koydu. Söz konusu fotoğraflar, Cumhurbaşkanımızın katılımıyla düzenlenen Yerel Yönetimlerde Kadın Zirvesi’nde çekilmiş. Peki “zirvedeki” kadın belediye başkanımız, 16 yılda Aydın’da emekçi kadınlar için kaç kadın girişimci kooperatifi kurdu? Cevap: ?!
Gaziantep; kobra otobüsleri, teknokentleri, hastaneleriyle koşuyor.
Eskişehir; tramvayı, üniversiteleri, sanat festivalleriyle yürüyor.
Aydın ise dünyanın “en güzel incir reklamı”nın başrolünde ama altyapısı çökmüş, genci işsiz, çiftçisi borçlu, potansiyeli heba olmuş bir şekilde aynı karede donup kalmış durumda.
Ve hâlâ bir grup güruh, kendi çocuklarının geleceğinden çalma pahasına algı ve manipülasyon peşinde koşuyor. Yazık… Günah…”
"Zirvedeki fotoğraf üzerinden siyaset okumak" başlıklı yazıyı okumak için tıklayınız...

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.